22 Aralık 2008 Pazartesi

Asla güvenilmeyecek bir millet

Kadersel yaradılış fıtratları gereği; bilinmeyen bir bilgiye göre
lanetlenerek asilik, bencillik ve nankörlükle saptırılmış Yahudiler;
tarihin her döneminde çıbanbaşı olmuş, ıslah olup doğru yola
iletilmeleri için kendilerine gönderilen ve topyekun yok olmaktan
kurtaran peygamberlere dahi karşı gelip, sürekli isyan ederek, dünyadaki barışı ve huzuru bozmuşlardır. Cehennemsi ateş misali kabaran
ve asla sönmeyen öfke ve hırsları peygamber cinayetine neden olmuş, hiçbir akitlerini tutmayarak ve içlerinde insani sevgisi barındırmayarak fırsatçılığın, fitnenin, bozgunculuğun ve gaddarlığın bayraktarlığını yapmışlardır.

Her yaratılmış gibi, kendilerini yaratarak yazgılarını yazan Yaratıcı’nın; şeytan misali kıyamete kadar lânetlediği Yahudiler, ustalıkla gizledikleri emelleri, düşünceleri ve duygularıyla fevkalade mazlum ve mağdur rolü oynayabilmişler, sinsice kendilerini acındırarak, toplumları maddi ve manevi sömürmüşler ve yönetebilmişlerdir. Maalesef vahiysel bu temel gerçeklerden ve tarihsel bilgilerden yoksun ya da o anki geçici menfaatlerine öncelik veren birey ve hükümetler, yeryüzünün en tehlikeli yaratıklarına inanabilmiş ve işbirliğine girişerek fayda sağlayacaklarını umabilmişlerdir. İlişkiler, her zamanki gibi fiyaskoyla sonuçlanmıştır.

Her ne kadar fiziki olarak Filistin topraklarını işgal ederek devletleşmiş iseler de, aslında tüm dünyayı kuşattıkları ve kemirdikleri malumdur. Yahudilerin, kendilerinden olmayan tüm ırklara ve dinlere olan amansız
ve ezeli düşmanlıkları, inançlarının kaçınılmaz bir neticesidir. Kendileri hakkında Kur’an’ın dile getirdiği gerçekler, öncelikle Müslümanlara hasım olmalarına, dolayısıyla en acımasız işkence, tecrit ve soykırım uygulayarak, hegemonyası altına alamadıkları Müslüman iktidarları
tehdit etmek suretiyle satın alarak veya korkutarak sindirebilmişlerdir.

İsrail’in tüm insanlık dışı vahşetlerine sessiz kalıp desteklercesine aleyhine hiçbir yaptırım uygulayamayan BM ve AB, ABD’nin baskısıyla bölgedeki Yahudi terörünü meşrulaştırmış, vatanlarının bağımsızlığı adına direnenleri ise terörizmle suçlayabilmişlerdir. Müslümanlara uyguladığı ablukayla en temel ihtiyaç maddelerinden dahi yoksun bırakabilen İsrail’e, Türkiye başta olmak üzere, Arap ve İslam ülkelerinin, İsrail’i mahkum edebilecek tek bir adım atmamaları, materyalist ve kapitalist olma yolunda hızla ilerleyen sözde İslam dünyasının içinde bulunduğu zilletsel ve aşağılık durumunun sebebini kanıtlamaya yetmektedir.

İsrail Başbakanı Ebud Olmert’in, ittifak içinde faşist emellerine hizmet eden ABD, İngiltere ve Rusya’dan sonra Türkiye’yi ziyaret etmesi, dikkatle okunmalıdır. İsrail’in, hayati önem taşıyan Ortadoğu Projesi “BOP”, eş başkanı Başbakan Erdoğan, arabuluculuğuyla İsrail-Suriye arasında sözde bir barış sağlama görüşmelerini sürdürmekte, böylece İsrail’in diz çöktüremediği HAMAS ve Hizbullah’ı Suriye desteğinden kopararak, elimine etmeyi düşünmektedirler.
.
Başbakan Erdoğan’ın başrol oynadığı ihanetsel bu görüşmelere fevkalade önem veren ve takdirle karşılayan İsrail Başbakanı Olmert’in şu açıklamaları, amaçlarını açıkça ortaya koymaktadır. “Suriye’yi şer ekseninden çıkarmak, İsrail’in yararınadır. Bir barış antlaşması, savaş olasılığını azaltacağını, Şam ile Tahran arasındaki stratejik bağlarını koparacağını, İslami Cihad ve Hamas’ın karargahının Suriye’den çıkarılmasına yol açacağını ve Hizbullah’a finansman akışını durduracaktır.” Tamamen İsrail’in çıkarlarına hizmet eden ihanetsel bu girişimde, Türkiye ne kazanacaktır? ABD’nin Irak’ı işgal etmesinde, PKK belasından başka bir şey kazanmış mıydı?

“Para her şeyi yapar” felsefesiyle politika yapan Erdoğan, sanırım Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı da ikna etmiş olmalı ki; din, adalet, vatan, onur ve istiklalin hiçbir önem teşkil etmediği, halkın refahı ve mutluluğu için ekonomiden başka hiçbir şeyin ehemmiyeti olmadığı argümanlarını kullanarak, zilletsel bu görüşmelerde taşeronluğunu ifa etmektedir.

Her şeyi en iyi bilen Yaratıcı Allah olduğuna göre: Yahudilere asla güvenilmemeli, dost edinilmemeli ve sözlerine inanılmamalıdır.

Defalarca söylediğim gerçek; “R.Tayyip Erdoğan, İslam alemi için en büyük tehlikedir.”

“Ey İman edenler! Yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” Maide. 51

“Bir sey hersey icin, hersey bir sey icin vardir.” Goethe

1 yorum:

Adsız dedi ki...

peki bugün ABD ve İsrail'in elindeki imkanların sadece yarısı müslüman bir toplumun elinde olsaydı, dünyayı cehenneme çevirmezlermiydi acaba...
evet kesinlikle bugün yapılan katliamın en az on katını onlar din adına yapardı...