15 Nisan 2010 Perşembe

ÇYDD’nin genelev izin belgesi var mı?

Sanırım dünya kamuoyu; bundan böyle T.C.’nin hukuk, adalet, demokrasi ve bağımsızlık gibi kavramları kullanmasına karşı çıkar ve işlenen hukuk cinayetlerine tepki gösterir. Darbe ve katliam planlayıcılarını tahliye edip koruma kalkanına alan HSYK ve Genelkurmay’ın meydan okuyuşlarına her ne kadar onurlu savcı ve hakimler vicdan ve adalet adına mani olsalar da, yürekleri kan ağlayan milletimizin devlet ve vatan sevgileri haykırışlarını engellemekte, dolayısıyla derebeyi lordları yetkilerini fütursuz ve vicdansız bir sınırsızlıkta kullanarak, hem milletle hem de hukukla dalga geçebilmektedirler. Bakalım sürdürülen İstiklal mücadelesinde millet mi, yoksa Anıtkabir Tapınak Şövalyeleri mi galip gelecek?

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği namıyla faaliyet gösteren kuruluşun bürokratik oligarşi Genelkurmay ve yüksek yargı, Atatürk Düşünce Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı, laik medya ve CHP gibi ideolojik birliktelikleriyle milletimizin din, namus ve kültürlerini biçen misyonları, artık deşifre olan skandallarıyla had sayfaya çıkmıştır.

İslam’a ve Müslümanlara öyle tahammülsüzdürler ki, rejimin temel politikası olan vahiy düşmanlığı güncelliğini korumakta, rütbeli, cübbeli, kalemli ve hitaplı otokratçıların her türlü baskı, tehdit, vicdan ve hukuk tanımaz insafsızlığı, şiddet ve nefretle devam etmektedir.
Bilimle hiçbir ilişiği olmayıp, tamamen cinsellik, teşhircilik, zina, fuhuş, görsellik, kozmetik ve ahlaksızlık amaçlı çağdaş yaşam felsefesi; nefisleri tahrik eden manipülasyonlarla iffetli ve masum kızlarımızı eğitim ve aydınlık adına seks objelerine dönüştürmekte, dolayısıyla sözde çağdaş Türkiye’nin gelecekteki çağdaş kızları, ancak böylesi bednam bir devşirmeyle erdemliklerinden koparılmaktadırlar. İfade ettikleri gibi Anadolu’daki kızlarımızı geleceğin sigortası öğretmen ya da bilim insanları mı, yoksa fahişe yahut ajan mı yapmak istedikleri dikkatle irdelenmelidir.

Anadolu’nun sevgi ve saygıyla bütünleşmiş ahlak simgesi yoksul kızlarımızı bursla tuzaklarına düşürerek, yeni mezun olmuş ve kurs aşamasındaki teğmenlere, bürokratlara, gazetecilere ve öğretim görevlilerine servis yaptıkları belgelenen ÇYDD; üstlendiği genelev faaliyetiyle ilgili resmi bir izin alıp almadığı, yok ise kadın satıcılarına uygulanan yasalar doğrultusunda millet adına yaptırıma gidilip gidilmediğini bilmiyorum.

Sloganlarında “Her Kızımız Bir Yıldız” ilkesini vurgulayan ÇYDD, acımasız bölücü ve terörist Doğu Perincek’in önderliğiyle Deniz Eğitim Öğretim Komutanlığı ile ortaklaşa yürüttükleri 'Deniz Yıldızı' ve ‘Karargah Evleri’ projesi, ne acıdır ki kadın, para ve uyuşturucu gibi fevkalade insanlık dışı araçlarla evlatlarımızı baştan çıkarmakta, dinlerine ve halkına düşman kılmaktadırlar.

Ergenekon soruşturması kapsamında operasyon düzenlenen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı ile ilgili MİT ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın istihbarat raporlarında ürpertici ve çarpıcı bilgiler yer almaktadır.Sadece burs verdikleri kızları servis yapmakla kalmayıp, servis yapamayacaklarından dolayı kapılarını kapattıkları türbanlı kızlarımıza karşın terör örgütü PKK üyesi öğrencilere de burs verebilmektedirler. Ancak onunla da yetinmeyerek çağdaş ve laiklik karşıtlığını yalnızca İslam aleyhine kullanıp, hıristiyan misyonerliği de yapmaktadırlar.

MİT’in 24 Nisan 2001 tarihinde hazırladığı raporda, ÇYDD ve ÇEV vakıfları misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye ayağını oluşturduğuydu. Bu iki vakıf, Dünya Kiliseler Birliği'nin ülkemizdeki temsilcisi durumundaki Amerikan Board şirketi tarafından desteklenmekte ve finanse edilmektedirler. 1830'lu yıllardan beri ülkemizde faaliyet gösteren Amerikan Board adına Türkiye'de faaliyet gösterdiği belirtilen Sağlık ve Eğitim Vakfı'nın mütevelli heyetinin başında ise ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer'in eşi Yaşar Yaşer bulunmaktadır. ÇEV’in ikinci başkanı ise ünlü darbeci ve terör örgütü elebaşçısı olmaktan yargılanan Org. Şener Eruygur’dur.
Ergenekon davasının 2. İddianamesinde; ÇYDD ve ÇEV'in Org. Şener Eruygur tarafından kurulan Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun talimatıyla oluşturulan Ulusal Birlik Hareketi Sivil Toplum Kuruluşları Platformu ile birlikte hareket ettiği belgelenmiştir.

Genelkurmay'a bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın hazırladığı raporda da ÇYDD ve ÇEV'in Dünya Kiliseler Birliği'nden yüklü miktarda para yardımı aldıkları belirtildi. Raporda, vakıfların üst düzey yöneticilerinin vakfa yapılan yardımları burs adı altında kendi yakınlarına havale ettikleri, yurtdışında faaliyet gösteren yasadışı örgütlerden bağış adı altında para aldıkları deşifre oldu. Söz konusu rapor da, özellikle Amerikan Protestan mezhebini yaygınlaştırmaya çalışan yabancı kuruluşlar ile aralarındaki para akışının miktarları tarihleriyle birlikte verilmektedir.

MİT'in değerlendirmelerinde Atatürk bayraktarı ÇYDD'nin, Atatürk ilke ve inkılaplarını kalkan olarak kullanıp birçok kişi ve kuruluştan yardım adı altında para topladığı, ilgili bakanlıklardan izin almaksızın yurtdışından yardım aldığı, hiçbir yasal dayanağı olmadan kamuoyuna kendisini Sivil Toplum Kuruluşları Birliği olarak tanıtan çeşitli dernek ve vakıflarla işbirliği içerisinde oldukları kayıtlara geçti. Ayrıca örgütlenmenin depremzedelerin zor durumlarını suiistimal ederek misyonerlik faaliyetlerinde bulunduklarına da dikkat çekildi.

Ne acıdır ki Atatürkçü, laik ve çağdaş olmalarından hiçbir yasa kendilerine işlemiyor, bilakis hizmetlerinden dolayı arşa yüceltilerek övgüler dizilebiliyor. Zamanında ünlü genelev patroniçesi Manukyan’a yıllarca madalya veren bu devlet değil mi?

Belki kimileriniz, sıcağı sıcağına yaşadığımız hukuk cinayetleri de o ideolojik amaç ve düşmanlıkla yapılmıyor mu diye düşünebilir…

Artık büsbütün materyalistleşmiş halkımızın bir kısmı da, burslu eğitim sevdasıyla şeytana çocuklarını emanet ediyor ve geriye aldıklarında ise kendilerine hasım bir yabancıyla karşılaşıyorlar.

İşte gerçek ÇYDD, işte ÇYDD’nin metinlerdeki ülküsü! ÇYDD; Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağdaş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak amacını güden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, ülkenin “çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması” ülküsü için bilgi, beceri ve deneyim birikimiyle, gönüllü çalışan bir sivil toplum örgütüdür.

- Anadolu’da Bir Kızım Var, Öğretmen Olacak
- Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları (Kardelenler)
- Baba Beni Okula Gönder
- Meslek Liselerinde Elektronik Eğitimi Alan Gençlere Destek
- Bilgi Toplumu Kızları
- Her Kızımız Bir Yıldız
- Geleceği Taşıyan Kızlar
- Geleceğin Sigortası Kızlarımız
- Geleceğin Aydınlık Kızları

Sadece burs verdikleri kızlarla, orduyla, yargıyla, bürokratlarla, gazetecilerle ve öğretim görevlileriyle yetinmemişler, yardım adı altında Türkiye’nin tüm okullarına da zehirlerini akıtmışlar.

Daha yeni bir haber olarak kamuoyunun dikkatine sunulan olay, ÇYDD’nin tıpkı burs misali Ordu'nun Ünye ilçesindeki ilköğretim okullarına gönderdiği bedava kitap kolilerinin içinden misyonerlik notları, pornografik cinsellik içerikli dokümanlar çıkması, nasıl sinsi ve şeytani olduklarına apaçık delildir.

Müslüman milletimizi her yoldan deşmeye çalışan dahili haçlıların eğitimdeki cenapları ÇYDD ve ÇEV’in “ATATÜRK ÇOCUKLARINA ARMAĞANIDIR!” mührüyle sözde ilim adına dağıttıkları kitapların misyonerlik ve pornografi içermesi, daha ana kuzusu ilköğretim çağındaki çocuklarımızı din, vatan ve kardeşlik düşmanlığına aşılamaktadırlar. Diğer taraftan ise, sırf Kur’an Kursuna gidip dinlerini öğrenmelerinin önüne geçebilmek için eğitimi sekiz yıla çıkardıkları da unutulmamalıdır.

En ezeli haçlıların bile yapmadıkları Müslüman düşmanlığını hikaye kitaplarında öyle vurguluyorlar ki, Müslümanları, Hıristiyan kentini ele geçirip Hıristiyanları kireç kuyularına atan insanlar olarak göstermektedirler. Başka bir hikayede ise küçük bir çocuğun annesiyle enseste varan ilişkisi anlatılmaktadır. Eee, ne yaparsınız, çağdaşlık işte böyle bir şey… Onlara göre çağdaş olabilmenin temel prensibi bilim değil; İslam düşmanlığı, cinsellik ve her ilişkinin serbest olduğu bir sapıklık!

Oysa Genelkurmay’ın 27 Nisan Muhtırasında ortaya koyduğu gerekçe, neden ÇYDD, ÇEV ve SEV gibi misyonersi ve genelevsi kuruluşların dokonulmazlığını ve ahkam kesebildiğini açıkça kanıtlamaktadır.

“Şanlıurfa'da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş. Ayrıca, Ankara'nın Altındağ ilçesinde 'Kutlu Doğum Şöleni' için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli'de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli'nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.”

İşte laik Türkiye… Başka söze ne hacet var?

Hiç yorum yok: