28 Ekim 2013 Pazartesi

Yaşlanmak ve ölmek…

Yaşamını dünyadan ibaret sanarak ahiret hayatına inanmayanların en korktukları ve düşündükçe çıldırdıkları iki gerçek! Oysa ahiret hayatında ne yaşlanma ne de ölüm vardır. Peki, ne vardır?

Yıllar önce; Allah’a, Kur’an’a ve kadere meydan okuyan seküler bilimle ilgili olarak, “Eğer yaratıcılıkla özdeşleştirilen bilim; ölümü durduramıyor, yaşamı belirleyemiyor, hastalıkları engelleyemiyor, kötülükleri yok edemiyor ve yaşlanmayı durduramıyor ise ne işe yarıyor? Bilim; boya, badana ve makyajdan öte mutlak hiçbir çözüm üretemediğinden insanoğluna keşfettirilen en büyük yalandır.” demiş, çevrelerin tepkileriyle karşılaşarak yobaz damgası yemiştim.

 “Bilim, dünya gerçekleriyle kıyaslandığında, tüm bilimin ilkel ve çocukça kaldığı, daha düzgün çakıl taşları ya da daha güzel midye kabuklarını toplamakla yetinildiğidir.” Isaac Newton

"Beni hayvan mezarlığına gömün" diye vasiyette bulunan süperstar şöhretli Ajda Pekkan adlı kadın, “Öleceğim aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum. En korktuğum şey yaşlanmak ve ölmek” açıklamasıyla ahirete iman etmemiş bir kâfir olduğunu itiraf etmesinin yanı sıra yaşlanmasına rağmen halen kendini genç görme kompleksi ve kibri, beraberinde narsizm gibi birçok psikolojik hastalıkları getirdiğinden hayatını sinirsel bozuklularla geçirerek ölmeden o çok korktuğu mezara mahkûm bir yaşam sürmektedir.

İnsan olabilmenin yolu kulluğu kabulden geçer. Kulluğu reddetmek tanrılığa adaylık olduğundan insanda olunamamaktadır. Dolayısıyla kulluğa itiraz insanlığa itirazdır!

Ajda Pekkan gibi toplumda kendini aşırı derecede önemseme, sevme ve beğenme olarak bilinen narsistik kişilik bozuklukları taşıyanlar, çocuklukta anne ve babasından göremediği sevgi ve ilgiyi imanla aşma yerine başkalarından alabilmek için sürekli değerli olma, beğenilme ve ilgi görme çabası içindedirler. Bu tür hastalıklı kişiler sürekli takdir bekler, genç ve güzel görünmek ister, plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında yıkıma uğrarlar. Tıpkı Ajda Pekkan adlı kadının yaşlanmaktan, çirkinleşmekten, ilgisizlikten ve ölmekten çıldırırcasına korkması gibi!

Aristo’nun; “Çok süslenenlere bakın, hepside gizlenmek istiyordur” sözü; genç ve güzel görünmeye çalışanların özde nasıl çirkin olduklarına bir kanıttır.

Ruhu reddedip bedenleriyle ilgi çekme çabasında bulunanların durumu, Hıristiyan veya benzeri inanç sahiplerinin ölülerini makyaj ve kıyafetlerle süsleyerek diriymiş gibi göstermeye çalışmaları gibidir. Aralarında ki fark, birinin bedeninden ruhun çıkmasıyla ölmüş olması, diğerinin de ruhu bedende olmasına rağmen kendini ruhsuz bir bedenden ibaret sanmasıdır. Bu sebeple bedene hayatiyet, ışıltı, parlaklık ve canlılık kazandıran ruhla diri olsalar da görüntüleri ölülerden farksız olmalıdır ki, makyaj ve estetik müdahalelerle manipülasyona ihtiyaç duymaktadırlar.

Ancak bedenlerini ne kadar kozmetiksi tornadan geçirseler de göz boyamadan öteye özü değiştirememektedirler. Genç, çekici yahut güzelmiş gibi görünüşleri, yarım bardak suya sokulan bir kalemin kırık imgesinden farksızdır. Oysa makyajsız olarak tek başına kaldıklarında aynaya bakamaz, aynayla dövüşür ve biri görecek diye çıldırırlar. Bunlar, derin bir boşluk duygusu içinde can sıkıntısı, iç daralması ve hayattan keyif alamama gibi bir girdapta boğuşurlar.

Öyle ki, 90 yaşında dahi olsa iman etmiş bir insanın yüzündeki eşsiz nura makyaj ve estetiklerle bile kavuşulamaması, güzelliğin ruhtan mı yoksa bedenden mi kaynaklandığına bir delildir.

Dünyada iken imani nuru değil de kozmetik güzelliği tercih edenler, ahirette ne yapacaklardır?

“O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar, o iman edenlere şöyle sesleneceklerdir. “Bize bakın da nurunuzdan alalım!” Onlara, “Arkanıza dönünde nur arayın!” denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap vardır.” Hadid 13 

Onlar, yaşam sürecindeki gelişme olan doğuş, çocukluk ve gençliği kabul edip yaşlılık ve ölümden nefret ederek yaratıcı Allah’a asi gelen kibir tutkunlarıdır. Sokrat’ın ifade ettiği, “İçindeki kibir, paltondaki her delikten dışarı fışkırıyor” sözü, hakikate karşı kör ve sağır olanları işaret etmektedir.

Hani bir kamyoncu sözü vardır. “Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun” diye! Madem yaşlanmaktan çıldırırcasına korkuyorlar, neden intihar ederek hayatlarına son vermiyorlar? Diyeceksiniz ki, ölümden de çıldırırcasına korkuyorlar. Öyleyse neden yaratıcı Rablerine teslim olup hükümlerine itaat ederek ebedi genç kalacakları ve hiç ölmeyecekleri ahiret hayatına hazırlanmıyorlar? Ya, ahirete inanmıyorlarsa!

"Sizin dininiz size, benim dinim banadır." Kafirun 6

Süperstar namlı söz konusu kadın mülakatında diyor ki,”Ama ne çare; sonunda iki metrelik bir çukurda ebediyen yatmak, hazin!  Kimse nereye gömüleceğimi merak etmesin. Mezarım hazır."
Öncelikle ömrü boyunca uğruna servet döktüğü bedeninin haşereler tarafından kemirilip çürüyerek toprağa karışması ve ürkütücü bir görüntü olan kemik yığınına dönüşmesiyle iki metrelik çukurda kalacağı doğru ancak berzaha çekilen ruhunun diriliğini sürdürerek, ifade ettiği gibi ebediyen yatmayacağı yalan. Kim bilir beklide kendisine hazırladığı o iki metrelik çukurda değil de ya okyanusların veya bataklıkların derinliklerinde ya vahşi hayvanların veya balıkların midelerinde ya başına gelebilecek bir olay karşısında organları parçalanarak farklı yerlerdeki çöp bidonlarında ya diri diri yakılarak kül halinde ya da bombalar veya korkunç bir afet karşısında yok olabileceği de meçhuldür! Çünkü hiç kimse nerede ve nasıl öleceğini bilemez!

Sanırım dökülen binlerce meniden birine can verilmesiyle dünyaya geldiğine inanmıyor olmalı ki, yeniden dirileceğine de inanmayarak ebedi yatabileceğini zannetmektedir.

“İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı.” Tarık 5-6

Şüphesiz mahşer günü yeniden dirilene kadar dahi ruhu sessiz sedasız bekletilmeyecek, cehennem ehli ise ‘kabir azabı’ denen ceza ile cennet ehli ise mükâfatlarla ağırlanacaktır.

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!” Kıyame 36

Kimi hangi akıbetin beklediği düşünce, söz ve davranışlarıyla kanıtlıdır. Ne cennette ne de cehennemde ölüm yoktur!

 “Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.” İbrahim 16-17

“Kim de ayetlerimizi yalanlar ve onlara karşı büyüklük taslarsa, işte onlar cehennemliktir ve orada ebedi kalacaklardır.” A’raf 36 

“Şüphesiz ki ayetlerimizi inkâr eden kâfirleri (ve münafıkları) biz yarın bir ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye kendilerine başka deriler vereceğiz. Çünkü Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Nisa 56

“Bir de bunlara demirden kamçılar vardır.” Hac 21

“Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. O’nu (ve ayetlerini) inkâr edenler için ateşten elbiseler biçilmiştir.” Hac. 19

“Gömlekleri katrandandır ve yüzlerini ateş kaplar.” İbrahim 50


“Onlar cehennem bekçisine: “Ey Malik! Rabbin artık bizi öldürsün” diye seslenirler. Malik de: “Siz böylece kalacaksınız” der.” Zuhruf 77

Hiç yorum yok: