30 Haziran 2014 Pazartesi

Müslümanlara diyeceğim o dur ki;



Irak Şam İslam Devletinin, “İslam Devleti” adına ilan ettiği hilafeti Allah adına tanıma ve biat edilme imani zorunluluğunu çeşitli fitnelerle etkisiz kılmaya çalışanlar, bilin ki şeytan dostlarıdırlar. Hiçbir mümin, Allah ve Resulünün hükümleriyle yapılaşmış bir İslam Devletini ve hilafeti reddedemez. Ancak batılı içselleştirmiş Müslüman kimlikler beri olup, hilafete karşı hakkın değil batılın safında yer almalarından imanı her düşünce ve davranıştan muaftırlar.

Osmanlı Devletinde olan hilafetin, şımarıp batıllaşmamızla birlikte bizzat kendi ihanetimizle elimizden alıp IŞİD’e veren yaratıcımız Allah’a isyan edercesine ırkı, ulusu, uyruğu, mezhebi, dili, milliyetçiliği, bayrağı, kibri, gururu elem edinerek muhalefete kalkışmak; biliniz ki, insanoğlunu halife olarak yaratmaya karar veren Allah’a meleklerin karşı çıkmaları üzerine; Allah da onlara: “Sizin bilmeyeceğinizi herhalde ben bilirim” buyruğuyla yanıt vermiş, lakin sadece şeytan, “beni ateşten onu topraktan yarattın” diyerek asi olması misali, sizde hilafete karşı çıkıp şeytan gibi asileşerek ebedi cehenneme gark olmayın. 

Irak Şam İslam Devleti, tıpkı Osmanlı Devleti misali sürdürdüğü cihad karşılığı edindiği mükâfatla hilafeti taşımaya hak kazanmış ve yeryüzünde ne kadar Müslüman, Müslüman devlet ve iktidar var ise itaatleri, Allah’a ve Resulüne itaatlerinden farksız kılınmıştır. 

 “Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resul'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” Nisa 59

Unutulmamalıdır ki, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen; Allah’ın emrettiği düzeni kendine düzen edinmeyen; Allah’ın kitabı Kur’an’ı, kendine anayasa yapmayan; Allah’ın haram saydığını haram, helal saydığını helal kılmayan; Allah’ın yüce ve tek dini İslam’ı siyasetten yani devletten ve toplum düzeninden ayıran; herhangi bir anlaşmazlık ve çözümsüzlük durumlarında Allah ve Resulünün koyduğu kurallara göre değil de Allah ve Resulünü reddeden din dışı kurallara göre yargıya giden; halkın iradesini Hakk’ın iradesinden üstün tutan Müslüman bir kimlik taşısa da asla sizden değil münafığın ta kendisidir! Ancak sizden olan o dur ki, Allah ve Resulünün dışında hiçbir düşünce, inanç ve siyaseti kendine yol edinmeyendir. Aynı ırk, ulus, mezhep ve milletin Allah nezdinde zerre kadar kıymeti yoktur.

Hilafetini ilan etmiş bir İslam Devletine biat etmemek, Allah ve Resulüne karşı savaş açmaktır!  

Osmanlı Devleti’nin yıkılıp hilafete son verilmesi üzerinden100 yıl geçmiş, artık müminlerin hasretle beklediği ve 100 yıldır yakardığı hilafet yeniden doğmuştur. Artık gerek BM, gerek AB, gerek ABD ve İsrail’e, gerekse NATO’ya haddini bildirecek bir halifeliğin olmasından daha büyük bir sevinç ve zafer ne olabilir? Eğer özde mümin isen sana bayram; sözde mümin isen sana cehennem!

Zaman, kimin cumhurbaşkanı seçileceğiyle ilgili oyalanma zamanı değildir. Ya da ekonomiyi düşünme zamanı değildir. Kim olursa olsun din dışı küfür rejimini koruyacak bir aday cumhurbaşkanı olacağına göre adının ne önemi var?

Hilafet kurulmuş, İslam Devleti doğmuş, müminlerin arkalarını yaslayabileceği cennetten gelme bir zırh ortaya çıkmış; halen neyin hesabı yapılabilir? Kuvvetlerimizi birleştirirsek, bilin ki Rabbimiz Allah’ın yardım ve desteği üzerimize olur ve bugüne kadar hayıflandığımız haksızlık ve adaletsizlikler son bulur.
    
"Gerçekten, sizin gibi bir beşere itaat ederseniz, herhalde ziyan edersiniz." Mü’minun 34

Hiç yorum yok: