15 Ocak 2009 Perşembe

İnsanlığı çökerten zehir; “çıkar”

İnsanlığı duygulardan arındırarak, ruhu bedenden koparırcasına tamamen maddileştiren, vücutta üreyen bakteri, virüs veya parazitler misali erdemlik ve faziletin ölmesine neden olan “çıkar”; insanı insan yapan yüce değerleri haramsı bir bedele odaklayarak, vicdani olmaktan soyutlamış, dolayısıyla enfeksiyon benzeri hızlı bir yayılmayla yaratıklar dünyası oluşturmuştur.

İnsanoğlunun, özellikle iktidarların aşk ve tazimle bağlandıkları “çıkar”, artık tapınılan bir tanrı olarak öylesine meşrulaşmış ve olağan bir inanış haline dönüşmüş ki; barbarlık, haksızlık ve adaletsizliklerin haklı bir gerekçesi olarak toplumlara aşılanmış, böylece çıkara dayalı menfaatperestlik globalleşerek, kurulmak istenen yenidünya düzeninin anahtar ilkesi olmuştur.

Organizmada hastalığa yol açan bir mikrobun genel veya yerel gelişmesi ve yayılması nasıl sinsi bir düzenekte olgunlaşıyor ise; “çıkar” da aynı maskelikte ilerlemesini sürdürerek, iyiyi bitirip kötülüğü egemen kılmaktadır. Ancak riyacı ve şeytansı kötülüğünü, sözde iyilik adına gerçekleştirmesi; çok geçmeden korkunç ve ürkütücü manipülasyonunu ortaya çıkarsa da, berberinde telafisi imkansız zararları da meydana getirmektedir. Başka bir deyişle; insanın, zevksel en doruğa ulaştığı anın cinsellikteki tatmini ve sonrasında yaşanılan hüsran dikkate alınarak bir sorgulamaya gidilirse, çıkar ilişkilerinin de aynı gidişatla bir anlık mutlulukla ve yıkıcı üzüntüyü tattırdığı muhakeme edilebilecektir. Tahrip ettiği insanlığı zamanla eriterek bambaşka bir dönüşüme yol açması, içinde yaşadığımız yabanî dünya ile kanıtlanmaktadır.

Sözde insanların gözü önünde cereyan eden İsrail ve ABD vahşetine seyirci kalan yığınlar ve seçtiği iktidarların soğukkanlı tepkisiz duruşları, işte bu pespaye çıkar ilişkisi adına kurbanlar vermenin politik haklılığı anlayışındandır. Sapıklarda ve şeytanda olmayan merhamet ve adaletsizliğin tüm dünyayı kuşatması, geçmişte örnekleri olan mutlak bir sonu işaret etmektedir. Eğer “çıkar zehri” tedavi edilmez ve engellenmez ise, kurtuluşun ve barışın sağlanabilmesi asla mümkün değildir.

Gündelik ilişkilerden, devlete ve uluslararasına kadar; aşkta, iş aleminde, siyasette, sosyal yaşamda ve her alanda, hatta aile hayatında bile, samimiyet ve dürüstlüğün doğranarak,vazgeçilmez hale gelen çıkar birliktelikleri insanlık direncini kırmış, maskeli suratların gizli veya aşikar sömürüleri, dünyayı mezarsı bir karanlığa gömmüştür.

İlişkilerde sinsice beslenip saklanan çıkar zehri, gerekli güveni sağladıktan sonra hiç beklenilmeyen bir anda öyle bir kalbi vuruş yapıyor ki, mağdurun diri mi yoksa ölü mü olduğunu dahi hissettirmeyerek, perişan edip bırakıyor.

Artık insanlık, vicdan, iyilik, barış ve merhamet gibi terimlerin kullanılamayacağı öyle bir dünya oluştu ki, acımasız suç imparatorları kıyasıya meydan okuyarak yakıp yıkmakta, olaylar karşısında gözyaşı akıtarak üzüntülerini dile getiren, ancak çıkar zehrinin etkisi altında düşünen bednamlarda, dur demeyerek izlemekle yetinmektedirler.

Gerçek bir siyasetle imar edilmediklerinden hak ve adaletle yönetmeyen devletlerin hazin varlıkları; hem kendilerini hem de sevk ve idareyle yükümlü oldukları halklarını mahvetmekte, dolayısıyla suçluların haklılık gerekçelerine gösterilen müsamaha, yaşanıldığı üzere düzeni altüst etmektedir.

Sonunda amaçlanan yenidünya düzenine ulaşılıyor; kötü ile cahil, iyi ile eğitimli, zengin ile fakir, zayıf ile güçlü, politikacı ile bürokrat, dinsiz ile dinli, liberal ile milliyetçi arasındaki davranış farkı, tamamen çıkara endeksli bir benzerlik teşkil ediyor. Tek fark, özellikleri muhtevasında, samimiyetsiz taleplerini dile getiriliş ya da getirilmeyiş tarzlarıdır...

“Çıkar tanrısı”, mutlaka gönüllerden söküp atılmalı, bugün Irak ve Filistin halkını biçtiği gibi, yarın da sizi biçecektir…

“Bozulduğu zaman, insandan daha korkunç yaratık yoktur.” Sophokles

“Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar. “ Goethe

“Kahrolası insan! Ne de nankör!” Abese.17

“Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.”
Maide. 105

Hiç yorum yok: