3 Temmuz 2013 Çarşamba

İslam’da keyfiyet yoktur!

Kayıtsız-şartsız Allah iradesine bağlılık olan İslam, egemenlikte kendisinden başka hiçbir rejim, düşünce ve seçime hak tanımaz. Yaratıcı Allah’ın hükmü ne ise, iman etmiş her insan O’na itaat etmeli ve hâkimiyeti adına eceli gelene dek mücadelesini sürdürmelidir.

Kişideki düşünce, fikir ve inanç hürriyetinde bir zorlama yoktur ama düzenin İslam egemenliği altında olma mecburiyeti vardır. Dolayısıyla seküler olanlar dahi ancak İslam egemenliği altında yaşamak zorunda ve düzende nefsi açılımlara yer bulunmamaktadır.

İslam, kendine muhalif ve rakip bir düşünceye karşı iktidarlık adına olabilecek bir seçime kesinlikle izin vermez. Tek hak ve tek doğru sistem olmasından ötürü nefsi her türlü düzeni kökten reddetmek zorundadır. İslam’a karşı beşeri bir düzenin olabilirlilik görüşü dahi Allah’ı, beşer aklı ve iradesinden aşağı tutmaktır ki, kabulü yahut toleransı mümkün değildir. Bu sebeple Kur’an’ı Kerim’in hiçbir yerinde İslami anayasaya karşı seküler bir anayasayı seçme hakkına yer verilmemiş, yeryüzünde din tamamen Allah’ın oluncaya kadar savaş emredilmiştir.

Şartlar ne olursa olsun vahyin dışındaki bir düzenin altında mahkûm bir tutsak olarak yaşayıp Allah’ın tartışılmaz hükümlerini seküler kurallara peşkeş çekenler münafıklıkla yaftalanmışlardır.
Demokrasi her ne kadar teoride seçme, seçilme, hükümet kurma, yasa yapma ve yönetme hakkı ise de tamamen Allah’a karşı insanı yücelten bir manipülasyondur. İslam karşıtı varolan düzeni değiştirebilme yetkisine sahip olamayan sözde seçilmişler, ancak batıla sadık kalmak suretiyle devlet yönetme izinlerine sahiptirler. Mutlak İrade ile insan iradesinin sürdüğü gizli savaş, toplumların inancına göre Mısır veya Türkiye’deki gibi ülkelerde sıcak çatışmalara dönüşebilmekte, dolayısıyla seçimle başa gelen iktidarların “Hâkimiyet Allah’ındır” düşünceleri seküler grupları isyana teşebbüs ettirmekte, seçimler sonrası iktidara gelen hükümetleri alaşağı etme meşruiyetini kendilerinde görebilmektedirler.

Yaratıcı Allah’ın insanoğlu için gönderdiği tek anayasa İslam olup, başka hiçbir anayasaya hak tanınmamıştır. Dolayısıyla İslam’ın alternatifi bulunmadığından seçim de mevzubahis değildir. Devlet ve düzen mutlaka İslami yapıya göre inşa edilmeli, böylece dileyen dilediği gibi inanma ve düşünme özgürlüğüne kavuşturmalıdır. Tabii ki her rejimde olduğu gibi sınırlar dâhilinde!
Mısır’da seçimle iktidara gelen Müslüman Kardeşler, tevhid inancını rehber edinmemelerinden demokrasiyle batılı aşabileceklerini düşünmüş ve İslam aleyhli yığınların savundukları demokrasinin bir yalan ve hile olduğu ortaya çıkmıştır. Şüphesiz isyanlar durmayıp devamı halinde Allah’ın emrettiği üzere savaşmalılar ve karşılarında babaları yahut kardeşleri dahi olsa Allah’ın dinini egemen kılabilmek için kanlarının son damlasına kadar mücadele etmeleridirler.

Müslüman Kardeşlerin liderleri Mursi’nin arkasında durarak boyun eğmemeleri imanlarını kanıtlamakta, cihada hazır bir sabırla hem dinlerini hem iktidarlarını hem de vatanlarını müdafaa edecekleri duruşları cenneti işaret etmektedir.
   
Maalesef 28 Şubat’taki çapulcu generallerin meydan okumaları karşısında sinerek bir sabun köpüğü misali sönen Saadet Partililer, iman etmiş olmamalarından direnişte bulunup da Allah, hak ve adalet yolunda canlarını vermekten imtina edebilmişlerdi.

Artık İslam âlemi vahye odaklanmalı, inançları gereği din ve kimliklerine düşman olanların mandası altında yaşamaya dur dememeleri durumunda iman etmiş sayılmayacaklarıdır.

Mısır Devlet Başkanı Mursi ve Müslüman Kardeşler ya ölecek ya da hem dünyalarını hem de ahiretleri kaybetmenin zilleti içinde hor ve hakir kalacaklardır. Müslüman’ın dünyaya geliş amacı Allah yolunda şehit olabilmek için hak ve adalet uğruna mücadele etmektir. Madem Allah yoluna baş koydun ve farz kılınan savaş ile emrolundun; Allah için bin canın olsa binini de feda edebilmelisin!

Müslüman ölümden değil yaşamaktan korkar!


“Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Bakara 216       

Hiç yorum yok: