27 Ekim 2016 Perşembe

Başörtüsünü ‘saç örtüsü’ yapanlar…

Sihirde öyle mahirdirler ki, illüzyonlarına ne sirkte ne de kurgularda rastlayabilmek mümkün olmasa da milyonlarca insanı ikna edebilmeleri ise bambaşka bir efsundur.

Sözde Kur’an’a iman etmiş insanların Allah’ın hükmüne rağmen nasıl inanıp güvenebildikleri de apayrı bir sonuçtur.

Baş nedir?

İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafadır.

Öyleyse nasıl oluyor da baş, saçtan ibaret sayılıp meşrulaştırılabiliyor?
İslam’da hükümleri Allah koyar ve Resul’ü de Allah tarafından kendisine vahiyle bildirilen emirleri insanoğluna nakleder. Bu sebeple vahye muvafık olmayan hiçbir söz ve amel resule ait değildir.

Ancak İslam âlimi olarak gönüllere taht kuran tefsirci yani yorumcu bilginler öyle haddi aşmışlardır ki, Allah ve Resul’ünün hükmetmediğini hükmetmişler gibi hem vahyi hem de sünnetleri doğramışlar; tıpkı başörtüsünü saç örtüsüne çevirmeleri misali şeytanın vahiy sırasında kalkışmaya çalıştığı hileleri başarabilmişlerdir. Diğer bir ifadeyle şeytanın yapamadığını yapabilmişlerdir.

Cihad hükümlerini terörizmle özdeşleştirmişler; kulluğu özgürlükle; şeriatı seküler-laik-demokrasiyle ve birçok şey…

Kadının mahrem yeri saç mıdır; baş mıdır?

Bir saç kılının görünmüş olmasını dahi yüzlerce yıl cehennem azabıyla kıyaslayabilecek düzeyde fetva verebilen âlimler, saçın ancak yüz ile bütünleştiğinde mahremiyet kazanarak cinsellik yani şehvetsi bir etkileşim sağlayabildiğini muhakeme edemiyorlar mı? Ya da sadece saçın görünecek olmasıyla nasıl itici hatta korku yayıcı bir görüntü oluşturabileceğini yahut karşı cinsi güdebilecek bir özellik taşımadığını?

Arzu uyandırmak, teşvik ve tahrik etmek; göz, mimik ve dudaktan müteşekkil yüz de midir, yoksa saçta mıdır?

Allah, vahiyle indirdiği Kur’an’ı Kerim de “başların yakalarının üzerine kadar örtünmesini; tanınmamak ve incinmemek için örtüsüz dışarıya çıkılmamasını” mı yoksa saçın örtülmesini mi emretmiştir?

Allah’ın hükümlerini ve Resul’ün sünnetlerini dışlayarak inandıkları bilginlerini hem din hem de siyasette rehber edinen insanların nasıl yalancı, nankör ve riyakâr oldukları sözde iman ettikleri Allah ve Resul’ünü takmamalarıyla ortadadır. Batılsız Hakka iman edememelerin tartışılmaz sonucu; başörtüsünü saç örtüsüne dönüştürmeleriyle kanıtlıdır. 
  
En bedbaht yani münafık kimdir bilir misiniz; işlediği hata ve yanlışta inat ve ısrar edendir. Bir şeyi yapamamak farklıdır; bir şeyi yapamadığı halde nefsine doğrultarak doğrulaştırmak farklıdır. Dolayısıyla Allah’ın emri “başörtüsü” dür ancak nefsime hâkim olamadığımdan “saç örtüsü” kullanıyorum hakikati yanlışı doğrultmaz bilakis doğruyu yani helali parlatır. Ayrıca şirki de önler! 

Saç örtüsü öyle hafifliklere hatta iffetsizlikle yol açıyor ki, haramları kucaklayıcı arzuları, tahrikleri ve teşvikleri tetikliyor. Dolayısıyla rivayetlere göre edinen dinin söylenti ve dedikodulardan ibaret ahkâmları Hakkı yerip batılı üstün getirmektedir.   

Sonuç itibariyle vahiyle indirilen hüküm açık ve seçiktir; Kur’an’da saç örtüsü bulunmayıp başörtüsü emredilmektedir. Bu sebeple başı tamamen kapatacak bir örtü yerine saçların örtünmesi Allah ve Resul’üne karşı bir alay ve ayetleri inkârdır. Dolayısıyla başını örtmeyenin saçını örterek Allah’ı kandıramayacağı bir yana, kendi arzu ve isteklerine göre hareket etmesi de sapıklığın ta kendisidir.

“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. Ahzab 36

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar, erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” Nur 31  


“Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!” Araf 3

Hiç yorum yok: