28 Ekim 2017 Cumartesi

Nefsi iğfal eden şeytan…

Ne kadar iyi ise, Türkiye'ye huzur, güven, adalet, barış ve refah getireceği iddiasıyla ortaya çıkan “İyi Parti”de o denli iyidir.

Kötü dahi kötülüğünü iyilik adına yapabiliyor ise, iyi nedir; iyinin kuralını kim koymalıdır; iyi ve kötünün ne olduğunu gösteren kimdir?

Şüphesiz yaratıcı Allah! Çünkü tüm canlı-cansız her şeyi, iyi ve kötü olan ne varsa yaratan Allah olduğu için! Öyleyse neyin ne olduğunu yaratılan değil, yaratıcı Allah bildiğinden yaratılan beşerin kendi istek ve düşüncelerine göre hiçbir seçme ve karar verme yetkisi olamaz ama var olduğu ısrarı bozgunculuğun, karışıklığın, çözümsüzlüğün ve düzensizliğin biricik sebebidir.

Nefse göre iyi ya da kötü olan ancak nefsi arzulara göre biçimlenebiliyor ise, milyarlarca nefsin var olduğu bir âlemde dengeyi bulabilmek imkânsızdır. Dolayısıyla her nefsin kendi isteklerine göre içselleştirdiği iyi-kötü anlayışı öyle bir barbarlığı ve adaletsizliği doğurmaktadır ki, neyin doğru veya yanlış; iyi ya da kötü; düşman yahut dost olduğu yargısı, beşeri kararlar doğrultusunda meşrulaştığından kaos ve isyanların önüne geçilememektedir.

Ortaya çıkan beşeri her yeniye umut bağlaya insan, öze inmeyip yüzeysel bir yargıya vardığından beterin daha beterini yaşamaktan kaçamamaktadır. Böylece umudunu yitirmiş bir pespayelik içinde insanlığa ve hayata karşı güvensiz olunabilinmekte, dolayısıyla beşerden beklenilmemesi gerekenin beşerden beklenilmesinden dolayı umutsuz mahlûklara dönüşülmekte; Allah’a boyun eğilmemesine rağmen kaderde suçlanabilmektedir.  

Oysa yaratıcı Allah’tan başkasına asla umut bağlamaması gereken bir kul, umut bağladığı beşerin dilediğini yapabilecek bağımsız bir güç ve iradesinin bulunmadığı idrakine sahip olması halinde ne aldatılabilecek ne de ihanete uğramanın hebalığını yaşayacaktır.
 

İnsan öyle ahmaktır ki, hakikaten güvenip umut bağladıkları hilkatteki eşlerinin hükümranlıktan bir nasipleri olmuş olsaydı, bırakın kendilerine vaat ettikleri bir şey vermelerini, galebe çalmış nefsi ihtiraslarından ötürü çekirdek filizi kadar bir şey bile vermez hatta koklatmazlardı.   

Yaratıcısı Allah’ın verdiğini beşerden bilen insan öyle nankördür ki, kendisine verilenlere nankörlük yapmasından başına gelen zilletsi felaketlere duçar kalmaktadır. Hani nerede umut besleyip dileklerine kavuşturma sözü verenler? Hani nerede dillerinden sefa sürdürme sözleri dökülen o lider veya partiler? Hani nerede egemenlik nutukları atanlar?  Hani nerede adalet, eşit haklar, mal ve can güvenlikleri?

Allah, her peygambere dolayısıyla insanoğluna insan ve cin şeytanlarını düşman kılmış ise de, yinede aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözlerin fısıldanması devam edebilmektedir.

Sanki aldatmak için kurulan onlarca parti kâfi gelmiyormuşçasına “İyi Parti” adında kurulan söz konusu parti, cüretkârlığından dolayı toplumun nasıl muhakemeden yoksun akılsız bir yığın olduğunu kanıtlamaktadır.

Farklı düşünce, fikir ve inançtaki güruhun sırf halkı sömürebilmek için bir araya gelmiş olmalarına kanıt; vatan ve adalet adına temelsel aykırılıkları görmemezlikten gelen manipülasyonlarıdır. Birbirlerinden değişik uç düşüncelerin tek çatı altında toplanarak vatan ve adalet etrafında bütünleştiklerini iddia etmeleri, deveyi iğne deliğinden geçirmekten farksızdır.

Ki, İslam’ı yeryüzünde egemen kılabilmek için yegâne amaçları Allah’ın hükümlerini yaymak olan Osmanlı Devletini kuran Kayı Boyu Müslüman Türklerin sembolünü kullanmalarının nedeni, reytingler kıran “Diriliş Ertuğrul” dizisinin halkın üzerindeki etkisinden nemalanabilmek ve sözde Türkiye’yi diriltebilecek bir güç esemesi oluşturabilmek içindir. Üstelik partinin neredeyse tamamı Osmanlı ve Kayı ilkesinin düşmanı olup, İslam’a, Kur’an’a yani şeriata daha beter hasımdırlar. Seküler-laik bir bazda politika yapacak olan “İyi Parti”, nasıl olurda kendisini Osmanlı ve Kayı Boyu ile özdeşleştirebilmektedir?

Bu sebeple ölü doğan İyi Parti’nin lâkabı yanıltmamalı; fikirsel ve inançsal düşmanlıkları dostsal algısı oluşturmamalı; Osmanlı Devlet’ini kuran Kayı Boyu ile benzerliği aldatmamalı; manipülasyonlarına kanmamalı; ruhsuz felsefelerine kapılmamalıdır. İçlerinden hangisinin hayatlarındaki başarıları vardır ki, atıldıkları çöplükten çıkıp geriş dönüşümlerinin kıymeti harbiyesi olabilsin?

Şu çok iyi bilinmelidir; küfür ile iman ya da hak ile batıl biraraya gelemez ve birarada yaşatılamaz. Eğer mümkün olsaydı, Allah indirdiği vahiyde, Müslüman, kâfir, fasık, münafık ayırımı yapmaz; iyi ile kötüyü veya doğru ile yanlışı derin saflara ayırmaz; dost ile düşmanı yahut senden olan ile olmayanı kutuplara bölüştürmezdi. 

Müslüman Türk Milleti’ni yok etmekte başarılı olamayan haçlı-siyonist güçler, “İyi Parti” unvanıyla kurdukları bir kalabalıkla amaçlarına ulaşıp ulaşamayacakları Allah’ın bir takdiridir. Geçmişte de medeniyet ve adalet denilerek manipüle edilmiş milletimizin kaderinin ne olacağını bilemesem de, bildiğim “İyi Parti”’nin Lawrence misali zilleti tekerrür ettirmek istediğidir.

Türkiye’de iyi olmayan hangi lider ve parti var ki,  “İyi Parti”’nin onlardan farkı olabilsin? Sonuçta tamamı seküler-laik bir din dışılıkta; dolayısıyla ölümden önce Allah’ı muhtaç bir kudret olarak görmediklerinden birbirlerinden farkları yoktur.

Müslüman Türk Milleti başkadır; Seküler-laik Türk Ulusu bambaşkadır!

 ”İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!” Bakara 177

“Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” Asr 1 

“Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.” Şems 1-10 

Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (iyi ve kötüyü) göstermedik mi?” Beled 8

Hayır! Bütün bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır; onlar, yapmakta olduklarınızı bilir.” İnfitâr 9

Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur.” Kalem 7 

(İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha güzeldir?” Fussilet 33 


“Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi.” Nisa 53

Hiç yorum yok: