16 Ağustos 2017 Çarşamba

Ateizm’den daha kötüsü Agnostisizm’dir…

Diğer bir ifadeyle bilinemezcilik yani bilgisi olmayan olarak tanımlansa da, aslı şüpheciliktir. Ancak şüphecilik yani septisizm, her şeyden kuşku duyarken; agnostisizm ise sadece Allah ve ruhsal kavramların tamamına karşı kuşku duyar.
Agnostisizm, Allah’ın var olduğunun bilinmesinin ya da kanıtlanmasının imkânsız olduğu görüşüdür. Çünkü olayları derinsel yani ruhsal bir inceleme gücü ve biliciliğiyle değil yüzeysel yani bedensel bakar. Agnostisizm, inananları manipüle ederek ateizme götüren hem bir kamuflaj hem de fiziki yani deneysel sorguyu meşrulaştırarak ateizmi kucaklattıran mantıki felsefeye dayanan bir yönlendirmedir. Ateizm, kanıtlanamaz bir düşünce olan Allah’ın var olmadığını iddia eder. Agnostisizm ise Allah’ın varlığının ya da yokluğunun kanıtlanamayacağını, Allah’ın var olup olmadığını bilmenin imkânsız olduğunu savunur.
Oysa Allah’ın varlığı yaşam, tecrübe ve ölümle kanıtlıdır. Ancak duyduğunu, gördüğünü ve kavradığını okuyamama veya muhakeme edememe akabinde Allah’tan ve ruhsal varlıklardan şüphe duyulmakta; bilinmez sanılarak kanıtlanamayacağı düşünülebilinmektedir.
Kökleri ve yakın çevreleri mutlaka dindarlığa dayanan agnostikler, iman edememelerinden dolayı Allah’ın var ya da yok olduğu konusunda bir karar vermeyi istemezlerse de, içten içe inkâra meyillidirler. Dolayısıyla agnostisizm, nihai kararsızlık konumudur. Teistler Allah’ın varlığına inanırlar; ateistler Allah’ın var olmadığına inanırlar; agnostikler Allah’ın varlığı ya da yokluğunu bilmek imkânsız olduğundan O’nun varlığına ya da yokluğuna inanılmaması gerektiğine inanırlar. 
Asıl mesele inanmak değil iman edebilmektir. İnanç ile imanın nasıl farklı kuvvetler olduğu amellerle kanıtlıdır. Gerek İslam gerek hıristiyan gerek yahudi gerekse başka dinlere inanan büyük bir çoğunlukla karşılaşılabilinir ama iman edebilenler pek azdır. Çünkü iman etmek, doğrudan Allah’ın inisiyatifindedir.  
Agnostisizm, dinlerin tamamını dolaylı kabul etmez. Buna göre agnostik olan birinin dinsiz olduğu çıkarımını yapmak yanlış değildir. İnanılan Allah’a iman etmemek ne ise, ateizm ile agnostisizm de odur!

Aslında din sahiplerinin neredeyse tamamına yakını agnostiktir. Allah’a inanıp da elçilerine, vahyine ve hükümlerine itaat etmemek ya da beşeri istekleri üstün ve öncelikli tutarak şirk koşarcasına rehber edinmek, şüpheciliğin doğurduğu bir garabettir. Allah’a inananlar gibi yine de dinlerin varlığına olanak tanıyan ve agnostik olduğunu belirten insanların mevcudiyeti sınırlı sayılsa da, gizli olanlar öyle fazla ve aşikârdır ki, dinleri olmalarına rağmen, amelleri agnostik oldukları gerçeğini ortaya koyar.

Örneğin deistler, sadece Allah’ı tanımak olan Deizm’e inanırlar. O’nun yanında ne gönderdiği peygamberlere ne kitaplara ne dinlere ne de vahye inanırlar. Ancak Allah ile elçilerini ayırarak ‘bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız’ demelerinden ateistlerden hiçbir farkları yoktur, hatta daha da beterdirler.

Şöyle ki, Allah’ın gökyüzüne yerleşip yeryüzünün yönetimini yani hâkimiyetini insana bıraktığı yönündeki inançları, dünya görüşlerini yani devleti veya siyaseti seküler düzeye indirgemelerine neden olur. Akıl yoluyla kavranabilecek yalın bir Allah inancını belirten Deizm, kâinatı yaratan, işleyişi için doğa kanunlarını koyan, ayrıca insanlığa ve kâinata müdahalede bulunmayan; doğruları keşfetmeleri için insanlara akıl veren bir Allah’a duyulan inanç sistemidir.

Deizm de ateizm gibi dinleri bütünüyle reddeder. Ancak agnostisizm, ılımlı ve sinsi yaklaşarak dolaylı reddeder. Bu sebeple deistler, doğru dini inanışların insan mantığında ve doğal dünya’nın kanunlarında görmeyi tercih ederler.

Dolayısıyla agnostisizm’in ne olduğu bilinmese de, dünyada sözde inanan İslam, hıristiyan ve yahudi din sahiplerinin çok büyük bir çoğunluğu agnostiktir. Şüphe ve tereddüt hastalığına kapılmalarından öyle kuşku içindedirler ki, gerek Allah gerek peygamber gerekse dini inançları gelenekten, adetten veya kültürden öteye geçememiş; Allah’a şirk koşmakta sınır tanımamışlardır. Böylecene ölümden sonraki ahiret hayatından kuşku duymalarından imana da kavuşamamışlardır.
Neden müşrik ve kâfirler değil de münafıkların yani sözde din maliklilerinin cehennemin en alt katında olacakları idrak edilebilirse; agnostisizm’in, ateizmden daha tehlikeli olduğu anlaşılabilecektir.    

“Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!” Nur 50
“Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.” Nisa 145
“Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O'dur. Bir de O'nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır. Siz hâla şüphe ediyorsunuz.” En’am 2

“Allah'ı ve peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip «Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız» diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu; İşte gerçekten kâfirler bunlardır. Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.” Nisa 150-151

Hiç yorum yok: