4 Kasım 2008 Salı

BÖLÜCÜLER

29 Ekim Cumhuriyet bayramı kutlamalarında Kemalist subayların ayrılıkçı söz ve davranışları fevkalade vahamet içerse de; gerek cumhurbaşkanlığı, gerek hükümet, gerek genelkurmay ve gerekse medya hiç tepki göstermemiş ve yıkıcı subaylarla ilgili soruşturma başlatılmayarak, gerekli müeyyide uygulanmamıştır. Bizzat yaşadığımız etnik terör ve bölücülükle ülkemizin neredeyse her yerinde ölüm, gözyaşı ve feryatlar yeri göğü inletirken, vatanları uğruna şehit edilenlerin geriye bıraktıkları yetimlerin örtülerine düşman olan subayların faşist davranışları, ne acıdır ki mükafatlandırılmıştır.

Dini, inancı, ırkı ve etnisitisi her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı her bireyin eşitlik ve özgürlükleri kaçınılmaz evrensel haklarıdır. Kemalist subayların öfke ve kin kusan protestoları, olmayan cumhuriyeti ve demokrasiyi ispatlamış, dolayısıyla Kemalist olmayanlara özgürlük gibi bir hakkın bulunamayacağı defaten ortaya konmuştur. İslam’a ve simgelerine karşı aşırı tahammülsüzlük gösteren Kemalistler, temel felsefeleri olan Allah, Peygamber ve vahiy düşmanlıklarını göstermekten kaçınmamakta, özelikle askeri okullarda yetiştirilen evlatlarımız, bu esasta eğitim gördüklerinden kendi Müslüman halklarına, hatta silah arkadaşlarına dahi hasım bir kökten Kemalist olabilmektedirler. Sözde bilim ve çağdaşlık hilesiyle egemen olan Kemalist eğitim devrimleştirilmeli ve cihanşümul bir eğitim seferberliği başlatılarak, huzur, barış, birlik ve beraberlik için gerekli “olmazsa olmaz” farklılıklar herkesçe sindirilmelidir.

Müslümanların taktıkları türbanın niteliği, eğer Hıristiyan rahibelerin taktıkları türban olsaydı, sanırım o subaylar kesinlikle rahatsız olmaz, bulundukları kutlamaları terk etmeyerek ve kazanana ödül vermekten de kaçınmayarak, saygıda kusur etmezlerdi. Sadece iki ilimizde (Şanlıurfa ve Denizli)’de kutlu doğum haftasını kutlayan kızlarımız örtülü diye, hükümete muhtıra verebilen bir Genelkurmay, aynı tarihte sokak defilelerinde bikiniyle mankenlik yapan 10-12 yaşlarındaki kızlarımızı seyreden sübyancı ve sapıkların tahrik olmalarına tek bir eleştiri getirmeyebilmişlerdir.

Kinsel düşünce ve hareketlerle milletimizi bölen ayrılıkçıların mevki ve rütbeleri; milletimizin birliğinden ve barışından üstün sayılmamalı ve adalet katledilmeyerek devlete düşman kitleler oluşturulmamalıdır.

Tarihteki yanlışlardan ve tecrübelerden ders almayanların yönetmekte olduğu devletler, mutlaka acı ve dehşet içinde yıkılmaya mahkumdurlar.

”Kabul edilmiş bir yanlışlık, kazanılmış bir zehirdir.” Gascoigne

Hiç yorum yok: