5 Eylül 2017 Salı

İlim ALLAH’ı; bilim insanı yüceltir…

Dayanılan temel kaynağa göre ilim hem Allah’ı hem beşeri; bilim ise sadece beşeri irdeleyip bilmektir. Dolayısıyla ilim ve bilim, hedef itibariyle birbirinden temelden farklıdırlar.
Her ne kadar ilim ile bilim eşanlam kabul edilseler de teori ve pratikte tamamen farklıdırlar. Tıpkı ruh ve beden misali nasıl ki bedeni güden ruh ise, bilimi de güden ilimdir. Ancak ilim görünen görünmeyen her bilgiyi kapsarken; bilim yalnızca görünenle ilgilenip görünmeyeni reddeder. Bu sebeple ilim, ruhu, ruhsal varlıkları ve hisleri ön planda tutarken; bilimde ise beden, madde ve teknoloji ön plandadır.
İlim mutlaktır ama bilim değildir. Neden Kur’an’da bilimden hiç bahsedilmeyip sürekli ilmin konu edildiğini hiç düşünüldü mü?   
Yaklaşık bin yıllık bir tarihi olan bilimin olmadığı onbinlerce yıl insanoğlu ilimle hayatta kalmış ve bilmediklerini öğrenerek gerek sosyal, gerek ekonomik, gerek sağlık, gerek kültürel, gerek siyasi, gerekse askeri alanda yaşamını sürdürmüştür. Bilimsiz bir ilmin mevcudiyeti aşikâr ama ilimsiz bir bilim asla mümkün değildir.  
Aslında bilimin ne olduğu konusunda bir uzlaşmaya hiçbir zaman varılamamıştır. Hayatı kolaylaştırdığı, diğer bir ifadeyle müspet hale getirdiği iddia edilse de hayatın menfiliğini engelleyememiş; hatta teknolojisiyle beraber daha beter acı ve yıkımları getirmiştir.   
Bilim doğada meydana gelen olayların nedenlerini, birbiriyle olan bağıntılarını bulan, onları genelleştiren, kuramsallaştıran ve bu kuramsal bilgi yardımıyla sonradan meydana gelecek olayların nasıl ve ne zaman meydana geleceğini önceden tahmin eden entelektüel bir uğraş olsa da kadere etki yapamaması ve olabilecekleri lehe dönüştürememesi önemsizliğine apaçık bir kanıttır.
Bilim, insanı yaratıcı Allah’a karşı muzaffer kılabilmek için uydurulmuş nasıl bir yalan olduğunu ünlü bilim adamı I.Newton şöyle açıklamaktadır.
"Dünyanın beni nasıl gördüğünü bilmiyorum. Ama ben, kendimi, deniz kenarında oynayan küçük bir çocuk gibi hissediyorum. Uçsuz bucaksız doğrular denizi, bilinmez olarak önümde dururken, şurada ve burada daha düzgün çakıl taşlarını ya da güzel midye kabuklarını toplamakla yetiniyorum." I.Newton

Bilim bir cevizin kabuğu gibidir! Ancak var olanı araştırır, inceler, gözlemler, deneyler ve biraraya getirmeye çalışarak açı edinir. Öze inemediğinden bir cevizin kabuğuna benzer. İmam Gazali’nin ifade ettiği; "Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. " misali bilim, hiçbir varlığın ruhsal alanlarına, gizlerine yani derinliklerine inemediği halde ilimle savaşır. Tıpkı mantığın duygularla ya da bedenin ruhla yahut seküler-laik düşüncenin dinle veya insanın Allah ile savaştırılması gibi!

Bilimin sihirli bir anahtar olabilmesi ancak sorunları kökten çözebilme iradesiyle orantılıdır. Ya da Allah’ın çizdiği kaderi tersyüz edebilmesiyle mümkündür. Ortaya koyduğu yasalarla ölümü durduramıyor; hastalıklara son veremiyor; açlıkları ve sakatlıkları gideremiyor; felaketleri engelleyemiyor ve birçok oluşumu dizginleyemeyip gizemi aydınlatamıyorsa bilim ancak kuramsal bir sanattır.

Oysa ne ilim yani vahiy bilimi dışlar, ne de bilim ilmi! Amaçları farklı olsa da ruh ile beden misali bir bütünün fani ve ebedi kuvvetleridirler. 

Dinsiz bir bilimin olamayacağı gerçeği karşısında bilimi dahi dinsizleştirebilen seküler düşünce, yeryüzünü mezara dönüştürürcesine bilimi içselleştirmiş, vahyi dışlayabilmiştir. Her ne kadar savaşı dinle sanılsa da doğrudan Allah’ladır. Düşüncelerine göre ilim, Allah’ın hâkimiyetini temsil etmekte; bilim ise insanların hâkimiyetini!

“Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse, aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır.” Ernest Renan

Bilim adına İslam’a karşı yaşanan savaşların amacı seküler düşüncelerin yıkılmaması ve terörle özdeşleştirdikleri cihadı yani Allah’ın hâkimiyetini manipülasyonla insanların gözünden düşürmek suretiyle alt edebilmektir.

Oysa beslendikleri kaynak ilim olan bilim adamlarının şu açıklamalarına kulak verin.     

"Derin bir imana sahip olmayan gerçek bir bilim adam› düşünemiyorum.
Bu durum şöyle ifade edilebilir. Dinsiz bir bilime inanmak imkânsızdır." Einstein

"Benim tek yaptığım, Allah’ın yarattığını insanların kullanabileceği hale getirmek. Bu, Allah’ın eseri, benim değil." G. W. Carwer

"Güneş sisteminin, gezegenlerin ve kuyruklu yıldızların harika sistemleri, yalnızca akıllı ve güçlü bir varlığın kudretiyle sürebilir. Bu varlık yalnızca dünyanın ruhunu değil, her şeyi yöneten Allah’tır." Newton

"Uzun yaşamımda öğrendiğim tek şey var. Gerçeklikle kıyaslandığında, tüm bilimimiz ilkel ve çocukça kalmaktadır." Einstein

"Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir. Bedende egemen olan aklı, nasıl göremiyor, onun varlığını eserlerinden anlıyorsak, görülmeyen Yüce Allah’ı da eserlerinden keşfedebiliriz." Sokrat

"İnsan eliyle uzayda uçmak şaşırtıcı bir başarı ama uzay, kapılarının çok az bir kısmını insanlara açıyor. Bu delikten evrenin geniş esrarına bakmak, Yaratıcıya olan kesin inancımızı onaylıyor. Evreni var eden üstün bir Etkin Aklı tanımayan bir bilim adamını ve gelişen bilimi reddeden bir din adamını anlamakta güçlük çekiyorum." W. Braun

"Doğayı ne kadar çok incelersem, Yaratıcı’nın eserleri karşısında inancım o kadar çok artıyor. Bilim insanı Allah’a götürür." Pasteur

"Bilimle ciddi şekilde uğraşan herkes, tabiat kanunlarında bir ruhun, insanlardan daha üstün bir ruhun olduğuna ikna olur. Bu yüzden bilimle uğraşmak, insanı dine götürür." Einstein

"Hangi sahada olursa olsun, bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır.’İman et’. İman, bilim adamlarının vazgeçemeyeceği bir vasıftır." Max Planck

"Din duygusu ne zaman kaybolsa, bilim, ilhamı olmayan bir deneyciliğe dönüyor." Einstein

"Ancak Allah’a inandığım zaman yaşadığımı anladım." Tolstoy


“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de! “ Hac 73 

Hiç yorum yok: