7 Ağustos 2017 Pazartesi

Katılım bankacılığı bir orospuluktur…

Ancak seküler-laik odaklı ekonomide gerek fahişelik gerekse orospuluk cinsellikle değil fikirle yapıldığından harami tatmindeki kaynaklarını sömürgecilikten almaktadırlar.
Faiz bankacılığı ile faizsiz bankacılık öyle benzerdirler ki, tıpkı fahişelikle orospuluk misali farksızdırlar. Amaçları aynı olup hedef çerçevesinde birbirlerini aratmasalar da aynı çanaktan beslenip aynı batıllığa kaşık sallamalarından ötürü aynı çukura atıklarını boşaltırlar.
Bankaları yönlendirip denetleyen Merkez Bankası’dır; diğer bir ifadeyle bankaların anası ya da bankaların bankası olma hüviyetiyle sahip olduğu görev ve fonksiyonlarını dayandığı faiz sistemli yasalarla icra eder ve ettirir.  
Faiz güdümlü para politikaları uygulayarak, para arzının kontrolünü sağlayan Merkez Bankası, bankaların en üstünde bulunan ve onların düzenlemelerini yaparak gerektiğinde finansman kaynağını sağlayan ana bir yapı ise, Katılım Bankası adı altındaki faizsiz bankacılığın var olabilmesi mümkün değildir.

Lakin İslam dışı her olayda olduğu gibi bankacılıkta da öyle manipülatif bir maharet sahibiyiz ki, faiz sisteminden kaçan Müslümanları haramsal havuza dâhil edebilmek maksadıyla Katılım Bankalarını, faizsiz bankacılık olarak İslami literatürde meşrulaştırabilmişizdir.

Oysa faiz veren bankalar nasıl fahişeler ise, kar payı verdikleri iddiasında bulunarak İslami algı oluşturan Katılım Bankaları da orospudurlar.  

Öyle ki, önce akılları karıştırarak ve imanları iğfal ederek cezp eder, sonrada avına düşürdüğünü iliğine kadar sömürüp elinde avucunda ne varsa alıp götürür. Nasıl ki, şeytanla işbirliği yapmanın ilk kuralı ‘yapmamak’ ise, seküler-laik tabanlı bir bankayla da alışverişe girilmemelidir. Kimileri dünyada yararlansalar bile ahiretlerini kaybedecekleri muhakkaktır.          

Finansal piyasanın ana kurumu olan İslam dışı bankalara öyle tutsak kılınınmış ki, sömürünün merkezleri olunabilinmiştir. Tamamen vicdanları paçavraya çevirip merhamet duygusunu ortadan kaldıran oportünist gaddarlıkları insani değerleri biçmiş; dolayısıyla önce güldürüp sonra kahrettirmişlerdir. Şehvetin doruğa çıkıp anlık tatmin için erkek yahut kadın fahişe veya orospunun verebileceği felaket nasıl hesaplanamıyor ise, bankalarla girilen ilişkiler daha beterini doğurabilmektedir.
Bankaların kurumsal varlığı yanında en alttan en üst düzeye kadar çalışanlar, zamanla taştan kalplere dönüşebilmekte; sömürgeci efendilerinin adamı olabilmek, ceplerini doldurabilmek ve mevkilerini yükseltebilmek maksadıyla masumiyet maskeleriyle en acımasız avcıdan daha zalim tuzaklarla insanları girdaba çekebilmektedirler.

Mevduatınız olduğu müddetçe etkileri altına alabilmek için akıl almaz taklalar atarak dilenci misali yakarmakta, sıkıntıya düştüğünüz de hasım misali kanınızı emebilmektedirler. Paraları çalıştırmaları amacıyla sömürgecileri sübvanse edenlerin nasıl insanlığı bitiren bir hoyratlıkla ihtiyaç sahiplerini mahvı perişan bıraktıkları idrak edilebilse, parazitlerin olmadığı bir dünya yani İslami hükümlerin egemen olduğu vicdan ve adaletin meydana geleceğine şüphe yoktur. Dolayısıyla sömürücülere imkân kazandıranlar süreç içinde çok daha berbat hale düşerek, hem kendilerini hem de insanlığı perişan etmiş olduklarını anlayabilecektirler.

Allah Resulü; “Münafık, kâfirden yetmiş kat daha fazla tehlikelidir” buyurmuştu. Aslında bu hadis öyle derin bir muhteviyata sahiptir ki, insanlığın, dürüstlüğün, vicdanın ve adaletin özünü işaret etmektedir.

İslam algılı insanlar, liderlerini, yöneticilerini ve partilerini nasıl vahiy dışı İslami bir düşünce, davranış, politika ve devletle meşrulaştırılmışlar ise, faizsiz bankacılık adına Katılım Bankaları da öyle meşrulaştırılmıştır.

Fahişeler, nasıl pezevenklerinin gözetimi altında programlı bir çalışma yaparak fiyatlarını önceden belirliyorlar ise, bankaların pezevengi Merkez Bankası da güttüğü program dâhilinde bankaların tamamını yönlendirmektedir. Her ne kadar faizsiz bankacılık olan Katılım Bankalarına bağımsız yani İslami bir bankacılık algısı oluşturmaya çalışsalar da kesinlikle yalandır ve Merkez Bankası’nın ilkeleri dışına çıkamamaktadırlar.

Katılım Bankalarının faiz yerine kar payı vermelerinden fahişelikten ayrı tutsam da, aslında doğrudan tatmin amaçlı zina yapan orospulara haksızlık yapmaktayım. Çünkü faiz veren bankalarla kar payı dağıtan bankaların nasıl aynı oldukları, orantılarıyla kanıtlıdır. 

Faiz, fahişelikten, orospuluktan yani zinadan çok daha büyük bir haram ve günah olup, bankaların fuhuş sektöründen hiçbir farkları yoktur. Biri bedeni diğeri de akılla fuhşiyat yaparak şeytanın adımlarını takip ediyorlar ise, Allah nezdinde bir ayrıcalıkları olabilir mi? Sonuçta her iki sektörde ayetlerin inkâr edildiği ve haram kılındığı küfrü yerler olmalarından bankacılıkla fahişelik eşdeğerdir.

Dünyaca ünlü Pakistanlı iktisatçı Khan’da, Katılım Bankalarının faizli bankalardan farklı olmadığını vurgulayarak; ''Bu bankacılık türü faizli bankacılıktan çok da farklı bir şey değil. Onlar İslami olduklarını söylüyorlar fakat temelde yaptıkları şey birbirine çok benziyor. Bu terminolojiyle İslami olduklarını iddia ediyorlar. Müslüman âlimler faizi tanımlarken birtakım hatalara düşüyor. Burada hataya düşmemeli, sadece Kur'an'ı Kerim'i rehber edinmeliyiz.'' ifadelerini kullandı.

Şükürler olsun ki, ticari hayatımın hiçbir devresinde asla kredi kullanmadım, katılım hesabı açtırmadım. Hatta yıllar önce Emlak Bankası’ndan adıma çıkan çok yüklü ihracat kredisini dahi faizin haram olmasından dolayı reddetmiştim.

İfadelerimin kaba, argo ve odun gibi oluşundan ötürü okuyucularımdan özür dilerim.

“Budur cihanda en beğendiğim meslek; sözün odun olsun hakikât olsun tek. Mehmet Akif Ersoy

“Kim, dünya hayatını ve zinetini istemekte ise, işlerinin karşılığını orada onlara tam olarak veririz ve orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar. İşte onlar, ahrette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir; (dünyada) yaptıkları da boşa gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler de batıldır.”  Hud 15-16

“Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!” Araf 40

 “O (Allah), Kitap'ta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir.” Nisa 140
  

“Artık Rabbinin hükmüne (boyun eğip) sabret; onlardan hiçbir günahkâra yahut hiçbir nanköre boyun eğme. İnsan 24

Hiç yorum yok: