19 Kasım 2008 Çarşamba

Atatürk’ü izleyen Baykal’a kızmayın

CHP’nin son lideri Baykal'ın partisine katılan türbanlı ve özellikle çarşaflı kadınlara bizzat rozet takma şerefini üstlenmesi, kimilerini hayrete düşürerek takiye yapmakla suçlanmasına, kökten laik partililerinde öfkelenmesine neden olduğu gündeme oturmuştur. Oysa partisinin kurucusu ve önderi Mustafa Kemal’de iktidara gelmeden önce; "Kanuni esasi Kur’an’ı azimünşandır." diyerek halkı etkilemiş, iktidara geldikten sonra da; “Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, onun için din ve namus telakkisini ortadan kaldırmalıyız” kökten değişimi ve dini silip süpüreceği sanılan laikliği muhkem kılmasıyla Deniz Baykal’ın gecikmiş bugünkü politikasını, o, yıllar önce uygulamıştı.

Düşüncesi ve oluşum hedefi tamamen dini yok etmek temelinde olan ve “Laik olmayan insan, insan değildir” felsefesi güden CHP, laiklikle iktidarı ele geçiremeyeceğini fark ederek önderini izlemiş, bütün baskılara, despotik eğitimlere ve kanuni zorlamalara rağmen, devşirmeyi başaramadıkları Müslüman Türk milletinin laikliği benimsemediği ve asla benimsemeyeceği de tartışılmaz bir gerçekçilikle ortaya çıkmış, dolayısıyla ateizmin siyasi terminolojisi olan laiklik bitme noktasına gelmiştir. Ancak iktidara geldikten sonra, geçmişte olduğu gibi “İstiklal mahkemeleri”ne benzer mahkemeler kurup da, rozet taktığı türbanlı ve çarşaflılara idamlık ipleri geçirmek isteyeceği de ayrı bir muammadır.

Amaçladığı şeyi gizleme ve tersini yapma sanatının en ustalıkla işleyenlerin politikacılar olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Türkiye bu konuda profesyonel olup, tüm dünyada politikacı yetiştirebilecek bir potansiyele sahiptir.

Baş örtüsünün bir insan hakkı olmadığını defalarca kamuoyuna deklare eden CHP ve kurmaylarının, Cumhurbaşkanı eşinin baş örtülü olmasından feryat figan ederek Genelkurmay’ı darbeye çağıran, muhtıra verdirten, meclisi boykot eden, üniversiteleri, sendikaları ve Kemalist sivil toplum örgütlerini isyana teşvik eden, yargıyı kanunsuz kararlar almaya yeltendiren, resmi bayramlarda dahil topyekun cumhurbaşkanlığını protesto edip davetlerine katılmayan CHP’nin, seçimler arifesindeki değişimi, CHP konjonktüründe hiçte şaşırılacak bir hareket değildir. Eğer yarın, başta Deniz Baykal’ın eşi olmak üzere, Nur Serter ve diğer kökten laik jakobenler türban bir yana, çarşaf giyecek olurlar ise, sakın ha donup kalmayın…

Büyük bir çoğunluğu Kemalist getto, oportünist ve faşistlerden oluşan CHP’de seçimlere kadar sürecek olan takiye devam edecek, camilerde namaz dahi kılmaya kalkışarak, ağızlarından, gerçekte anmaktan tiksindikleri Allah adını sık sık duyacağımız da görülecektir.

Üniversitelerde kurduğu “İkna odaları” ile türbanlı öğrencilere zorla başını açtırtmakla şöhretleşen CHP milletvekili Prof.Dr.Nur Serter, sanırım CHP Genel Merkezinde de aynı Neonazi misyonunu sürdürerek türbanlı ve çarşaflı parti üyelerini iknaıyla görevlendirilecek. Hatırlanacağı üzere; aslında gizli bir Hıristiyan olan Nur Serter, Hıristiyanların tanrısı İsa’nın ruhuyla ve bizzat kendisiyle temas ettiklerine inanan bir tarikatın üyesidir.

Artık türbanlılar ve çarşaflılar, çağdaş CHP indinde; dünün gerici, çağdışı, yobaz, yasaklı öcülüleri ve pislikleri değil, günümüzün modern, ilerici, akılcı ve pozitivist özgür çağdaşları olacaklardır. Ancak CHP'nin köktenlaik tabanı nasıl tepki gösterir, bir bekleyin bakalım...

“Devlette olduğu gibi insanda da en kötü hastalık, kafadan başlayandır.” Pliny

Hiç yorum yok: