10 Aralık 2017 Pazar

Cesareti imandan; korkusu beşerden…

Böylesi bir çelişki ancak yaptırımsız bir gövde gösterisini doğurur!

İslam(!) İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki;Kudüs bizim göz bebeğimizdir. Kudüs bizim ilk kıblemizdir. Kudüs bizim için  bir kırmızı çizgidir, Hatta 1,7 milyarlık İslam âleminin  kırmızı çizgisidir. Yüreğimizin bir parçası, Mekke ve Medine ne ise, diğer yarısı  da Kudüs'tür.

Eee sonra…

Diyor ki; Müslümanlar sonuna kadar haklı oldukları böylesi bir meselede  kışkırtmalara gelerek, işgalcilere malzeme vermemelidir. Buna da dikkat edeceğiz.  Tepkimizi gösterirken hukuktan, suhuletten ve demokrasiden kesinlikle  ayrılmamalıyız. Biz asla ırkçı değiliz, olamayız. Biz asla ayrımcı olamayız. Biz  asla tek bir masumun saçının teline dahi zarar vermeye veya bu yola gitmeye  tevessül edemeyiz. Aksi takdirde mücadele ettiğimiz zalimlerden bizim ne farkımız  kalır. Kudüs'teki gelişmelerin incittiği, öfkelendirdiği, hayal kırıklığına  uğrattığı tüm kardeşlerimi bu konuda dikkatli olmaya davet ediyorum."

İfadeleri son derece aleni olan ve okuyabilen her insanın muhakeme edebileceği çelişkileriyle ilgili aslında hiçbir yoruma ihtiyaç yoktur.

- Madem asıl sorun sistemin ta kendisi ise; seküler bir sistemde kendi emelleri yani nefsi doğrultusunda hak ve adaleti iğfal etmeyen var mıdır ki, ABD ve İsrail yapmamış olsun?

- ABD’nin Kudus ile ilgili kararı ve İsrail’in zalim bir işgal devleti olduğu gerçeğinin kendileri nezdinde hiçbir hüküm ve geçerlilik taşımamış olmasının karşılığı seküler bir hukuk ve suhulet ise; Müslümanlar, dilsiz şeytan misali savaşmamalı mıdırlar?

- Nerdeyse tamamı ABD güdümünde olan İslam(!) İşbirliği Ülkeleriyle Müslümanları zalimlerin insafına bırakmamak mümkün müdür?  

- İşgalci hatta soykırımcı barbarlara karşı bilmukabele de bulunmak kışkırtılmak ve kendilerine malzeme vermek istememek, kuzuyu vahşi kurtlara teslim etmek demek değil midir?

- Hukuk ve meşru mücadelenin kriteri İslam değil sekülerizm ise, ABD ve İsrail ile ilgili takip edilecek hukuki süreç teslimiyet değil de ne getirecek?

- BM kararını dahi takmayan ABD ve İsrail’e destek vererek güçlü konuma getiren İslam(!) İşbirliği Teşkilatı ise, herhangi bir barış ve uzlaşı mümkün müdür?  

- Bu güne kadar alınan hangi İslam(!) İşbirliği Ülke kararlarının caydırıcı bir yaptırımı olabilmiştir?

- Ne demektir;” “Biz  asla tek bir masumun saçının teline dahi zarar vermeye veya bu yola gitmeye  tevessül edemeyiz. Aksi takdirde mücadele ettiğimiz zalimlerden bizim ne farkımız  kalır. Kudüs'teki gelişmelerin incittiği, öfkelendirdiği, hayal kırıklığına  uğrattığı tüm kardeşlerimi bu konuda dikkatli olmaya davet ediyorum" uyarısı?

- Zulme uğramış bir insanın zalime karşı mücadelesi meşru değil midir ki, vicdani manipülasyonlarla şehadetinden alıkonmak istenmektedir? “zalimlerden bizim ne farkımız  kalır” düşüncesi, zalimleri koruyup kollamak istemek değil midir?

- Peki, haksızlık ve adaletsizliğe karşı cihada; zulme karşı savaşa; fitneye karşı şehadete hükmeden Allah, (haşa) zalim midir; masumun saçının teline zarar veren bir barbar mıdır?

- Kâfir, münafık, müşrik, fasık, hıristiyan, yahudi ve Müslüman ayırımı yaparak sadece “Müslümanlar kardeştir” hükmünü veren Allah, bölücü müdür; ayırımcı mıdır?

Mescid-i Aksa nasıl bir gözbebeği; bir kırmızı çizgi; bir ilk kıble; yüreğin bir parçası; Mekke ve Medine ile eşdeğerdir ki, zalime karşı nefis odaklı seküler hukukla, suhuletle ve demokrasiyle muhafaza edilebilecektir? Öyleyse Allah, indirdiği Kur’an’da (haşa) yalan mı söylemektedir?

 “Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (Küfre) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür. Enfal 39

“Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir. Nisa 84


Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.” Bakara 179

Hiç yorum yok: