9 Eylül 2018 Pazar

Gömülecek olan bedendir!

Ancak ruh gerçeği inkâr ediliyor ya da varlığından şüphe ediliyor olunmalı ki, korkup kaçmak tedbir görülerek, ölmekten yahut öldürülmekten sakınılabileceği düşünülmektedir.

Oysa ecel geldikten sonra sarp ve sağlam kalelerde olunsa veya binlerce koruyucu tarafından kuşatılansa bile ölümden kurtulabilmek mümkün değildir.

Ölümün ne olduğunu bilmeyen, yaşamında ne olduğunu bilemez! Hak ve adalet üzerine ölmenin ne büyük bir şeref olduğunu bilmeyenler, şerefsizce ayakta kalmayı izzet sanırlar.
Ya ülkesindeki zorbalara karşı yapılan savaşta mücadele etmek yerine ihanet edercesine dinine ve vatanına nankörlük etmek suretiyle güven maksatlı başka ülkelere kaçtığı sırada alçakça ölenlere ne demeli!

Sözde Müslüman olan Suriyelilerin savaş mazeretiyle ölümden korkarak ülkelerinden kaçmak suretiyle başka yerlere sığınmaları öyle bir ihanettir ki, buluğ çağına ermemiş çocuklar ve sakatlar istisna tamamı şerefiz, vatan haini ve İslam düşmanı bedhahlardır.  

Ancak haksız olanlar kaçıp saklanmak ister. Oysa Esed denen zalim bir şeytanın zulmüne uğramış; Rusya, ABD, İran, PYD/YPG tarafından ülkeleri işgal edilmiş; evleri başlarına geçirilmiş; beslenecek besin bulamadıklarından kedi ve köpek leşlerine muhtaç kalarak karınlarını doyurmuş Suriyeliler haksızlar mı ki, haksızlığa karşı mücadele etmek yerine kaçarak ve adaletin batışını izleyerek dilsiz şeytan olmayı kabullenebilmektedirler. 

Öyleyse kaçtıkları Esed zaliminden ne farkları vardır?

Düşünebiliyor musunuz; sırf zulme karşı çıkmak amacı ve Müslüman kardeşlerine yardım yapmak maksadıyla yabancı Müslümanlar binbir meşakkatle mallarını ve canlarını feda ederlerken; asıl dinlerine ve vatanlarına sahip çıkması gereken Suriyeliler ise kaçarak keyif sürebilmektedirler?

Şu bilinmelidir ki, ergenlik cağa erişmemiş çocuklar ve sakatlar dışındaki Suriyeli ya da başka milletten insanları yardım maksatlı sığınmacı olarak kabul eden ülkeler, hainliği meşrulaştırmaktadırlar. Her ne kadar insanlık adına bir yardım yaptıklarını sansalar da hakkı ve adaleti doğradıklarının farkında dahi değillerdir.

Hâlbuki gerek Peygamber Efendimiz, gerek halifeler, gerekse ecdadımız zulme uğramış toplumlara yardımı nefsi yoldan seçmemiş ve bizzat zorbaların sultalaştığı ülkeleri fethederek, zulme uğramış insanlara huzur ve güven sağlamışlardır.

ALLAH yolunda olan; ipine sarılan ve dünyayı ahirete tercih eden toplumlar, ülkelerindeki zorbaları ve işgalcileri defetmeye muktedirler. Ancak nefislerinin ardına takılarak çareyi kaçmakta bulanlar ise, peşinen yenilmeye ve uğradıkları zulümlere müstahaktırlar.  Çünkü Allah, ancak layık olanlara zilleti reva görür!

Resmi rakamlara göre yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteci ülkemize sığınırken, diğer 4 milyon civarındaki mültecilerde başka ülkelere sığınarak, Esed’e, Rusya’ya, ABD’ye ve İran’a vatanlarını peşkeş çektirerek gasp ettirmişlerdir.

Acı olan dinine ve vatanına sahip çıkmayanların yabancılardan yardım isteyebilme pişkinlikleridir. Yabancı Müslüman cihad ehlinin Suriye’deki savaşlarının amacı, şüphesiz rableri Allah’ın emri olmasındandır. Ki, geçmişte Hz. Peygamberimiz başta olmak üzere nice sultanlar, emirler, krallar halklarının önünde ordulara komutanlık yaparak meydanlarda savaşmışlardı. Öyleyse sığınmacı olarak kaçan Suriyeliler, kendilerini ne sanıyorlar ki, şerefsizce sıvışabilmektedirler?

Oysa bunların yüzde onu dahi ülkelerini barbarların elinden kurtaracak güçtedirler ama imanları olmadığından hainlik, şerefsizlik ve izzetsizlikle yaftalanmalarına rağmen hala insanlık adına muhafaza edilebilmeleri hak ve adalete vurulmuş bir darbedir.

Haklı olunan bir konuda kaçmak insanlık değil hayvanlıktan daha aşağı bir sapkınlıktır. Bu sebeple zulme karşı savaşabilecek vasıftaki Suriyeli kadın ve erkekleri ülkelerine gönderip, ‘hak’ cephesinde yer almalarını sağlamak, insanlığa yapılabilecek en büyük hizmettir. Dolayısıyla sağlıklı Suriyelilere sığınma hakkı vermek suretiyle koruyup kollamak, hem Allah’a hem İslam’a hem de insanlığa bir ihanettir.


(Resûlüm!) De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekte kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! (Eceliniz gelmemiş ise) o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir. Ahzab 16

Hiç yorum yok: