22 Temmuz 2013 Pazartesi

Savaştan ve ölümden korkan Müslüman değildir!

Allah’ın iradesine kayıtsız-şartsız bağlılık olan İslam, yaratıcı Allah’ın dışında hiçbir güçten korkmamayı ve mücadeleden sakınmamayı emreder.
   
Birçok ayette; “Eğer iman etmiş kimseler iseniz şeytan ve dostlarından korkmayın” hükmüyle imanın temel şartı ortaya konmuş, dolayısıyla iman ölçüsünün herhangi bir beşeri güçten korkulmayarak Allah’a ortak koşulmaması zapta alınmıştır.

İslam’ı dünya menfaatleriyle özdeşleştirerek materyalistleştiren ve hümanistleştiren din bilginleri, Allah ayetlerine fiyat etiketi koymak suretiyle mal ve candan üstün tutarak barış ve kardeşlik gibi vahiy karşıtı bir düşünceyle kökten devşirmişlerdir. Barış ve kardeşliği İslam’ın kriterlerine göre değil de hümanite anlayışıyla inşa etmelerinden İslam, egemen bir rejim ve siyasi düzen olmaktan çıkarılmış, kültürel ve teolojisel bir ibadete dönüştürülmüştür.

Kuralları Allah ve Resulü yerine tefsircilerin koyması vahiy dışı fetvaları doğurmuş, böylece yeryüzünde bir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar her Müslüman’ın yapması zaruri olan mücadelenin önüne geçilmiştir.

Müslümanların yüce kitaplarını açıp okuyarak Allah’ın ayetlerini öğrenmekten üşenmeleri gaflet batağında boğulmalarına ve İslam adına ahkâm kesen oportünistlerin avları olmalarına sebebiyet vermiştir. Zulüm ve küfür karşısında hiçbir şey yapmayıp ağızlarından mırıldandıkları dualarla üzerlerindeki zilleti kaldırabilecekleri hezeyanları, neden süründüklerine kanıttır. Oysa Allah, onlardan korkulmayıp savaşılmasını, böylece Müslümanların elleriyle cezalandıracağını, rezil edeceğini, galip kılacağını ve kalplerin ferahlatılacağını buyurmuş ama sözde Müslümanlar, sanki kendileri tanrı, Allah’ta kullarıymış gibi kıpırdamadan yardım emrinde bulunabilmektedirler.
  
Cihad yahut savaşın İslam’la bağdaşmadığı, zulme ve batıla karşı cengin insanlığa ve barışa karşı işlenmiş bir suç olduğu kanaatiyle dinlerinden dönen şöhretli fasıklar, Allah yolunda savaşan müminleri kınayarak teröristlikle yaftalamışlar ve Müslümanların nezdinde aşağılatmışlardır. Oysa İslam karşıtı azgınların karşısına onurlu ve zorlu bir Müslüman toplumunun çıkmasını önlemelerinden günümüze değin ezilen, sömürülen, horlanan ve hakirliğe mahkûm kılınan yaklaşık 2 milyarlık bir toplum olmamızın sorumlusu Allah değil, vahyin emrettiği doğrultuda iman etmememizdir.
    
Sadece namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmekle Allah rızasının kazanılacağını vaaz etmelerinden, inananları müşriklerin boyundurukları altına tutsak etmişlerdir.

“Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez." Nisa 77

Bir taraftan cennetin ebedi saadetinden bahsederler, diğer taraftan ölmemek için nasıl kaçıp saklanacaklarını hesap ederler. Madem cennet eşsiz bir hayat, neden geçici bir dünya menfaati için ahirete kavuşmaktan sakınıyorlar?

İman etmiş bir Müslüman, Allah ve Resulüne savaş açmış azgınlara karşı sert davranmalıdır. Ülkesine, anasına, babasına, eşine, çocuğuna ve kardeşine hasım bir kimseye hoşgörüyle davranmayıp her türlü bedeli ödemeye göze alarak mücadele edilebiliyor ise, Allah, Resulü ve İslam daha az sevgilimidir ki umursanmıyor?

“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” Tevbe 24
   
İslami kimliğinden ötürü emperyalist düşmanların taşeronu Mısır Firavun Ordusu’nun Mursi iktidarına darbe gerçekleştirmesini meşru karşılayabilen Ezher Şeyhi Ahmed Et-Tayyib adlı hain, İslami kimliğine karşın Hıristiyan ve Yahudilerin safında yer alabiliyor ise, Allah ve Resulünün dışında kimsenin rehber edinilemeyeceği kanıtlanmaktadır.

Ölümden, işkenceden, hapsedilmekten ve makamını yitirebileceği korkularından Allah’ın ayetlerini az bir bedel karşılığı satan Ezher Şeyhi gibi münafıklar, özlerinde iman etmemiş müşrikler olmalarından, aslında tıpkı ateistler gibi tekrar dirilecekleri güne, ahirete ve cennete inanmamaktadırlar. Eğer inansalardı, ölümden yahut Allah’a rağmen bir beşerden korkarlar mıydı?

Allah’ın yüce dinini yeryüzünde egemen kılabilmek için yüzbinlerce şehid vermiş Müslüman milletimizin peygamberine saldırarak hakaretlerini özgürlük mazeretiyle meşrulaştıran “ekşi sözlük” adlı bir siteyi CHP adlı ana muhalefet partisi destekliyor ve genel başkanı Kılıçdaroğlu aracılığıyla Peygamber Efendimize hakaretlerinden ötürü ödüllendirebiliyor ise, o millet lanetlenmiştir. Neden? İçlerinde barındırıp hak ettikleri karşılığı vermemelerinden!

Aynı Kılıçdaroğlu, Kutlu Doğum Haftası dolaysıyla katıldığı törenlerde Peygamber Efendimize övgüler dizebiliyor. Ki, milletimiz lanete çarptırılmamış olsaydı, böylesi maskeli bir Peygamber düşmanını aralarına katarak politik şova fırsat tanımazlardı.

Eğer ölümden ve savaştan korkuyorsanız; Allah’a, Resulüne, Kur’an’ı Kerim’e, ahirete ve tekrar dirileceğiniz güne iman eden bir Müslüman olmadığınız aşikârdır. Ancak dünya hayatını ahret hayatına tercih edenler savaştan ve ölümden korkanlardır!

“(Resulüm!) De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! (Eceliniz gelmemiş ise) o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir.” Ahzab 16

“O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” Nisa 74


“Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.” Tevbe 14

Hiç yorum yok: