19 Şubat 2011 Cumartesi

Zina ile tecavüzün hiçbir farkı yoktur...

Suçu ve kötülüğü üreten merkez kurutulmadığı müddetçe gelecek adına olumlu bir sonuç alabilmek imkânsızdır. Ancak fitnenin yok edilmesiyle huzur ve güvene kavuşulabileceğini vurgulayan Allah, bedeli ne olursa olsun mutlak bir mücadeleyi şart koşmuş, böylece fesadın ortadan kalkarak barışçıl ve erdemli bir yaşama ulaşılabileceğini müjdelemiştir.

Gerek silahlı gerekse kalemli azgınları ideolojileri uğruna kışkırtarak halkın üzerine salıp birbirine hasım kılan CHP, ülkede işlenen ne kadar suç ve ahlak dışılık var ise azmettiricisidir. Vicdanlardaki sevgiye ve kalplerdeki imana tasallut edip insanı insan yapan sabrı ve ahlak kurallarını sekülerizm ve cinsel özgürlük adına tahrip etmekle nefislere galebe çaldıran CHP; asker, hukukçu ve gazeteciden oluşturduğu etkin taşeronlarıyla kaos ve infialin merkezidir. Unutulmamalıdır ki hayırlı gelişmeler şer yaşatıldığı müddetçe sonuç getirmez. Virüsü bertaraf etmeden sağlığa kavuşabilmek mümkün müdür?

Özellikle terörize olmuş sosyal ve siyasi odaklı bir kısım acımasız neferlerin giriştikleri yıkıcı kışkırtma ve eylemlerinin CHP Diktatörlüğünün bekası için gerçekleştirildiği örtbas edildiğinden cürümler önlenememektedir. Gerek genel başkanları gerekse parti yöneticilerinin ideolojileri adına suç işleyenlere destekçi oldukları itirafları dahi uyanmaya yetmemektedir. Halka acınmayıp tepelenmesini deklare eden teröristlerin açık savunucusu CHP’nin bir halk düşmanı olduğu ortada değil midir?

Amansız CHP ilkeleriyle bütünleşerek kendilerini ülkenin sahipleri bellemiş asker, yargı ve medyanın demokrasi ve çağdaşlık argümanları halkın iğfal edilerek kafalarının karışmasına, dolayısıyla insani ve adaletsi bir düzlüğe çıkılamamasına neden olmaktadır. CHP Diktatörlüğünün kurulmasından günümüze dek ideolojik siyasetin korumacılığını ve savunuculuğunu hayati görev addeden Genelkurmay ve yargının bağımsız olabildiği ya da siyasetle ilişkilerinin bulunmadığı nasıl iddia edilebilinir? Gerek genelkurmay gerekse yargının halk egemenliğine girme sürecini ustalıkla manipüle eden CHP ve kuklası MHP, Ak Parti üzerinden halkın seçimini sindirememekte, dolaylı yollardan statükoyu sürdürmeye çalışmaktadırlar.

Kendileri dışındakileri halktan saymayan ve güdülmesi zorunlu bir mahkûm gören faşist anlayışları, sadece Türkiye’nin değil, insanlığın da sinsi ve ezeli düşmanıdır. Halkımızın öne çıkan isimlere yoğunlaşması CHP’nin kurumsal gerçeğini gölgelemekte, gömülmesi kaçınılmaz olan tehlike yaşatılmaya çalışılarak insanlık tüketilmektedir.

Şerefli, onurlu ve ahlak abidesi milletimizi cinsel özgürlük adına yozlaştırarak, neredeyse dünyanın en sapkın toplum imajını yerleştiren CHP anlayışı, ülkemize çocuk pornosu gibi bir sapıklıkta birincilik kazandırarak saygınlığımızı ve itibarımızı tarumar etmiştir.

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Bölüm Başkanı Prof. Orhan Çeker’in daha fazla tahammül edemeyerek, amaçları tamamen erkeklerin dikkatini çekerek şehvetlerini azdırmak olan kadınların pornografik bir cüretkârlıkla vücutlarını teşhir etmelerinin suça azmettirdiği düşüncesi, gözleriyle zina yaparak tatmin olan insan fıtratından bihaber pespayeleri öfkelendirmiş, gözleriyle zina yapamayacak ya da erkekleri hoplatamayacak olmalarından deliye döndürmüştür. Bilim ve aydınlığı cinsellikle özdeşleştirmiş bir algılayış, karanlığın ta kendisidir.

Türk Ceza Kanunun da dahi azmettirmenin bir suç olduğu, başkasını suç işlemeye azmettiren kişinin işlenen suçun cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmışken; tahrik edici giysisiyle erkeği tacizciye dönüştüren bir kadın, nasıl masum sayılabilir? Eğer iddia ettikleri dekolteli bir kıyafet zararsız ve toplumda teşvikkâr bir etki oluşturmuyor ise; neden yaratıcı Allah, mümin erkek ve kadınların gözlerini harama bakmaktan sakınmalarını, kadınların incitilmemeleri için cinselliklerini örtmelerini emretmiştir? Bedeni, zihni, duyguları ve cinselliği yaratan Allah olduğuna göre; insanın hangi şart ve koşullarda tepki vereceğini, şehvetine gem vurabileceğini ve duygularını denetleyebileceğini bilebilirler?

Çıplak kadın ve erkek dergilerin küçüklere zararlı olduğu, teşhir edilmemesi, reklamlarının yapılmaması, hiçbir surette okul ve benzeri yerlere sokulmaması, para karşılığı ya da parasız olarak küçüklere gösterilmemesi, “Muzır Neşriyat Koruma Kurulu” tarafından hükme bağlanmışken; söz konusu dergilerden daha mütecasir bir çıplaklığın sokaklarda deşifre edilmesini nasıl bir akıl maruz görebilir?

Daha çocuk yaşta kızlarının tüm mahrem yerlerini sergileyen ebeveynlerin karşılaştığı felaketsi taciz ve tecavüzlerde hiç suçları yok mu? Çocuk pornosu izlemede dünya rekorluğunu elinde bulunduran İzmir, Ankara ve İstanbul’da kızlarını teşhir eden ebeveynlerin suçlu sapıklardan ne farkları var?

Sanat ve edebiyat yapıtlarında da insanın cinsel yönünü hayvansı içgüdülere yönelterek derinden işlenmesi, topluma enjekte edilen yaygın bir zehirdir.

Artık, toplumuzca fevkalade sakıncalı ve ahlaki değerlere aykırı bulunan pornografik yayınlara ihtiyaç kalmamış, her alanda cinsel dürtüleri kamçılayan pornografik yaşam, değişik ihanet, zina, cinayet, taciz ve tecavüz gibi belaları etkin kılmıştır.

Zina ile tecavüzün hiçbir farkı yoktur. Biri rızası diğeri de zorla yapılan cinsel ilişki olmak üzere fiiliyatta gayrimeşru yani haram sayılmaktadır. Tecavüz, zinanın zor kullanma halidir. Zaten bazı zina türlerinde sadistlik ve mazoşistliğin yansımalarına şahit olabilmekte, hatta tecavüzden daha şiddetli ilişki ve sapıklık fantezilerinin hayata geçirildiği herkesçe malumdur. Zinanın serbest olduğu ve ahlaki bir yaptırımının bulunmadığı ülkelerde tahrik olanların çeşitli gerekçelerle normal yoldan zina yapamamaları, azmettirme suretiyle ya tacizi ya da tecavüzü zorlamaktadır. Eğer ahlakı öncelikli kılan ve zerre kadar ödün vermeyen ahlaki öğretiler ve yasalar, insan fıtratı temel alınarak kurallarda imtiyaza gidilmez ise, ahlaki çöküntü ortadan kalkar, istenmeyen taciz ve tecavüzler son bulabilir. Lakin istisnai olaylar gerçeği değiştirmez.

Saçı ve bedeni örtülü olup; bakışlarıyla arzu uyandıran, mimikleriyle tahrik eden, gülüşleriyle teşvikte bulunan kadınların da dekolte giyenlerden hiçbir farkları yoktur. Onların kapalı olması asla yanıltmamalıdır.

Kadın, ancak kendini, varlığını, mevcudiyetini koruma ve savunabilmesi için hal, davranış ve giyimini nefsi müdafaa zırhıyla donatılmalıdır. Gerek kendisine ve gerekse başkalarına ait hakkı üstün tutmalı, zina, taciz ve tecavüz gibi zemin hazırlayıcı koşullardan ısrarla kaçıp, kendi duygu ve düşüncelerinden ziyade asla bilemediği karşı taraftan çekinerek, yanlış anlamaların önüne geçmelidir. Şüphesiz bu duruş, erkekler içinde geçerlidir. Her ne kadar bilerek neden olmayacağını düşünse de, bedeli ağır ve muhakkak bir tehlikeyi defedebilmek için kendine değil, başkalarına odaklanmalıdır. Kendisinin ne olduğunu değil karşısındakinin ne olduğuna yoğunlaşmalıdır.

Zinayı ve cinsel özgürlüğü savunup ilke edinen bir CHP zihniyetinde taciz ve tecavüzlerin vuku bulması normal değil midir?

Acaba toplumun inançlarına, haklarına, ahlakına ve dinlerini tecavüz edenler mi, yoksa bedene tecavüz edenler mi daha sapık ve tehlikelidir?

Türkiye’nin kurtuluşu, ancak CHP’ye karşı gösterilecek direnişle orantılıdır…

“Soylarınız ahlakınızdır, soplarınız da yaptığınız işlerdir.” Hz.Muhammed (SAV)

“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” İsra.32

6 Şubat 2011 Pazar

CHP'den daha beteri yok...

Zinanın fışkırttığı bir genel başkana toplumun teveccüh ve güveni dehşetin ta kendisidir.

Vicdan ve namus hasmı CHP gibi elem bir diktatörlüğe umut bağlayarak hak, adalet ve huzur beklentisi içinde olanların sadece geçmişi değil bugünü de unutmaları; Platon’un Kanunlar III eserindeki “İnsanlar her nedense, felâketleri garip bir şekilde unutmuşlardır” şaşkınlığını doğrulayan kadersel bir lânettir.

İhanet, nankörlük, ahlaksızlık ve insaniyetsizlikle inşa edilmiş CHP’de politika yapan oyunculara değil ilke ve amaca odaklanılmalı, apaçık ve tartışılmaz bir düşman safı olan CHP’nin çatısı altında bulunan baba ve kardeş dahi olsa dost edinilmemesi dinin ve insanlığın temel şartıdır.

Milletinin dininden, namusundan, ırkından ve bütünlüğünden tiksinen öyle bir mantaliteyle karşı karşıyayız ki, onursal tarih ve medeniyetini batılılaştırabilmek uğruna hunharca doğrayarak ülkenin tüm sathında yokluk, ahlaksızlık, kan ve gözyaşı selleri oluşturup cehenneme çevirmişler, örgütledikleri legal ve illegal suç çeteleriyle ideolojik iktidarlarının muhafazası adına akıl almaz baskı, hile, fesat ve cinayetleri; çağdaşlık, hukuk ve demokrasiyle özdeşleştirebilmişlerdir.

Çünkü onlar için halka acımak değil tepeleme vardır; başka bir şey yoktur.

Nasıl ki şeytanın nefsi kışkırtmaları, altından kalkılmaz belâlara yol açıyorsa; CHP’nin de benlikleri okşayan hümanist ve tanrısal vaatleri bitkisel ve acı bir hayata mahkûm kılmaktadır.
Öylesi sırat misali keskin bir köprüdeyiz ki, hangi lider veya partinin iktidara geleceğini ve ne yapacağını tartışmak yerine, her türlü benliksi çıkar ve mülahazalardan arınarak insanlık adına CHP gibi feci bir felâketten kurtulabilmenin telaşıyla yekvücut olunmalıdır.

Allah’a ve insanlığa savaş açmış vicdansız bir düşüncenin destek bulup ahkâm kesebildiği bir ülkede birlik, ahlak, refah ve güvene kavuşabilmek imkânsızdır. CHP’nin %20 civarı destek alması dahi milletimiz aleyhine fevkalade bir sonuç ve fecaatleri tetikleyen bir akımdır.

Halkın ısrarla CHP desteği her türlü musibeti müstahaklaştırmakta, Çin’deki bir kelebeğin kanat çırpışının Karayipler’de kasırgalara yol açması misali CHP’ye verilen bir oy dahi o toplumun helâkine yeterli sebeptir.

Fitnenin kalkmadığı bir ülkede barış ve iyilik egemen olamaz. Onun için fitnenin başı CHP ile mücadele, insan olan herkesin kaçınılmaz ve vazgeçilmez yükümlülüğüdür. Yaratıcı Allah’ın yardım ve desteği önemsenmeksizin ve tumturaklı ahlaki kurallar olmaksızın başarılı olabilmek mümkün müdür?

Türkiye’nin refahı, ancak CHP’nin gömülmesidir…

Zihin ve kalplerinde Allah kudreti ve insan sevgisi bulunmayan ideolojik argümanları ne kadar cezp edici ve etkileyici de olsa, tıpkı şehvetten kuduran birinin cinsel ilişki sonrası öldürücü hastalığa yakalanmasından farksızdır.

Taşıdığı hastalıklarla toplumda salgına neden olan CHP’nin ruhta başlattığı çürüme bedene nüksettiğinden ülke gitgide kırılmakta, tedavi amaçla başa gelen her kim olursa önüne bariyerler çıkarıldığından yanlışlar düzeltilememektedir.

Çıplak gözle görülmeyen bir virüs, nasıl sağlam vücutları ya da milyonları kemirip tüketiyorsa; CHP’de merhamet sahibi izzetli ve ahlaklı milletimizi mahvetmiş ve mahvetmeye devam etmektedir. Bundan dolayı halkın iktidara getirdiği hükümetlerin aksaklıkları yanıltmamalı, dolayısıyla CHP Diktatörlüğü yıkılmadan beklentilerin karşılık bulabilmesi düşünülmemelidir.

Eğer öncelikli hedefiniz huzur, güven ve ahlak içinde insanca yaşamak ve çocuklarınıza erdemli bir gelecek bırakmak ise, hiçbir şart ve koşulda CHP’ye müsamaha gösterebilmeniz mümkün değildir. Herhangi bir partiye duyduğunuz ekonomik, sosyal veya siyasi husumet; ne toplumu ne de çocuklarınızı şeytanın kucağına atmaya meşruiyet kazandırmamalıdır. Muhakeme edebilen bir insan, maskenin çekiciliği ve şatafatı ne olursa olsun onun bir hile olduğu bilinciyle tuzağa düşmez.

Evli ve çocuk sahibi kadın milletvekili ile evli ve torun sahibi genel başkanın ahlak ve namusu biçen zinaları CHP’de modern karşılanmış, batılıların dahi asla sindiremedikleri yıkıcı ahlaksızlıkları topluca hazmedilebilmiştir. Söz konusu milletvekili ve genel başkanını partiden ihraç etme bir yana, uyarma ve disipline dahi sevk etmeyen bir CHP, milletimize şerden başka bir şey verebilir mi? Buna göre CHP’yi desteklemek; eşlerini başkalarıyla paylaşmak ve deşifre olunca da sahiplenmek demek değil de nedir?

Acaba CHP’yi iktidara taşımak isteyen % 20 kesim, böylesi çarpık bir sapkınlık içinde midir? Hâlbuki Müslüman ve onurlu milletimiz, ahlak ve namusuyla dünyada örnek ve itibar sahibi bir topluluktu. Onlar, ancak sınır tanımaz cinsellik ve sekste ilericilerdir. Özgürlük talepleri de şehvet odaklıdır…

Aslında zehir öylesine yaygınlaşmış ki, evli ve çocuk sahibi ünlü bir kadın DJ’nin gece yarısı yeni tanıştığı erkek arkadaşının evine giderek, cinsel ilişkiye girdiği sırada doruğa çıkan heyecanı ataklarının artıp nefes darlığına, dolayısıyla solunum yetmezliğinden hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Ardından eşinin o eve gelerek gözyaşı dökmesi, Türkiye’nin nasıl bir felakete sürüklendiğine açık bir göstergedir. Karısının başka erkeklerle cinsel ilişkisine razı olabilen bir koca, çocuğu büyüyünce annesinin yabancı bir erkeğin kollarında öldüğünü nasıl açıklayacak? Suçlu sadece o kadın mı? Evli ve çocuklu kadının sarhoşluğundan istifade ederek şehvetine kurban seçen Taraf Gazetesi Yazı İşleri Müdürü olan o ırz düşmanı gazeteciye ne demeli? Deşifre olmamak için ambülans dahi çağırmayan o ahlaksız gazeteci bir katildir. Acaba kendilerini yetiştiren ana ve babaları da mı aynı?

Gidişat öyle korkunç ki, ülkeyi temellerinden sarsan iffetsiz bir kadını kahramanmış gibi ağıtlarla defnedip, tek bir eleştiri getirmeyen gazeteci, politikacı ve sanatçılarda aynı ahlaksızlığın bayraktarlarıdırlar. Ama Kanuni Sultan Süleyman gibi bir ahlak abidesini seks düşkünü göstererek, namussuzluklarını meşrulaştırma gayretleri, gerçeğin açık perdelerini kapatmaya yetmeyecektir. Ahlak kurallarıyla oynayanların nasıl bedel ödedikleri, sadece tarihin dehşet anılarında değil, günümüzde de mevcuttur.

Devleti ahlakla değil de kanunlarla yönetmeye aday bir CHP’den; hak, adalet, namus ve dürüstlük beklenebilir mi? Toplumu ahlaksızlık ve namussuzluğa götürüp başları öne eğdiren sadece ve sadece CHP ideolojisidir.

Allah, uğruna canlarını veren şehit ve gazilerin geriye bıraktıkları dul, yetim ve varislerini CHP’den koruyup muhafaza etsin…

Öyle kirlidirler ki, ateş dahi temizleyemez…