21 Mayıs 2018 Pazartesi

ABD fahişeleri…

İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkeleri mi; İsrail’e karşı yaptırım uygulayarak Filistinliler lehine caydırıcı olacak? Yoksa fahişelikten tevbe edip hak yoluna geçmek suretiyle namuslu mu oldular ki, haberim bulunmamaktadır?

Her ne kadar ABD/İsrail bir bütün iseler de, İİT’yi de bunlardan ayırabilmek mümkün değildir. Çünkü onların cesaretlerini kazandıran İİT, kötülük yapandan çok daha beter dolaylı azmettirici ve susan bir kötüdür ki, İslam’ın içindeki bir zehir olarak ihanette sınır tanımayan dilsiz ve amelsiz şeytandır.

Var olduğundan günümüze değin haçlı-siyonist emperyalistlerin karşısında İslam ve Müslümanlar lehine hiçbir etkinlik göstermeyip küfre karşı caydırıcı olmayan İİT, danışıklı dövüş taktiğiyle müminlerin vazgeçilmezi cihad gücünü bertaraf edebilmek amacıyla ilaç hatta ajan olmuş; böylece aldatılan İslam âlemi, hak uğruna cihad eden mücahidleri de amansızca kınayıp terörizmle özdeşleştirebilmişlerdir.

ABD’nin Kudüs’ü başkent olarak tanıması ardından İİT de, 12. oturumunda Filistin’in başkenti olarak Doğu Kudüs’ü tanımamış mıydı? Sonra ABD, Kudüs’e büyükelçiliğini açtı ama İİT’nin tek bir üye ülkesi Doğu Kudus’te elçilik açmaya cüret edemedi. Öyleyse ABD’yi hayıflamanın bir haklılığı olabilir mi?

Eğer o gün, İİT’nin caydırıcı bir yaptırımı olabilmiş olsaydı; ne ABD Kudüs’te elçilik açabilir, ne Müslümanlar meydan okunmakla karşı karşıya kalıp aşağılanır, ne de İsrail gibi bir barbara galebe çalındırırdı.

Şimdide İİT, 13. Oturumuyla güya ABD/İsrail yamyamlarına karşı 30 maddeden ibaret imzaladıkları bildirgeyle yaptırım uygulayacaklarmış. Oysa bırakın herhangi bir yaptırım uygulamayı, ABD başkanı Trump’ı kınamaları dahi toplumların tansiyonlarını düşürebilmek için müsaadeyle gerçekleşmektedir.

İsrail’e, ABD destek veriyor da, İİT üye ülkeleri vermiyor mu? Biri aleni diğerlerinin gizliden verdikleri destek ortadayken; İsrail’in işlediği vahşiliklerinin sorumlusu tek başına ABD mümkün müdür? Bu sebeple İsrail’in Filistinlilere yönelik zulümlerini cesaretlendiren ABD değil, İİT’nin ta kendisidir! Çünkü şeytana görevinden dolayı ‘neden’ sorulamayacağı gibi sorumlu olarak da tutulamaz. ABD ve İsrail’in görevi zaten kötülük yapmak ise, neden diye sorulamaz. Ya müeyyide uygulayacaksın ya da öleceksin!

Dolayısıyla gerek Filistin gerekse dünyanın her bir yerinde zulme uğrayan insanların sorumluları ne ABD ne İsrail ne de bir başka kötüdür! Asıl sorumlu iyi görünen ya da sanılanlardır. İyinin cesaret vermediği bir kötünün, kötülük yapabilmesi mümkün değildir. Kötülük sürüyorsa iyi yoktur. Ancak İİT gibi iyi görünen kötüler, kötülüğün asıl sorumlularıdır.
“Erdem kılığına girmemiş, ondan destek almamış kötülük var mı?” Jean de La Bruyere 
Ki, İİT öyle içten pazarlıklı bir riyakârdır ki, daha içlerinde bulunan üye ülkelerden Filistin’i devlet olarak tanımayanlar vardır.
Hele bak sen; İİT ülkeleri, ABD gibi Kudüs’te büyükelçilik açan ülkelere yaptırım uygulayacaklarmış. Oysa ABD’yi takip eden ülkelere kalmadan ABD’den başlasınlar ki, hem diğerlerine ibret olsun hem de amelleriyle imanlarını kanıtlayarak zulümlere son verebilsinler.  Ancak kötüden kurtulamayanın iyileşebilmesi imkânsızdır. Tıpkı bedendeki mikroplar gibi!

“Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir.” Nisa 84

Hiç yorum yok: