21 Ekim 2016 Cuma

Bilim sihirli bir anahtar değildir!

Çünkü mutlakıyeti bulunmamaktadır.

Bilim, her ne kadar Allah’ın yarattığını insanların kullanabileceği hale getiren bir ilim ise de, kader karşıtı bir yaratıcılıkla özdeşleştirmeye çalışılmasından varoluş özüne aykırıdır.  

Mümkün olan bir şey, başlı başına bir şeyi yoktan var edemez. Çünkü o, kendinin malik olmadığı bir şeyi kendi dışındaki şeylere vermek imkânına sahip değildir. Nasıl k, sıfırdan pozitif bir sayı türetmek mümkün değil ise, mümkün olmayan bir şeyden de yeni bir şey meydana getirmek mümkün değildir. Bunun için muhakkak harici bir sebebe ihtiyaç vardır; ancak o sebeple etkilenip varlık kazanabilir. Bu harici sebep kendiliğinden mevcut değil ise elbet bir başkasına ihtiyaç duyacaktır. Ve bu sebepler zinciri neticede bütün sebeplerin ana sebebi durumunda olan bir sebebin varlığını zaruri kılacaktır.

Öyleyse insanın yaratıcı Allah’a denk tutulabilmesi ya da üstün bir güdücü olarak görülebilmesi mümkün müdür? Yahut O’nun gökyüzüne yerleşip yeryüzü egemenliğini beşere terk edebilmesi olası mıdır? Veya inkârıyla herhangi bir sebebin etkilenip varlık kazanabilmesi muhtemel midir?

Bilim ancak var olanı araştırır, inceler, deneyler ve biraraya getirmeye çalışarak açı edinir. Öze inemediğinden bir cevize benzer. İmam Gazali’nin ifade ettiği; "Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder." misali bilim, hiçbir varlığın ruhsal alanlarına, gizliliklerine yani derinliklerine inemez.

Bilimin her ne kadar vazgeçilmez unsurları olsa da, halen birçok bilimsel yasanın doğruluğu pratikte kanıtlanamamış ve teoriden öteye gidemeyerek tartışılır düzeyde kalmıştır. Ama bir şeyin bilimsel yasayı içermesi doğru olduğu kanısını muhkem kıldığından yinede yanlış, doğruymuşçasına düzen ya da ilim sayılabilmektedir.

Bilimin sihirli bir anahtar olabilmesi ancak sorunları çözebilme iradesiyle orantılıdır. Ortaya koyduğu yasalarla aldığını iddia ettiği tedbirler ölümü durduramıyor; hastalıklara son veremiyor; sakatlıkları gideremiyor; felaketleri engelleyemiyor ve birçok oluşumu dizginleyemeyip gizemi aydınlatamıyorsa bilim, bir sanattır.

Temelleri sanat tarafından atılmış bilim, seküleristlerce öyle sömürülmüş ki, sanattan besletilerek yaratıcılık iddiasında bulunulmak suretiyle dine karşı bir güç ve alternatif olarak getirilmiştir. 

Oysa ne din bilimi dışlayabilir, ne de bilim dini! Her ikisi de ruh ile beden misali bir bütündür ve hayatı, hayat yapan bir candır.

Dinsiz bir bilimin olamayacağı gerçeği karşısında bilimi dahi dinsizleştirebilen seküler düzen, eğitim verdiği kurumlar ve çıkardığı yasalar kanalıyla yeryüzünü mezara dönüştürürcesine bilimi içselleştirmiş, dini dışlayabilmiştir.

Her ne kadar savaşları dinle sanılsa da aslında Allah’ladır. Düşüncelerine göre din, Allah’ın hâkimiyetini temsil etmekte; bilim ise insanların hâkimiyetini!

Gerçi seküleristlerin şu temel ilkeleri, hakikati kanıtlamaktadır. “Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse, aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır.” Ernest Renan

İslam’a karşı yaşanan savaşların amacı seküler düzenlerinin yıkılmaması ve terörle özdeşleştirdikleri cihadı yani Allah’ın hâkimiyetini manipülasyonla insanların gözünden düşürmek suretiyle alt edebilmektir.   

"Derin bir imana sahip olmayan gerçek bir bilim adam› düşünemiyorum.
Bu durum şöyle ifade edilebilir. Dinsiz bir bilime inanmak imkânsızdır." Einstein

"Benim tek yaptığım, Allah’ın yarattığını insanların kullanabileceği hale getirmek. Bu, Allah’ın eseri, benim değil." G. W. Carwer

"Dünyan›n beni nasıl gördüğünü bilmiyorum. Ama ben, kendimi, deniz kenarında oynayan küçük bir çocuk gibi hissediyorum. Uçsuz bucaksız doğrular denizi, bilinmez olarak önümde dururken, şurada ve burada daha düzgün çakıl taşlarını ya da güzel midye kabuklarını toplamakla yetiniyorum." Newton

"Güneş sisteminin, gezegenlerin ve kuyruklu yıldızların harika sistemleri, yalnızca akıllı ve güçlü bir varlığın kudretiyle sürebilir. Bu varlık yalnızca dünyanın ruhunu değil, her şeyi yöneten Allah’tır." Newton

"Uzun yaşamımda öğrendiğim tek şey var. Gerçeklikle kıyaslandığında, tüm bilimimiz ilkel ve çocukça kalmaktadır." Einstein

"Bildi¤im tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir. Bedende egemen olan aklı, nasıl göremiyor, onun varlığını eserlerinden anlıyorsak, görülmeyen Yüce Allah’ı da eserlerinden keşfedebiliriz." Sokrat

"İnsan eliyle uzayda uçmak şaşırtıcı bir başarı ama uzay, kapılarının çok az bir kısmını insanlara açıyor. Bu delikten evrenin geniş esrarına bakmak, Yaratıcıya olan kesin inancımızı onaylıyor. Evreni var eden üstün bir Etkin Aklı tanımayan bir bilim adamını ve gelişen bilimi reddeden bir din adamını anlamakta güçlük çekiyorum." W. Braun

"Doğayı ne kadar çok incelersem, Yaratıcı’nın eserleri karşısında inancım o kadar çok artıyor. Bilim insanı Allah’a götürür." Pasteur

"Bilimle ciddi şekilde uğraşan herkes, tabiat kanunlarında bir ruhun, insanlardan daha üstün bir ruhun olduğuna ikna olur. Bu yüzden bilimle uğraşmak, insanı dine götürür." Einstein

"Hangi sahada olursa olsun, bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır.’İman et’. İman, bilim adamlarının vazgeçemeyeceği bir vasıftır." Max Planck

"Din duygusu ne zaman kaybolsa, bilim, ilhamı olmayan bir deneyciliğe dönüyor." Einstein

"Ancak Allah’a inandığım zaman yaşadığımı anladım." Tolstoy


“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de! “ Hac 73 

Hiç yorum yok: