12 Aralık 2017 Salı

Peygamberleri öldürdüler…

Peygamberleri dahi öldürebilen yahudiler, zillet damgası vurulmuş öyle lanetlidirler ki, böylesi vahşi bir kavmin, ırkın, topluluğun, milletin veya inanç güruhunun eşi ve benzeri yoktur.

İnsanlar içinde iman edenlerin en amansız düşmanlarının yahudiler olduğu Maide Süresi 82. Ayetle buyrulmuş; dolayısıyla yahudilerin Filistinlilerle hatta İslam alemiyle yaptıkları savaşın toprak alma veya devlet meşrulaştırma değil, dini olduğu apaçık ortadadır. Bu sebeple iman etmiş hiçbir Müslüman hatta hıristiyan dahi yahudiler ile Filistinliler arasında cereyan eden savaşta tarafsız kalamaz ve topyekûn Filistin safında yer alarak yaşanılan dünyayı lanetten kurtarmalıdırlar. 

Yahudilerin Tevrat’tan sonra gelen kitabı ve aynı zamanda hukuk sistemi olan
Talmud’da; sırf Müslüman oldukları için Türkler maymuna benzetilmiştir. “Müslüman Türkler, kuzey ve güneydeki göçebeler, zenciler ve bizim coğrafyamızda yaşayıp da onlara benzeyenler, tabiatı çok daha düşük sesli bazı hayvanların tabiatına benzer, bunlar insan seviyesinde değildirler. Seviyeleri bir insan ile bir maymunun seviyeleri arasında bir yerdedir. Çünkü görünüşleri maymundan daha çok insana benzemektedir.”

Haham Sofer şöyle der: “Osmanlı İmparatorluğu içindeki Müslümanlar ve Hıristiyanlar, başka ilâhlara tapınan putperestlerdir ve dolayısıyla dolaylı yoldan öldürülmeleri doğrudur.”

Haham Sofer, Müslüman ve Hıristiyanları, Eski Ahit’te adı geçen Amalek kabilesine benzetir. Eski Ahit’te, Amalekler hakkında verilen hüküm şu idi. “Orduların Rabbi şöyle der: Amalek’in İsrail’e yaptığını, Mısır’dan çıktığı zaman yolda ona karşı nasıl durduğunu arayacağım. Şimdi git, Amalek’i vur, onların her şeylerini tamamen yok et, onları esirgeme, erkekten kadına, çocuktan emzikli olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür.”

Yahudilerin Kudüs’teki Batı duvarında, (Ağlama duvarı diye bilinir) yıllar boyunca döktükleri gözyaşları, yalvarışları ve öpücükleriyle taşları eritmeleri, kendi din ve ırkları dışında diğer tüm din ve ırkları elimine edebilmek ve dolayısıyla kurtuluşa erişebilmek içindir.

Haham Sofer, kendini günlerce odasına kapatarak acı içinde ağlamak suretiyle gözyaşlarını önündeki bardağa damlatmasındaki amacın ne olduğunu bilir misiniz;  Müslüman ve Hıristiyan kanları misali tuttuğu oruçtan önceki yemekte içmek içindi. Gerçi günümüzde bile birçok haham aynı ritüeli devam ettirmektedir.

Ancak Protestan köklü Evangelist ABD, Müslümanlara olan amansız düşmanlığından esas hasmı yahudilerle işbirliğine girerek dinleri hıristiyanlığa ve rableri İsa’ya öyle ihanet etmişlerdir ki, dinlerinden aforoz olmakla kalmayıp Kur’an’a ve Hz. Muhammed’e ihanet eden İslam kimlikli münafıklardan farksızdırlar.

Aslında yahudilerin ezeli ve ebedi düşmanları esas itibariyle Hıristiyanlardır. Ne var ki, inkârda birlik olunmasından ötürü Protestan mezhebi ve Evangelist gibi sapkın tarikatlarla müttefik ve dost olabilmişlerdir.  

Allah’ın hışmına uğrayarak şeytan misali lanetlenmiş yahudiler ancak Müslüman olmaları akabinde zillet damgasından kurtulabilirler. Dolayısıyla Peygamberleri öldürmüş lanetlilerden merhamet duyulmaz ve insanlık beklenemez. Ki, Filistinli Müslümanlara karşı duydukları kin ve nefreti söndürebilmek imkânsız olduğundan hiçbir şart ve koşulda uzlaşmaya girişilemez ve herhangi bir Müslüman’ın barışı ve işbirliği mümkün olamaz.  

Şeytanla işbirliği yapmanın ilk kuralı nasıl yapmamak ise, yahudilerle de yapılmamalı; dizginlenebilmeleri için savaşılmalıdır. Dolayısıyla her türlü toleransa kapalı olan yahudilerin kaderi ile şeytanın kaderi aynıdır.

Yeryüzündeki insanlığın ölçüsü yahudileri bağlamak ile orantılıdır. Allah’ın elçileri peygamberleri öldürmekten daha kötü hiçbir şey olmadığına göre; herhangi bir yahudinin insan olabileceği düşünülebilinir mi?

Her ne kadar yahudi düşmanlığı bir insanlık dışı ifade edilse de, kriterleri yaratıcı Allah belirlediğinden yahudi karşıtlılığı şeytan karşılığıyla eşdeğerdir. Bir Hıristiyan olan Adolf Hitler, bu gerçeği idrak ettiğinden yahudilerin niyetlendiğini yapmak suretiyle “yahudi lanetini” dünyadan kazımak istemiş ama kıyamete kadar sürecek kadersel varlıklarından dolayı üstesinden gelememiştir.

Nasıl olsa öleceğinden şehadetten asla kaçınma; nasıl olsa rızkı veren Allah olduğundan beşerden alamayacağın için kaygı duyma; nasıl olsa yaptığın eserler yıkılacağından savaşın zararından çekinme; dünyayı yitirme kuşkusuyla boyun eğme; düşmana hoş görünme düşüncesiyle Allah’ı düşman kılma; lanetliyle işbirliği yapma; Müslüman kardeşine ihanet ederek kendine fiyat etiketi koyma; nerede bir yahudi görürsen şeytanla karşılaşmış gibi tepkili ol; uzattığı eli sıkarak zehirlenme; öleceğini hatta her şeyini kaybedeceğini bilsen dahi ebedi diriliği seç; yahudinin insan olmadığını tanı…

“Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz. Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir. Bakara 61

“Kendilerine: Allah'ın indirdiğine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız, derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Halbuki o Kur'an, kendi ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır. (Ey Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver. Bakara 91

“Onlar (yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. Al-i İmran 112

“Sözlerinden dönmeleri, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve «Kalplerimiz kılıflanmıştır» demeleri sebebiyle (onları lânetledik, türlü belâlar verdik. Onların kalpleri kılıflı değildir); tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur; pek azı müstesna artık iman etmezler. Nisa 155


“İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da «Biz hıristiyanlarız» diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar. “ Maide 82

Hiç yorum yok: