17 Kasım 2013 Pazar

Evet, bu işte bir yanlışlık var!

Dershanelerin kapatılacak olmasını İslam’a ihanet’e kadar götüren Fettulah Gülen ve cemaatinin söz ve düşüncelerine uzun bir yorum getirmemeye çalışarak kamuoyunun bilgisine sunacağım.

Başbakan Erdoğan’ın eğitimdeki devrimleriyle köhnemiş sistemi çok ileriye taşıyıp sözde eğitime katkı yaptığı düşünülen sömürücü dershaneleri ortadan kaldırarak özel okullara yöneltme girişimini dini istismar ederek tepki gösteren Fettulah Gülen ve cemaatinin açıklamaları her ne kadar ‘pes’ dedirtse de, amaçlarının bir kez daha açığa çıkması iflah olmadıklarına ve imana erişemediklerine bir kanıttır.
Devletin eğitimde başarılı olamayıp dershanelere muhtaç imajı, bir devleti yerin dibine sokan bir utançtır. Bu sebeple iktidarın idare ettiği devleti böylesi bir bozumdan kurtarabilmek için eğitimde başlattığı gelişimi sonuçlandırması akabinde fırsattan istifade eden sömürücülere son vermesi hem kendi görüntüsü hem de vatandaşın güveni ve ekonomisi yönünden fevkalade sevindiricidir.

Ne var ki iktidarın sömürgecilerin üzerine giderek millet lehine olumlu kararlar alması, şüphesiz art niyetlilerin tepkilerine yol açmış, böylece amaçlarının eğitim değil kolay yoldan sömürmek oldukları ortaya çıkmıştır. Tabii ki iktidar aleyhine muhalefet de fırsatı kaçırmayarak kadim düşmanları olan Gülen ve cemaatinin etrafında birleşebilmeleri, alçaksı ve ilkesiz çıkarın nelere kadir olduğunu ispatlamaktadır.      
Gülen, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili karar için diyor ki; “her fırsatta ‘kardeş’ olduğunu söyleyen, aynı safta yer tutan ve hizmet erlerinin yüzüne gülen bazı kimseler tarafından bir kısım planların yapıldığı ve uygulamaya konulacağı yazılıp çiziliyor. Biz, müminlerin bu kadar kötülük yapabileceklerine ve garazlara bina ettikleri icraatla milletin geleceğine kastedebileceklerine inanmak istemiyoruz. İnanmak istemiyor ve hala ‘Bu işte bir yanlışlık var!’ diyoruz.”

Dershanelerin kapatılmasını “Eğitime darbe planı”  olarak tanımlayan Gülen, musibetler karşısında dişin sıkılıp sabredilmesi gerekliliğini vurgulayarak, cemaatini “hacet namazı” kılmaya çağırdı. Duyurusunda kararın yüreklerine hançer gibi saplandığını, "Mümin sarsılabilir ama devrilmez, meseleye öyle bakmak lazım" ifadeleriyle, sanki dershaneleri seküler bir eğitim değil de vahyi bir eğitim veriyormuşçasına akıl almaz bir manipülasyona kalkışarak İslami vurgular yapması, sürdürdüğü dinlerarası diyalog çalışmalarında dahi görülmemiştir.

Daha fazla detaya girmeyi lüzumlu görmeyip, 28 Şubat korkusuyla Amerika’ya varması akabinde cemaatine verdiği şu direktifleri muhakeme ederek; zulme nasıl teslim olduğu, dinini dünya menfaati gibi az bir bedel karşılığı nasıl sattığı, bugün dershaneler için gösterdiği din odaklı tepkilerin aksine nasıl dinden soyutlanılması gerektiği, sorun para olunca yeri göğü inletip iman olunca teferruat olduğunu zikreden Gülen’in asla tahammül edemediği olası bir para kaybıdır. Zaten dershanelerin kapatılmasına gösterdiği ve batılı hiçbir platformda hassasiyetini dile getirmediği İslam vurgusunun nedeni; yitirilecek olan “PARA ve CEMAATİ” dir. “Kur’an Müslümanlığı sapıklıktır.” F.Gülen 
     
Açıklamalarında, “Ülkemizin geçirdiği değişik darbe dönemlerinde de benzer plan ve entrikalar görülmüştü; fakat onlar, dindarlara karşı husumetini açıkça ortaya koyan insanların eliyle olmuştu” diyorlar; peki, Müslümanlara karşı girişilen hangi darbe, baskı ve şiddette kendileri gibi dinlerinden vazgeçen bir cemaat olmuştur?      

İşte Gülen’in İslami tüm değerleri ve imanı bırakıp bir tek paradan vazgeçmediği 28 Şubat bildirgesi.

1- Evlerde bulunan Risale-i Nur Külliyatlar› kaldırılacak. Herkes, bu eserleri sivil olan akrabalarının yanına götürecek.
2- Evlerden, Hocaefendinin kaleme almış olduğu eserler kaldırılacak. Kuran-ı Kerim'den başka hiçbir dini kitap kalmayacak.
3- Evlerin giriş kısmına, hatta dış kapı açıldığında görülebilecek yerlere Atatürk'ün foto¤rafları asılacak. Odalarda, 10. Yıl Nutku ve İstiklal Marşı duvarlarda olacak.
4- Evlerde, görünür kısımlarda, Nutuk gibi kitaplar bulunacak.
5- İşyerine giderken Sabah, Milliyet, Cumhuriyet gibi gazeteler alınıp götürülecek ve işyerinde herkesin görebileceği yerlere bu gazeteler konacak.
6- Zaman gazetesi, Aksiyon, Sızıntı gibi dergilere başka isimler altında abone olunacak. Dergi ve gazete ücretleri yatırılacak. Fakat kesinlikle ev adresi verilmeyecek. Bu yayınlar evde bulunmayacak.
7- Telefonlar istihbarat birimleri tarafından dinlenildiğinden, telefonlarda kesinlikle dini konuşmalar yapılmayacak. Selam verilmeyecek. Hatta hayırlı sabahlar bile denilmeyecek. İyi günler, günaydın türü konuşmalar yapılacak.
8- Telefonda hizmetler hakkında konuşma yapılmayacak. Hiçbir elemanın ismi zikredilmeyecek. Adres verilmeyecek. Sohbet yapılacak evler hakkında konuşulmayacak.
9- Eğer herhangi bir evde buluşma olacak ise telefonlarda kodlu konuşulacak. Mesela 'Bu akşam maçı nerede seyrediyoruz?', 'Bu akşam bizde okey oynayalım mı?' 'Gelirken şu isimleri de çağır' gibi.
10- Cuma namazına üç hafta üst üste gidilmeyebilir. Bu nedenle birimlerde bulunan elemanlar üç gruba ayrılacak. Her hafta bir grup gizlice Cuma namazına gidecek. Diğer kalan iki grup birimlerinde kalacak. Birim amirlerinin gözleri önünde bulunarak dikkat çekilmeyecek. Hatta mümkünse, Cuma namazı vaktinde, Polis Evi'nde birim amirleri de çağrılarak yemekler tertiplenecek. Kurum içinde bulunan halı sahalarda yine birim amirleriyle maç yapılacak.
11- Kesinlikle hiçbir vakit namazı işyerinde kılınmayacak. Cem edilecek. Yatsı namazında evde topluca kılınacak.
12- Çöp kutularından boş bira kutuları ve içki şişeleri toplanacak. Evdeki çöpler dışarı konduğunda bu şişe ve kutulardan birkaç tanesi çöpün görünen kısımlarına konulacak.
13- İşyerinde kendi cemaatimizden başka bir grubun ya da cemaat elemanlarının başı derde girdiğinde kesinlikle yardım edilmeyecek. Hatta görmezlikten gelinecek.
14-İşyerinde lehimizde ve aleyhimizde cereyan edilecek tüm konular anında bağlı olunan imama bildirilecek.
15- Önceden hanımlarının başları açık olup sonradan kapananlar, eşlerinin başını açacak. Eşinin başını açan her eleman eşiyle beraber birim amirlerinin görebileceği yerlere gidecek. Mesela; polis evine yemeğe veya bayramda bayramlaşmaya.
16- Önceden hanımlarının başları kapalı olsa dahi önemli yerlerde çalışanlar mutlaka eşlerinin başını açacak.
17- Akademi, kolej ve polis okulu öğrencileri hafta sonunda dershanelere gönderilmeyecek.
18- Tüm öğrencilerle pastane ve lokal gibi yerlerde buluşulacak.
19- Tüm akademi, kolej ve polis okulu öğrencileri mutlaka bilgisayar kursuna gidecek.
20- Kurban bayramlarında hiçbir eleman kurban kesmeyecek. Deri toplama işine girmeyecek. Fakat tam bir kurban parası imama verilecek ve bu para hizmete aktarılacak. Hizmetten bu elemanlara sadece bir but gönderilecek. Böylece deri toplama işi olmayacak. Herkes kurban kesmiş olacak. Çevreye de kurban kesmedik denecek.
21- İşyerinde ve çevrede lâiklik ve Atatürkçülüğü öven konuşmalara iştirak edilecek. Dini öven konuşmaların olduğu gruplardan uzak durulacak.
22- Son alınan duyumlarda MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde çalışan tüm amir sınıfı personelin adreslerini tespit etmiş ve bu amirlerin evlerine giderek bir adres sorma bahanesi ile kapılar çalınıp hanımlarının kapalı olup olmadıklarını tespit etmektedir. Bu nedenle evlerde kadınlar başı açık duracak ve kapı çalındığında başlar açık olarak kapılar açılacaktır.


Neden bu işte bir yanlışlık olduğu ve neden dershanelerin kapatılmasına karşı olduğu anlaşılmıştır. İşte Gülen; işte para! Nerede İslam; nerede Kur’an; nerede iman; nerede müminlik! 

Hiç yorum yok: