17 Mayıs 2010 Pazartesi

Ahlaksızlık yerine terörü tercih ederim…

Terör bastırılabilir ama en korkunç ve toptan yok edici virüs olan ahlaklısızlık bir salgınlaştığı zaman; geçmişteki Knidos, Herkülüm ve Pompei gibi birçok medeniyetin müstahak olduğu lanet, hayvanlar ve bitkiler dâhil olmak üzere tek canlı bırakmaksızın yerin yüzlerce metre altına gömer.

Türkiye gibi bir ülkede Cumhuriyetle birlikte anılan Deniz Baykal’ın ahlakı katleden hoyratlığı pirim yaptırabiliyor ve desteğe sebep olabiliyorsa; neden Türkiye’nin çocuk pornosu sapıklığında dünya birincisi olabildiğine, bebeklere tecavüz edebildiğine, cinselliğin, zinanın, fuhşun ve sapkınlığın merkezi durumuna gelebildiğine yeterli cevaptır.

Politikacısıyla, gazetecisiyle ve halkıyla öyle bir koruma altına alınmış ki, sanki her ev bir genelev, her kadın potansiyel bir fahişe, her erkek zinacı, eşcinsel veya kadın pazarlayan bir satıcı imajı doğurmuştur.

İktidara aday bir lider ve milletin temsilcisi Baykal’ın evli ve çocuklu bir milletvekiliyle onurlu başları öne eğen pespaye ilişkisinin kamuoyuna deşifresi Cumhuriyete karşı bir saldırı olarak değerlendirilebiliyorsa; benim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil de Baykal’ın vatandaşı mı olduğum sorusunu gündeme getirmektedir.

Artık CHP, Deniz Baykal ve Nesrin Baytok’a ölümüne kol kanat germesinden ahlaksızlığın simgesi olmuştur. Başbakan Erdoğan, hiçbir çıkar düşünmeksizin milletvekillerinden herhangi birinin söylemsel suçunu affetmemekte, hatta bir polise haksız hakaretinden dolayı milletvekilini ihraç edebilecek erdemliği gösterebilmesine rağmen, CHP’liler gerek Deniz Baykal’ı gerekse Nesrin Baytok’u sahiplenebilmektedir. Ayrıca Devlet Bahçeli’de aynı onurlu duruşu sergileyerek, adı rüşvete karışmış bir belediye başkanını istifa ettirebilmiştir. Ki onların suçu, Baykal ve Baytok gibi rezillerin yanında lafı bile edilmez. Toplumsal ahlakı doğrayan Deniz Baykal ve Nesrin Baytok’u müdafaa edebilen bir CHP’nin olası bir iktidarı, şüphesiz Türkiye’nin her türlü ahlaksızlığı meşrulaştıran bir ülke olacağına apaçık bir delildir.

Yaşamı boyunca milletimizin ahlaki değerlerine, dinine ve peygamberine savaş açmış Genel Sekreter Önder Sav; “Sayın Baykal, yıllardır çizdiği, politika ve arkadaşları tarafından duraksamadan geriye dönüş yapmadan sürdürecektir. Artık Baykal'a sadece çalışma arkadaşları olan bizler sahip çıkmıyoruz, tüm vatandaşlarımız ve örgütümüz sahip çıkıyor. Artık sadece CHP'nin genel başkanı değil, toplumu yönlendiren önderlerden biri durumuna gelmiştir.”

Evet, toplumumuzu dinsizliğe ve ahlaksızlığa yönlendiren bir önder olduğu ve kendilerinin sahip çıkması ideolojileri açısından yanlış değilse de, vatandaşların desteklediği iddiası doğru mudur?

Halkın canlarını, ırzlarını ve namuslarını emanet ettikleri politikacılar, neden ya susarak ya da kem kümlerle ahlaksızlığın üzerine gitmiyorlar? Neden fevkalade vahim bir konuda halk ve adalet adına hiçbir tepki ortaya koymayarak dilsiz şeytana dönüşüyorlar? Yoksa onlarda mı vatandaşlarının ahlaksızlığı desteklediklerini düşünüyorlar? Yahut politik dünyaları zarar görebilir ve halk kendilerine güvenmez endişesiyle mi Baykal ve Baytok’u dolaylıda olsa koruyabiliyorlar? Onların olduğu bir mecliste bulunmayı sindirebilecekler mi? Sadece Baykal’ın mı özel hayat dokunulmazlığı var, diğer suçlularınki kamuya mı ait?

"Politikacıların içerisindeki halk ruhu, hırsızların ve sokak serserilerinin sahip olduğu halk ruhundan fazla değildir. Politikacıların amacı, her zaman kendi özel avantajlarınıartırmak ve bunun için ellerindeki çok büyük güçleri kullanmaktır."H.L.Mencken

Milletinin ahlakını her çıkardan üstün tutan cesur, kararlı ve erdemli yayınlarından dolayı vakit gazetesi ve habervaktim sitesine minnetlerimi sunuyorum. Ahlaksızlarını örtmeye çalışıp yayınlamayı reddettikleri Deniz Baykal rezaletini kahramanca halkına duyuran habervaktim; ırz düşmanlarının, çocuklarımızı iğfal edenlerin, grup seks yapanların, eşcinsellerin, eş değiş tokuştan tatmin olanların, cinselliği çağdaşlıkla özdeşleştirenlerin ulumalarına kulak asmasın. O ahlaksız sapkınlar saldırdıkça kendilerini deşifre etmekte ve ahlaki bir toplum bilinçlenmesine var gücüyle karşı koyma gayretlerini sergilemektedirler. Onlar öylesi ucube sapıklardır ki, kudret sahibi ve her gizliliği gören Allah’a inanmadıklarından yanlışlarının duyulmasına ve ortaya dökülmesine öfke kusar ama ahlaksızlıklarından da asla vazgeçmezler. Deniz Baykal ve Nesrin Baytok misali her türlü çarpık ilişkide olanlar küfretmeyecekte, saygı mı duyacaklar?

Artık fazla bir şey söylemiyor ve şu duyuruyu yapıyorum.

Deniz Baykal ve Nesrin Baytok’un asıl yatak sahnesinin olduğu pornografik kaseti, bedeli ne olursa olsun satın almaya hazırım. Bu kaset her kimin elindeyse derhal irtibata geçsin. Kopyasına da razıyım. Eğer yurt içinde teslim endişesi taşırsa, yurt dışında da satın alırım.

Söz konusu kaseti, kanuni yaptırımı ne olursa olsun bedelini ödemeye hazır bir duruşla önce sitemde yayınlayacak sonra da tüm pornografik sitelere karşılıksız hediye edeceğim.

Bu davranışımın bir günah olduğu muhakkaktır. Ancak domuz eti haram olmasına rağmen öldürücü bir açlıkta hayatta kalabilmek için yemek nasıl caiz ise, onlarında etini yemek caizdir. Aksi takdir de namuslu ve iffetli milletim yok olacaktır.

Hiç yorum yok: