27 Haziran 2012 Çarşamba

Kandil’e dahi giremeyen…


Saldırgan İsrail ve Suriye’ye cesaret edebilir mi?

Ecdadımın iman dolu göğsü gibi serhaddinin etkisinden, sözde Müslüman Türk olup tek dişi kalmış canavarların zincir vurduğu Türkiye’nin etrafına ördükleri çelik zırhlı duvarları aşabileceği umuduyla dağları yırtıp enginlere sığmayacağını düşünmekle ne kadar ahmak olduğumu anladım.

İmanın en sarsıcı silahlardan çok daha kuvvetli olduğu gerçeğini dahi atalarından ders çıkartamayan materyalistler; insanlığı, hak ve adaleti biçen aşağılanmış medeni denilen canavarların kuklalarıdır. İman etmiş bir insan, asla düşmanının topuna, tüfeğine ve bombalarına aldırış etmeksizin güvendiği Allah’ıyla mücadele eder. Şüphesiz Allah, kendine sımsıkı teslim olmuş bir kulunun amelini zayi etmez. Ancak sözde Allah diyerek özde nefsine galebe çaldırmış bir mahlûk, zillete mahkûmdur.
  
“Analar ağlamasın, gençler ölmesin” hümanitesiyle gövdelerini siper etmekten kaçınarak yurduna alçakları uğratan bir ülkeye rahmani bir günün doğabilmesi mümkün değildir. Ancak gölgelerinin büyüklüğünü aydınlık zannedenler, uyandıklarında nasıl cehennemsi bir karanlığa mahpus olduklarını er-geç anlayacaklardır.

"Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir." Konficyus

Atalarının uğruna döktüğü kanlara nankörlük ve ihanet eden bir millet, ruhlarını incittiği şehitlerinin lanetine duçar olduklarından huzur ve güvene ulaşamazlar. Mabedinin üzerine namahrem eli değdirenlere Allah’ın yardım ve desteği söz konusu olamayacağı gibi, itibar ve saygınlığa da kavuşamazlar.

Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, “ABD izin verirse Kandil’e gireriz” açıklamasının akabinde Başbakan Erdoğan’ın, “Kandil’e girebilmek için kimsenin iznine ihtiyacımız yok, dilediğimiz zaman girebiliriz” yanıtı, Başbakan Erdoğan’ın hunharca katledilen milletin düşmanı mı olduğu sorusunu doğuyor? O zaman PKK’nın arkasında aranan güç hükümet midir?

Amansız kâfir teröristlerin Kandil’de eğitilerek Türkiye’ye silah ve bombalarla gönderilmeleri ardından şehit olan onlarca asker ve polisimiz ile halkının katledilişini izleyen Başbakan Erdoğan; madem şeytan yuvasına girme iradesine sahip, neden direniyor? Leyla Zana adlı teröristin Erdoğan’a olan güvencesinin altında yatan nedir? Hala verilmeye devam edilen onlarca şehidin ve sivilin ölümleri hükümet vicdanını tetiklemiyor mu?

Başbakan Erdoğan! Neden Kandil’e girmemekte ısrar ediyorsun?  Yoksa Kandil için de diplomasiye ve sözde uluslararası hukuka mı ihtiyaç duyuyorsunuz? Ya da hümanist duygularınızdan dolayı teröristlerin elimine edilecek olmasından mı kaygı duyuyorsunuz?

İsrail’in gemimize saldırıp 9 kardeşimizi şehit etmesi akabinde kendisine dokundurtmayan ABD ve NATO’ya ses çıkartmayanlar, Suriye’yi kollayan Rusya’ya neden tepki gösteriyorlar? Yıllardır Filistin’e soykırım uygulayarak bölgeyi tehdit eden İsrail’e sahip çıkan ABD’nin şemsiyesi meşru da, Rusya’nın ki mi gayrimeşru? ABD müttefik de Rusya mı düşman?

Rusya destekli Esad cesaretini ortaya koyarak Türk jetini düşürüyor ama sözde ABD destekli ve NATO ortaklı Türkiye, ağlamaksın tepki ve kınamaların ötesinde hiçbir karşılık veremiyor ise, kahraman bir ecdada sahip varis olarak utanıyor, kahrediyor ve boynum bükülüyor. Dolayısıyla hem Suriye’yi hem de dimdik arkasında duran Rusya’yı tebrik ediyorum…

İşte Suriye ve Rusya; nerede Türkiye ve ABD!

Ey Başbakan! Hak ve adalete fiyat etiketi koyarcasına zihnen ve kalben odaklandığın ekonomik kalkınma tıpkı beden misali geçici ve uçucudur; baki olan ise ruh misali hak ve adalettir! Çarçabuk geçen dünyayı sevdiğin kadar, neden önündeki çetin bir gün olan ahıreti düşünmüyorsun? İktidar olduğundan itibaren teslimiyetçi diplomasi ve emperyalizmin güdümündeki uluslararası haçlı hukukun ülkeye ne kazandırıp neler götürdüğünü hiç otokritik yaptın mı? Göreceksin ki kazandığın artıklardan ve nefsini hoplatan sıvazlamalardan öte Allah’ın razı olduğu hiçbir şey olmayıp, bilakis insandan korkup Allah’a güvenmediğindir. İnandığın gibi iman edemeyişinin sebebi Allah mı, yoksa nefsin midir?

“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” Ankebut 64

“Siz her yüksek yere bir alamet dikerek eğleniyor musunuz? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” Şuara 128-129

“Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır.” Araf 178

Hiç yorum yok: