14 Mayıs 2014 Çarşamba

Soma’da ölen işçilerin ecelleri geciktirilebilinir miydi?

TEDBİR YOK; TAKDİR VAR!

“Her ümmetin takdir edilmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri kalırlar nede ileri giderler.” Yunus 49

İnsanoğlu bedenen yaratılmadan ruhların yaratılarak kaderlerin yazılmış olması; her ruha taşıyacağı beden ile ilgili eceli, rızkı, yaşayacağı olaylar, mutlu mu yoksa mutsuz mu olacağı, kazanacak ve kaybedecekleri, yanlış ve doğruları, dost ve düşmanları, tehlike ve emniyetleri, iman ve inkârları, hangi millet ve aileye mensup olacağı; nerede, ne zaman ve hangi şartlarda öleceği; erkek mi yoksa dişi mi, mevki ve makamı, sağlık ve hastalıkları, bilim ve teknolojileri, söz ve düşünceleri; ilim, kültür, sanat ve eserleri; zafer ve yenilgileri; rütbe ve işleri, evleneceği kişi ve doğacağı çocukları, alacağı nefes ve içeceği su miktarı dahi, “o kitap“ da yazılmıştır. Dolayısıyla hiçbir ilim, güç ve irade yazılanları ne değiştirebilir ne öteleyebilir ne savsaklayabilir ne de acze uğratabilir!

Eğer yaratıcı bir şeye ‘ol’ demişse, o iş olur! Ama kulu yaşatan ve memnun eden bir sonuç ama yok eden ve kahreden bir neticeyi doğurur. Sebepler ve sonuçlar birbirlerine zincirsel bir halkayla bağlıdır; zincirin “ilk halka”sı da Mutlak İrade’dir. Beşeri hiçbir güç, o zincirin tek bir halkasına müdahale edemez, sonucu etkileyecek bir irade de bulunamaz. Ancak yaratıcı Allah’ı yok etmekle başarabilir!

Dünyanın hemen her yerinde farklı bir takdirle meydana gelen olaylar misali Soma’da da birçok insanın ölmesine veya kurtulmasına sebep olan bir facia hâsıl olmuştur. Eceli gelen ölmüş, eceli gelmeyen ise hayatta kalmıştır. Şüphesiz eceli gelmediklerinden hayatta kalanlar ise sonunda mutlaka ölecek, belki kurtuldukları maden ocaklarında, belki rahat yataklarında, belki de bir hastalık yahut kendilerini kuşatıp her an bekleyen bir musibet sonrası. Ama sonuçta bugün sevinenler, arkadaşlarının akıbetine uğrayarak mutlaka öleceklerdir!

Sanki olacakları değiştirebilecek bir tedbir güvencesiyle yapılan tartışmalar, tartışmalar ve bitmeyen tartışmalar! Bir facia yaşanıyor; kimi tek bir yara almadan kurtuluyor, kimi diri diri yanıyor, kimi zehirlenerek ölüyor, kimi aynı havayı teneffüs ettiği halde hayatta kalabiliyor,  kiminin cesedi dahi bulunamıyor, kimi sakat kalıyor, kimi kurtulduğu halde ya doktorların ya da sevdiklerinin kollarında ölüyor. Eğer ölümden kurtulanlar aldıkları tedbirlerden ya da kendilerine yardım edenlerden dolayı kurtuldular ise, neden diğerleri kurtarılamadı? Kurtulanlar aynı cehennemin ortasında değiller miydi? Ayrıca kimin kurtulmasına karar veren Allah olduğu için, yardım ekiplerini de o kişiye yönlendirmektedir!  

“Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” Münafikun 11

Tedbir amaçlı ne kadar önlemler alınsa da, takdiri ve başa gelecek musibetleri engelleyebilmek mümkün değildir. Hani, Peygamberimize isnat edilen ve tamamen Kur’an’a aykırı bir yalan vardır.  “Deveni sağlam kazığa bağla, takdiri Allah’a bırak!” Yani,‘tedbirini al, takdiri Allah’a bırak.’ Eğer tedbir, takdiri engelleyemiyor ise, insan iradesi ne işe yarıyor? Oysa bu anlayışın altında yatan insan ile Allah arasındaki gizli bir irade savaşı olup, her şeyin Mutlak İrade’ye terk edilmesinden duyulan aşağılık komplekstir ve insanın sözde üstün gururunu yermesinden doğan bir manipülasyondur. Dolayısıyla her şey yaratıcı Allah’ın takdiri ise, insan neye kadirdir? İnsan nefsini doğrayarak övülmesini, böbürlenmesini, başarısını, takdir edilmesini, sözde yaratıcılığını, kurtarıcılığını engelleyen bir Mutlak İrade’yi ve vahyi hangi benlik kabul edebilir?

Tedbir nedir? Sarp ve sağlam bir kale misali güvence altında olmaktır değil mi? Peki, böylesi bir güvenceye sahip olmak, hakkında yazılmış olanı ve verilmiş takdiri önleyebilmekte midir?

“Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandır"" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!” Nisa 78   

Yaratıcı Allah’tan geleni savabilmek imkânsız olduğundan Soma maden faciasında hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı, kurtulanlara da geçmiş olsun diliyor; sabrederek mükâfat kazanacaklarına isyan ederek ahiretlerini de yitirmemelerini tavsiye ediyorum. Beterin daha beteri olduğu idrakiyle imanı olmayanların fitne ve kışkırtmalarıyla geleceklerini karartmamalarını, her şerde bir hayır var itikadıyla Rablerine dayanıp güvenmelerini telkin ediyorum. Ancak ateist ve münafıklar istisnadır; çünkü onlar anlamazlar!

“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (levh-i mahfuz) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.” Hadid 22

     

Hiç yorum yok: