22 Eylül 2018 Cumartesi

Mahkûmiyet altındaki yargıdan…

Adalet beklenemez!

Yargıyı adaletsizliğe götüren seküler-laik hukuk sistemidir. Allah’a, diğer bir ifadeyle adalete olan inancı yok sayarak aklın üstün olduğunu kabul eden bir hukuk, adaleti değil aklı haklı bulur. Dolayısıyla ruhu reddetmesinden vicdanı da bulunmamaktadır.

Peki, kimin aklı üstündür ki, vicdanları mutmain edebilsin?

Oysa Etkin Aklı tanımayan ve kabul etmeyen bir rejim ve yargı asla adalet sağlayamaz!
Hukuk, adalet değildir! Çünkü ne adalet ne de vicdan içinde yanlış barınamaz. Zaten varlıklarının amacı yanlışı söküp atmaktır.

Yanlışın kabul edilmiş olmasından gerek iktidardaki parti ile muhalefet partileri öyle zehirlidirler ki, TBMM çatısı altında seküler-laik rejime bağlı kalan bir hukuk ilkesi doğrultusunda hareket etmelerinden birbirlerinden hiçbir farkları yoktur. Bu sebeple millet değil, devlet baskın olmasından ötürü adalet sağlaması gereken yargıda etki altında olup, vicdan taşımamakta; velev ki yüzeysel bir vicdan mevzubahis olsa da,  partilerin çıkardığı yasalar güdümündeki bir pazarlıktan sıyrılamamaktadır.

Öyle ki, kayırma, öteleme, geciktirme, bekletme, çıkarcılık, tarafgirlik ve çıkarılan özel veya tüzel yasalarla yargı biçilmiş; halkın vicdanı horlanılmıştır.

Örneğin; CHP milletvekili Enis Berberoğlu adlı şahıs, “gizli kalması gereken bilgileri” ifşa etmekten suçlu bulunarak tutuklanmış ve yargılanması akabinde ilgili kanunlara göre 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Daha sonra CHP lideri ve partililerinin isyansı yoğun itirazları hatta Ankara’dan-İstanbul’a yaptıkları protesto yürüyüşleri sonrası cezası 5 yıl 10 hapis cezasına indirilmiş; yetmedi, milletvekilliği sona erinceye kadar cezasının infazı durdurulmuş.  

Ancak ilgili madde ile yargılanan Enis Berberoğlu, milletvekili değil de sıradan bir vatandaş olsaydı ve arkasında CHP gibi meydan okuyan bir teşkilat bulunmasaydı cezası 25 yıldan 5 yıla düşürülür müydü; cezasının infazı durdurulur muydu? Ayrıca kendisine verilen 25 yıl ceza ile ilgili yargılandığı madde de bir değişiklik mi yapıldı ki, cezası inanılmaz boyutta düşürülebildi?

İşte mesele budur!

Yoksa Enis Berberoğlu’nun suçlu ya da suçsuz olması değil, kişiye özel yargının işlemiş olmasıdır. Diğer bir ifadeyle yargının hukuktaki eşitlik ilkesiyle hareket etmemesidir!

“Yasalara dayanan yargılamadan daha büyük bir yargılama vardır ki, o da her insanın kendi vicdanıdır.” Mahatma Gandhi

Acaba AKP’li iktidar ile CHP’li muhalefet gizli bir pazarlık mı yapmıştır; ya da yargı, ideolojisi uğruna CHP’li vekile iltimas mı tanımıştır; yahut CHP ve genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tehditleri ve feryatları devleti mi etki altında bırakmıştır?

Mal ve canlarını vatanları için feda eden sokaktaki milyonlar, böylesi bir kayırmacılığı, burjuvazizmi, eşitsizliği, ayırımcılığı, haksızlık ve adaletsizliği asla sindiremez; kabullenemez; hoş göremez; müsamaha gösteremez!


“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahidlik etmekten kaçınırsanız Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Nisa 135  

Hiç yorum yok: