21 Kasım 2017 Salı

Devletin dinlerine uyması yetmez!

“Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” Bakara 120

Asıl mesele devleti güden millettir.

Her ne kadar devlet, seçtiği vekiller aracılığıyla milleti güttüğünü sansa da,  tartışılmaz değerlerine ilişildiğinde öyle kükrer ki, ortada ne devlet kalır ne vekiller ne de müttefiklik.
Müslüman Türk milletinin, seküler-laik devletince manipüle edilerek haçlı-siyonist güçlere peşkeş çekilmesi yüzeysel bağlamda sindirilmiş olsa da, derinsi bir zorlama basıncı arttırır. 

Dolayısıyla dişlerini devlete geçirmiş olan Batı, ezeli ve ebedi düşman gördüğü Müslüman milleti yiyemediği için dost saydığı devleti itibarsızlığa çalışarak, millete diz çöktürme sevdasından hiç vazgeçmemektedir. Bu sebeple sözdeki dostluk ve müttefiklikler asla öze sirayet etmediğinden ihanet ve düşmanlıkların ardı arkası kesilmemektedir. 

Aslında Batı, sanıldığının aksine öyle acizdir ki, Müslüman milletle baş edememesini boyunduruğu altına aldığı sanatçı, yazar veya gazetecilere ödüller vermek suretiyle aşmaya çalışmakta, Türkiye aleyhtarı hainlere kucak açarak etki sağlayabileceğini hesap edebilmektedir. 

Müslümanlar, güçlerini yaratıcıları Allah’tan almalarından dolayı çok ama çok güçlüdürler; lakin devletleri imansız olmalarından güçsüz duruma düşerek ayakları altına almaktan dahi rahatsızlık duyacakları pisliklere esir olabilmektedirler. 
   
Müslüman’a karşı had öyle aşılmış ki, tutsaklığın söküp atılabilmesi ancak Allah’a olan kayıtsız-şartsız imanla orantılıdır. Ki, özellikle Türkiye başta olmak üzere devletlerin seküler-laik yapıları bile onları razı etmemekte, böylece batıllık, haktan üstün tutulduğu için Allah’ın da yardım ve desteği mümkün olmamaktadır.

Gerek BM gerek NATO gerekse müttefik olunan diğer uluslararası örgütlenmelerde hâsıl olunan durum, sokaktaki köpeğin durumuna benzemektedir. Çünkü dünyaya saplanıp hevesin peşine düşmekten dilini çıkarıp solumaktan öte hiçbir caydırıcılıkta bulunmayan sözde Müslümanlar, her türlü alçaklığı hak etmektedirler.

İslam düşmanlarının egemenliğindeki birlikteliklerde Müslümanlar dost mu sayılmaktadır ki, aleyhlerindeki zorbalıklar anormal karşılanabilsin! Onlar, fıtratları gereği düşmanlıklarından taviz vermezlerken, kimlikleri müslüman olanlar, ısrar ve inatla dost edebiyatı yapmak suretiyle kıçlarını yalamaktadırlar. 

Oysa her şeyi bilen ve geleceğe hükmeden Allah, birçok ayetinde “asla” vurgusu yaparak, gerekçe her ne olursa olsun dost edinilmemelerini ve arzularına uyulmamasını apaçık buyurmadı mı?

Öyleyse sen uyarsan, onlar da seni uydurur! 
  
Hak ve adaleti şiar edinmeyip Müslümanları amansız hasım ilan etmiş haçlı-siyonist düşmandan insani bir değer ummanın nasıl bir zillet ve hakirlik olduğu aşikârdır. Bedel ödemekten kaçınanın ödediği bedel nedir bilir misiniz; insanlıktır. Dolayısıyla hayvanlar misali her ne kadar yemek, içmek ve uyumaktan başka bir şeyi elem edinmeseler de, akılları olması hasebiyle hayvandan daha aşağı sapkınlardır.

Hıristiyan ve yahudiler, Müslümanlara karşı en şedit zalimlerdir. Yarın kıyamet kopacak olsa dahi onları dost edinmek, onlardan olunduğuna dair bir kanıttır. Bu sebeple onlarla olan tüm dostluklara son verilmeli; hiçbir surette yollarına girilmemeli; fıtratsal bir düşmandan dost olunamayacağı bilinmeli; hiçbir şart ve koşulda güvenilmemeli; gözetilen çıkar ilişkilerinin bir zehir olacağı anlaşılmalı; fayda yahut zarar sağlanabileceğine inanmamalı; yapılacak her iş, İslam egemenliğinde zapt altına alınmalı; anlık tatminlere kapılarak ebedi hüsranlıklara aman verilmemeli ve yaratıcı Allah’ın düşmanları dost edinerek münafıklaşmaktan kaçınılmalıdır.

Dünün Batı’sı, kendileri için tek tehdit gördükleri nasıl Müslüman Türkler idi ise, bugünde aynıdır!

“ Müslüman Türkler, insanlığın insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu’da yok etmeliyiz.”

Yahudilerin kutsal kitabı ve aynı zamanda hukuk sistemi olan Talmud’da, Türkler maymuna benzetilmiştir.

“Müslüman Türkler, kuzey ve güneydeki göçebeler, zenciler ve bizim coğrafyamızda yaşayıp da onlara benzeyenler, tabiatı çok daha düşük sesli bazı hayvanların tabiatına benzer, bunlar insan seviyesinde değildirler. Seviyeleri bir insan ile bir maymunun seviyeleri arasında bir yerdedir. Çünkü görünüşleri maymundan daha çok insana benzemektedir. Dolayısıyla dolaylı yoldan öldürülmeleri doğrudur. ”


“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.  “ Maide 51

Hiç yorum yok: