14 Eylül 2012 Cuma

Ne mutlu Hz. Muhammed (S.A.V)’i savunanlara!


İslam toplumlarının ABD güdümlü iktidarları vahiy karşıtı gruplara cesaret vermekte, dolayısıyla peygamber efendimize sürdürülen hakaretlere yeni bir sinema filminin eklenmesiyle başlayan Müslüman ayaklanmaları meşru olup, Allah’ın emri doğrultusunda gerçekleştirilen “cihadın” terör değil, bilakis İslam’ın tartışmasız imani bir emri olduğu kitabidir.

Allah’ın resulüne ve Müslümanlara meydan okuyucu filmin arkasında ABD iktidarının olduğu, Dışişleri Bakanı Clinton’un, “Biz arkasında değiliz” açıklamasıyla anlaşılmaktadır. Dolaylı itirafa mecbur kaldığı inkârsı sözlerinin ikna edici olmadığı, İslam karşıtı referansıyla ortadadır. Eğer ifade ettikleri gibi, milyarlarca Müslüman’ın kutsallarına karşı samimi ve basiretli olsaydılar, sonucu bilerek söz konusu savaş çıkaracak filmin yayınlanmasına fırsat vermezlerdi. Diğer taraftan ileri aşamadaki planlarını test etmek maksadıyla Müslümanların tepkilerini ölçme stratejilerini de göz ardı etmemek gerek.

Hilary Clinton’un, sanki özgürlük tanrısıymış gibi, güya özgürleştirdikleri Libya’nın nasıl böyle bir şey yapabilmesini sorgulaması, gerçeklerden ne kadar kopuk ya da sinsi olduğuna açık bir kanıttır. Özgürleştirmekten kastettikleri, vahiy düşmanı Fetullah Gülen gibi Müslüman kimlikler mi oluşturmaktı? Madem özgürleştirici bir kudrete sahipler yahut insaniyeti mihenk edinmişler; neden İsrail işgali ve zulmü altındaki Filistinlileri özgürleştirmiyorlar ve terörist İsrail aleyhine alınan kararları veto ediyorlar?

Vahye iman etmiş hiçbir Müslüman, onlar indinde insan değildir…

Politikası Müslümanları katledip köleye dönüştürmek olan ABD, bugüne kadar döktüğü ve ırzına geçerek sömürdüğü milyonlarca Müslüman’ın hesabını çok daha çetin vereceğini unutmamalıdır. Eğer birkaç diplomatın öldürülmesiyle işlediği vahşetlerin bedelini ödeyeceğini sanıyor ise, Kur’an’ı Kerim’de başına geleceklerini öğrenmeye davet ediyorum. Ama diyeceksiniz ki, şeytan da, Fetullah Gülen’de biliyor ama tövbe edip doğru yola gelemiyorlar.

Bundan böyle ABD, İslam âlemini devşirdikleri Fetullah Gülen gibi münafıklara dönüştürme çabalarındaki muvaffakiyetsizliklerini sorgulayacak, diğer ülkelerde de Gülen gibi misyoner açılımına gidecekleri kuvvetle muhtemeldir. Ancak Allah, varlığını sürdüğü müddetçe asla başarılı olamayacakları kesindir. Çünkü Allah ve Resulü için canlarını vermeye hazır milyonlarca Müslüman, vadelerini beklemektedir.

İslam’a karşı ABD konu olunca savunma dürtüleri alarm veren Fetullah Gülen, yayınladığı mesajda, neredeyse ABD’nin Libya Büyükelçisi yerine ölmeye hazır bir yaklaşımla taziyelerini ifade etti ama peygamberimizi aşağılayan “o filme” tek bir tenkit getirmedi? Yoksa Türkiye’den de destek aldıklarını belirten yönetmen, Fetullah Gülen’i mi kastediyordu?
   
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Libya'da ABD Büyükelçisi ile 3 diplomatın öldürülmesiyle ilgili “Bu tür şiddet olaylarını insani ve İslami referanslarla izah etmek mümkün değildir” açıklaması, kendisinin Ku’an’ı Kerim’e iman etmediğini kanıtlamaktadır.

Oysa Allah, ayetlerinin birçoğunda Allah ve Resulüne karşı savaşanların kesinkes öldürülmelerini emretmişken; nasıl olur da İslami bir referansın olamayacağından bahsederek açıkça inkâr edebiliyor? Bu durumda Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in, vahye iman etmiş bir Müslüman olduğu ve İslam’ı temsil ettiği söylenebilir mi? Bu açıklamasıyla Mehmet Görmez, küfre girmiştir!

İşte ayet; cevap ver Görmez!

Allah ve Resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri, ya asılmaları yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır. “ Maide 33
Allah ve Resulüne karşı savaş açanlarla savaşmayan, asla mümin değillerdir.
ABD Libya Büyükelçisi ve üç diplomatın öldürmelerini meşrulaştıran, taşıdıkları kimlikleriydi. Kalplerinde saklı olanları bilemediğimizden her ne kadar Allah ve Resulüne düşman değillerse de, şeytan adımlarını takip eden iktidarlarının kurbanı oldukları tartışılmazdır.
Dolayısıyla ABD Libya Büyükelçisi ve üç diplomatın öldürülmelerini kınamıyor, bilakis Kur’an’a iman etmiş her Müslüman’ın yapması gereken farzı bir yükümlülük olarak karşılıyorum. Çünkü yaratıcım Allah, bu doğrultuda hüküm veriyor ise; iman ettiğini ileri süren bana aksi bir yorumda bulunmak yaraşır mı?  
O filmin ardında ABD iktidarının olduğu aşikârdır, bu sebeple ABD’ye karşı girişilen küresel infiali destekliyor, canını Allah ve Resulü yolunda ortaya koyan Müslümanların cennetle müjdelenmelerine imreniyorum.
ABD’nin, gözdağı amacıyla Libya’ya gönderdiği uçak gemileri ve komandoları ancak Fetullah Gülen benzeri münafıkları korkutur. Müslümanları ise yüreklendirir…
Son olarak Fetullah Gülen’e bir sorum olacak; hani peygamber efendimizden bahsederken gözyaşların ılık ılık akarak durmak bilmiyordu; neden ABD’de ağzına almaktan korkar duruma geldin? Acaba peygamber efendimize yapılan hakaret mi yoksa İslam düşmanı ABD diplomatlarının öldürülmeleri mi İslami’dir?
“İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.” Al-i İmran 175


Hiç yorum yok: