22 Ocak 2009 Perşembe

Baykal’ın şerrinden Allah’a sığınırım…

Ahir zamanın “Deccal”ı kadar tehlikeli ve karıştırıcı olan Deniz Baykal’ı, bundan böyle “Türk Deccal”’ı olarak adlandıracağım.

Peygamberlerin dahi şerrinden sakınarak Allah’a sığındıkları Deccal, ahir zamanın en korkunç belâsıdır. Deccal; aşırı derecede yalan söyleyen, aldatan, hile yapan, fitne çıkaran, barışı bozan, insanları birbirine düşüren, ve yoldan çıkaran demektir. Birbirine zıt ve düşman olan “Hak ile batılı”, “İman ile küfrü”, “Doğru ile yanlışı” ve “İyi ile kötüyü” birbirine karıştırarak, cenneti cehennem, cehennemi de cennet gibi gösterebilen olağanüstü bir aldatıcı ve bozguncu olan Deccal; insanoğlunun benliklerini kabartarak baştan çıkarıp, hak ve adaleti yağmalamakta, özellikle dini ve din kavramlarını kullanarak, Yaratıcısına iman edenleri, dolayısıyla barışı, doğruyu, iyiliği, adaleti ve erdemliği savunanları saptıracak tüm argümanları kullanmaktadır. Tıpkı “Türk Deccalı” Deniz Baykal ve CHP gibi!

“Türk Deccal”’ının söz ve düşünceleri dikkatle irdelenip gözlemlendiğinde; içinde yalandan, hileden, aldatmadan, iftiradan ve jurnalcilikten başka bir doğrunun ve iyinin olmadığı anlaşılabilecek, Müslüman Türk Milletinin nasıl bir hasmı olduğu kavranabilecektir. Her düşünce ve hareketleri, “Deccalizm” felsefesi taşıyan ve vazgeçilmez bir bayraktarı olan CHP, suyu ateş, ateşi de su gibi manipüle ederek, Türkiye milletinin birlik ve beraberliğini bozmuş, çıkardığı karışıklıklarla birbirine düşman kılıp kıydırmıştır.

Hz.Muhammed (S.A.V) şöyle buyurmuştur. “Deccal çıktığı zaman yanında bir su, bir de ateş bulunacaktır. Fakat halkın ateş sandığı soğuk bir sudur. Soğuk su sandığı ise yakıcı bir ateştir. Deccal’in zuhuru zamanında sizden her kim işitirse, ateş suretinde gördüğü tarafta bulunsun. Çünkü o, tatlı bir sudur” Bu sebeple, CHP’nin iyi dediğinin mutlaka kötü ve ebedi bir felaket olduğu gerçeği, milletçe kurtuluşun tek anahtarıdır. Kıyamet zamanında insanlar, özellikle Müslümanlar için en büyük tehlikenin “Deccal” belâsı olup, içerideki Deccallar yok edilmedikçe, dışarıdaki Deccallardan kurtulabilmenin mümkün olamayacağı aşikârdır.

Türkiye; içinde subaylar, polisler, sendikalar, gazeteciler, savcılar, partiler, mafyalar, sivil toplum örgütleri, solcular, sağcılar, PKK, birçok hücre çeteleri ve etkili kimseleri barındıran kurumsallaşmış büyük bir terör örgütü tehlikesiyle karşı karşıya iken, sözde siyasi ve anamuhalefet partisi olan CHP’nin, adaletin tecelli etmemesi ve terör örgütünün çökertilmemesi yönündeki can siperhane tepkisi, ancak “Deccal” olabildiğine bir kanıttır.

Hükümet, savcı ve güvenlik güçlerinin; devlet ve millet menfaatine, söz konusu terör örgütünün deşifre edilip kurutulması ve yargı önünde hesap vererek adaletin yerini bulması konusunda gösterdikleri cesaret, hassasiyet ve kararlılıklarını baltalayabilmek adına yürütülen hukuk tanımaz faşist ve tahrikçi propagandalar, şüphesiz CHP’nin sinsice yürüttüğü amaç ve hedeflerini ortaya çıkarmış, gizliden desteklediği Ergenekon Terör Örgütü ile olan maddi ve manevi bağını belgelemiştir.

Gerçeklerin anlaşılabilmesi için her gözaltına alınan ve sorgulanan zanlıları, üyeleri olmaları hesabiyle fütursuzca savunabilen provokatör CHP, bütün güçleriyle saldırmakta, dolayısıyla deccalın tüm kriterlerini barındırdığı ortaya çıkmaktadır.

Ülkenin bekası ve terör örgütlerinden kurtulabilmesi adına; Çankaya köşkünde düzenlenen yasama,yürütme-yargı zirvesiyle ilgili açıklama yapan “Türk Deccalı”; "Yargı organlarının başkanlarının iktidar ile buluşturulması kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkesine aykırıdır. Yargı organlarının iktidara mesafeli olması gerekir" sözleriyle, yargıyı, halkın seçtiği hükümet üzerinde bir baskı ve kayıtsız hükmeden bir diktatörlük anlayışında bulunarak, devlet kurumlarının bir araya gelip müşterek bir çözüm üzerinde tartışmalarını, dolayısıyla bir bütünlük içinde hareket ederek, ülkeyi tehdit eden terörizmi ve suç çetelerini ortadan kaldırabilme ittifakını içine sindiremeyip, kendince hükmettiği yargı kurumlarını kaybedebileceği endişesine kapılmış ve millet aleyhine yaptığı bölücü eylemlerin, artık bir yaptırımı olabileceği korkusu, ne yapacağını bilmez bir deliye dönüşmesine neden olmuştur.

İşte bu deccalsı anlayıştan dolayı ”kardeşlik, birlik ve adalet” çatısı çökmüş, haksızlıklar ve adaletsizlikler çığ gibi büyüyerek parçalanılmış, çapulcu bir PKK, terör örgütleri ve mafya bitirilememiş ve bu yüzden on binlerce insanımız ölmüş, sakar kalmış, gasp edilmiş ve sayısız zarar görerek, dini ve ırki düşmanlıklar baş göstermiştir.

Anayasa ve hukuk tanımaz despotluğunu unutarak, argümanlarını anayasaya bağlayarak işlemesi, hile ve aldatıcılığının usta yeteneğindendir. Milletin tartışılmaz değerlerini ve kurumlarını deccalca sömürerek istismar eden örgüt üyelerinden Org.Tuncer Kılınç da; tıpkı “Türk Deccalı” gibi, “Ergenekon Terör Örgütü davasıyla, TSK’den rövanş alınmaktadır” ifadesi, nasıl merhametsiz bir deccal olduğunu kanıtlamaktadır.

Israrla Genelkurmay’ı ve yargıyı hükümete düşman kılmaya çalışarak, ülkeyi karıştırmaya ve bölmeye çalışan terör örgütünün şöhretli mensupları, adaletin yerinin bulmamasında, devlet ile hükümetin arasını açmada ve terör örgütlerinin ülkeyi kasıp kavurmasında alçakça bir çaba sarf etmekte, inatla halkımızı manipüle ederek bataklığa sürüklemektedirler.

Yolsuzlukları ayyuka çıkan, haksız yollardan elde ettiği büyük servetin bir kısmını kendine, bir kısmını ETÖ’ye ve CHP’ye aktaran Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek’in, hukukun hükmettiği kurallar çerçevesinde göz altına alınıp sorgulanmak istenmesine karşı çıkan CHP üyeleri, öyle haddi aştılar ki, devlete meydan okuyarak; “Vur de vuralım, öl de ölelim", "Türküz, Türkçüyüz, Atatürkçüyüz" sloganlarıyla, savaş çığlıkları atabilmişlerdir. Kime karşı? Devlete, millete ve adalete!...

Paniğe kapılan gizli ve aleni, resmi ve gayri-resmi terör örgüt üyeleri; PKK’nın dahi kullanmaya cesaret edemediği ve akıllarına getiremediği söylemlerle, bir iç savaş çıkartabilme psikolojik harekâtı başlatarak, ülkeyi kanlı bir felakete sürüklemekte, bu sebeple mutlaka başlarının ezilmelerinin zaruriyeti kaçınılmaz olmaktadır.

Ya Rabbim! Türk Deccalların şerrinden sana sığınırım.

“Ya Rabbi! Deccal’ın şerrinden sana sığınırım.” Hz.Muhammed (S.A.V)

Hiç yorum yok: