29 Mart 2018 Perşembe

Kur’an, Hz. Muhammed (sav)’in sözüdür!

Öyleyse hadis nedir; kimin sözüdür ve Kur’an’daki ayetlerden ayırabilmek mümkün müdür? Diğer bir ifadeyle Allah’ın sözü ile peygamberin sözü farklılık taşıyabilir mi? Taşımaz ise, ayet ile hadisi birbirinden koparmanın maksadı nedir; Kur’an ile amel edeni İslam ve hadis karşıtı olmakla itham etmek, ayetleri aşağılamak değil midir?
Kur’an’a muvafık olmayan peygamber sözü hadis olarak kabul edilebilir mi?

Kur’an’da bahsi geçmeyen şeyler, olaylar ve gelecek ilgili rivayetler peygambere ait olabilir mi? Hz. Muhammed’in ümmi oluşu Allah’ın indirdiği ayetlerin dışında herhangi bir söz söyleyemeyeceğine ve fikir beyan edemeyeceğine apaçık bir kanıt değil midir?

Fiziki ibadetlerin tarifi dışında Hz. Muhammed’e hadis adı altında isnat edilen Kur’an’a muhalif sözler yalan ve iftira değil midir? Allah’ın söylemediğini elçilerinin nefisleri ya da örf, adet ve gelenekleri muhtevasında uydurabilmesi söz konusu mudur? Kur’an’a yani vahye iman etmiş bir Müslüman’ın söylentilere itibar edebilmesi peygambere koştuğu bir bühtan değil midir?

Allah, herkesin anlayabileceği açık ve seçik olarak ayetleri indirdiğini buyurmasına rağmen; (haşa) yalan mı söylemektedir ki, ayetlerin anlaşılmaz olduğu gerekçe kılınarak rivayetler, söylentiler veya dedikodularla başkalaştırılmaya ve farklı anlamlar çıkartılmaya çalışılmaktadır? Bu sebeple İslam’ın mezheplere ve çeşitli fıkralara bölünerek rakip hatta düşman kesilmeleri uydurulmuş hadislerden yahut müçtehitlerin verdikleri fetvalardan kaynaklanmamakta mıdır?

Amaç nefse ve seküler düşüncelere peşkeş çekmek değilse nedir? Ya da ruhsal olan Allah yerine fiziki olan beşere mi ihtiyaç duyulmaktadır? Neden Allah’ın indirdiği apaçık Kur’an’a değil de beşeri yorumlara inanılıp güvenilebilinmektedir?
 
Neden muhkem olan ayetlerin değil de, tevilini yani anlamını sadece Allah’ın bildiği müteşabih ayetlerin peşine düşülerek fitne çıkarılmaktadır? Beşeri güçlerin hiçbir inisiyatifleri yok iken; güç, fayda veya zarar, şeref ve itibarın yanlarında aramasının nedeni vahiy dışı yorumlar mıdır? Dünyaya meyledip ahiretin ciddiye alınmamış olması Kur’an ile özdeşleşebilir mi? Oysa Allah, dünyayı ahiret karşılığı satanlara cenneti müjdelemiyor mu?

Neden Kur’an Müslümanlığına değil de peygambere atfedilen müçtehit yorumlarının baz alındığı bir Müslümanlık anlayışına iman ediliyor? Allah’ın bilmediği ne vardır ki, insanın bildiği düşünülerek hâkimiyet hakkı veriliyor?

Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki,
Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.  
Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!
Bir kâhin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz!
O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,
Elbette onu kıskıvrak yakalardık.
Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık).

Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.” Hakka 38-39-40-41-42-43-44-45-46-47

Hiç yorum yok: