28 Eylül 2018 Cuma

Sebebi bakın neymiş…

İnsan şeytanlarının hüküm sürdüğü öyle bir düzende yaşıyoruz ki, cini şeytanlarla baş etmekten daha zordur.

Her ne kadar insan şeytanları cin şeytanlarının yardımcıları ise de, unutulmamalıdır ki, cin şeytanlarını Allah’a ortak koşturmaya çalışan insan şeytanlarıydı.

ABD’nin BM İnsan Hakları Komisyonu’ndan ayrılma nedeni İsrail’miş.

Konseyin ismine layık olmadığını belirten ABD, her ne kadar konsey içerisinde bulunan Rusya, Çin, Küba ve Venezuela gibi ülkelerin insan hakları ihlallerinde bulunduğunu öne sürse de, asıl nedenin konseyin İsrail'e karşı ön yargısının bulunduğunu belirterek, zalim İsrail’e arka çıkmada sınır tanımamaktadır.

BM insan hakları konseyin kronik bir İsrail ön yargısı olduğu bahisle Müslümanlara karşı uyguladığı zulme sessiz kalınarak eleştiri ve yaptırım getirilmemesini isteyen ABD, İsrail terörünün konseyce hazmedilmesi ardından tekrar katılabileceğini kaydedebilmiştir.

İnsan haklarını tamamen İslam karşıtı İsrail terörüyle özdeşleştiren ABD, ancak konseydeki İsrail lehine oluşacak yenilik sonrası yeterliliğe kavuşulabileceğini açıkladı.

Amacı haçlı-siyonist birlikteliğiyle Kur’an Müslümanlarını yeryüzünden silmek olan ABD, demokrasi manipülasyonuyla hedefine kısmen ulaşmış olsa da, taşeronu İsrail’i kayırıcı öyle bir barbarlık içindedir ki, cihad ehlinin canlarını Allah’a adamış olmalarından düşüncelerine tumturaklı varamamaktadır.

İnsan haklarını ihlal eden ABD ve kayırdığı işbirlikçisi İsrail midir; yoksa Müslümanlar mıdır? 

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun ifade ettiği gibi konseyin insan hakları ihlallerini savunma noktasında "yetersiz" olduğunu ileri sürmesi, Müslüman toplumların uğradıkları işgal ve zulümlerle ortadadır. Ancak Pompeo, Müslümanların insan statüsünde tutulmasından fevkalade rahatsızlık duymakta; bu sebeple BM insan hakları konseyini ‘ikiyüzlü’ olmakla itham etmektedir. Dolayısıyla İsrail terörüne arka çıkılmamasından şer gördükleri Müslümanların haklanmamalarına öfke kusmaktadır.

Oysa insanı yaratan BM değil ki, insan haklarını gözetici bir koruma kudreti bulunabilsin. Zaten Allah’a iman etmiş bir Müslüman ülkenin haçlı-siyonist güdümündeki BM insan hakları konseyine üyeliği tamamen bir şirktir. Allah yarattığı insan ile ilgili haklarını kapsayan kanunlar indirmemiş de, BM mi havale etmiş? BM, Allah’ın bir resulü yani elçisi olmadığına ve yeryüzü yönetimini de BM bırakıp gökyüzüne yerleşmediğine göre; BM kimdir? 

Türkiye’nin gözlemci devlet statüsünde yer aldığı BM insan hakları konseyindeki ilkesi Kur’an değil, Kur’an’ı reddeden haçlı-siyonist odaklı seküler-laik ilkelerdir.  Bu sebeple BM, dolaylıda olsa rab olarak kabul edilmiş olmalı ki, tamamen nefsi olan insan hakları konseyinde yer alabilmektedir.

Aslında BM insan hakları konseyinden çekilmesi gereken Trump değil, Erdoğan olmalıydı. Her halükarda vahye hasım BM insan hakları konseyinin amacı görmezlikten gelinemez. Gerekçesi her ne olursa olsun hiçbir Müslüman, iman ettiği Allah’ın insan haklarıyla ilgili hükmettiği kuralları yok sayarcasına nefsi arzulara uyamaz; kabul edemez.  

 “Siz, Allah'ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki guruptan hangisi güvende olmaya daha layıktır?» “ Enam 81

“İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayet yolunu -kitapta onu insanlara apaçık göstermemizden sonra- gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet eder. Bakara 159

“Bu (Kur'an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür.” Al-i İmran 138


“O (Allah), Kitap'ta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kafirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kafirleri cehennemde bir araya getirecektir.” Nisa 140 

Hiç yorum yok: