14 Kasım 2013 Perşembe

Allah bunun neresinde!!!

TBMM Başkanı olan Müslüman bir kimlik, "Ölen 'Allahuekber' diyor öldüren 'Allahuekber' diyor” açıklamasıyla Allah’ın, bu inanç temelinin neresinde olduğunu sorguluyor.

Ne gariptir ki aynı kimlik, bir taraftan Allah’a, Resulüne ve İslam’a iman ettiğini söylüyor, diğer taraftan Allah’ın hükümlerine isyan üzerine kurulu seküler rejimin yasa yapıcı başkanlığını sürdürüyor. Peki, Allah bunun neresinde?

Hem Müslüman’ım diyor hem de Allah’a olan iman ve inancı reddedip aklın üstünlüğünü kabul eden laikliğe; Atatürk gibi ölü bir beşerin ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağına yemin ediyor. Peki, Allah bunun neresinde?

Müslüman bir millet için yeni bir anayasa yapabilmek uğruna TBMM başkanlığına geldiğinden beri özde birbirine düşman partileri uzlaştırabilmek amacıyla atmadığı takla bırakmayan o kimlik, düşündüğü anayasada Allah, Peygamber, İslam ve Kur’an’ın yer almasına gerek görmeyip hiçbir girişimde bulunmamış olmasını “Allah bunun neresinde” diye sorgulamış mıdır?

İnsanı yaratan ve yaşamasını yönetip yönlendiren Allah’ın olduğuna inanıyor ise,  anayasa yapıcı ve düzen kurucusunun da Allah olduğu apaçık ortadadır. Öyleyse söz ve davranışındaki korkunç ikilemi “Allah bunun neresinde” otokritiğini yaparak iman ile küfür arasındaki riyakârlığına son verebiliyor mu?

Siyasetteyken Atatürk, camideyken Allah diyen o kimlik; hangi vahye veya kitaba dayanarak kendine böylesi ikiyüzlü bir yol edinebiliyor?

Siyasette binbir maskeyle dolaşılabileceği ve Allah’ın mutlak olan ilkelerinin özel ya da devlette eğrilip çevirebileceği ile ilgili bir hüküm mü vardır?

Beşerin vereceği tepkiden endişe duyup da Allah’tan korkmayarak hakka karşı batılda ısrar eden o kimliğin ‘pardon’ diyerek yaptığı geri dönüşümler, hakikatin örtülüp yalanın meşrulaştırılması değil miydi?

O kimlikte Allah diyor, şehadete koşan da Allah diyor! O kimlikte Müslüman’ım diyor, Allah’ın dinini egemen kılabilmek için dünyayı ahiret karşılığı satan mücahit de! Peki, Allah bunun nesrinde?

Müslümanların Allah yasalarına göre devletleşmesi dinen zaruri bir buyrukken, o kimliğin politik hayatı Kemalist bir devlet için geçmiş ise; Allah o hayatın neresindedir?

Her ne kadar kalplerde saklı olanı sadece Allah bilse de, tumturaklı bir imanın söz ile davranışında kesinlikle paradoksa rastlanmaz. Çünkü o, kalpsiz bir akılla asla hareket etmez. Ancak o kimlik gibi hak ile batıl birarada idare edilmeye çalışılırsa, Allah bunun neresindedir?
    
Ömrünü Atatürk ilke ve inkılâplarının bekasına adayıp güttüğü seküler politikayla İslam’ı yozlaştıran o kimlik, mastürbasyon misali günde beş vakit sözde namaz, yılda bir ay oruç ve getirdiği kelime-i şahadet ile günahlarından kurtulup pirüpak olacağını ve Allah rızasının kazanılacağını düşünmesi, Kur’an’ın neresinde yer almaktadır? Söz ile davranış yahut akıl ile kalbin, ruh ile beden misali bir bütün olduğunu kestiremiyor mu?

Zannımca özel hayatında Allah’ın gücüne, yardımına ve desteğine ihtiyaç duyan o kimlik, neden siyasette beşerden medet umuyor ve ilkelerine Allah’ı karıştırmıyor? Eğer Allah’a imanı özel ve devlet diye ayırmışsa, sözdeki inancında Allah rızası olabilir mi?

Müslümanların anayasası Kur’an’ı Kerim ve Allah’ın ilkelerimidir yoksa laiklik ve Atatürk’ün ilkelerimidir? Eğer Kur’an ve Allah’ın ilkeleri diyorsa, bugüne kadarki siyasi hayatında Kur’an ve Allah’ın ilkelerini devlette egemen kılabilmek için mertçe ne yapmış ve hangi zorluğu göğüslemiştir?

Allah’ın kayıtsız-şartsız itaati mecburi olan hükümlerini değil de bir beşerin ilkelerini rehber edinmiş o kimlik, “Allah bunun neresindedir” sorgulamasında bulunabilmiş midir?

Bir meclis başkanı olarak kürsüden Allah’ın selamı olan “Essselamu Aleykum” demeye dahi cüret edememiş o kimlik, bir başkasının Müslümanlığını sorgulayarak, “Allah bunun neresindedir” deme hakkına sahip midir?

Allah’ın, “seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma” emri aşikârken, o kimliğin batılı takip etmesi Allah’ın bir izni midir?


Meclis ve devlette Atatürk, cami ve evde Allah diyen o kimlik, Müslüman mı yoksa münafık mıdır? 


Hiç yorum yok: