21 Temmuz 2017 Cuma

İsrail yükümlülüğünü yerine getiriyor…

Hatta az bile yapıyor!
Şeytan, rabbi Allah tarafından kötülüklerin elçisi olarak nasıl görevlendirilip yükümlülüğünü yerine getiriyorsa, İsrail ve benzer İslam düşmanı zalimlerde rehber edindikleri şeytanın yolunu izlemektedirler.  
Her ne kadar zulmetme eylemi şeytanla birlikte insanoğluna tanınmış ise de, Peygamberler ve iman etmiş Müslümanlara da karşı koyma hakkı, elimine edilenlere kadar kayıtsız-şartsız farz kılınmıştır. Dolayısıyla zulmedenden ziyade yok edemeyenler, zulmedenlerden çok daha berbattır.
Peki, kimlikleri Müslüman olanlar ne yapıyorlar?
Onlar da Allah’ın hükmü doğrultusunda İsrail gibi şeytanlarla savaşarak kötülükleri yok edeceklerine, köpekler misali dillerini sarkıtıp naralar atıyor; devletleri de demokrasi adına o amansız düşmanlarla gizliden yahut açıktan sevişebiliyorlar.
Oysa elindeki silahla kötülük işleyenlere çıkarılacak ses, ağızdan çıkacak uluma değil, bilmukabele de bulunulacak silah sesidir. Ancak devletler, demokrasi gereği Müslüman halklarından ayrı düşerek, silah sesini çıkararak mücadele edenleri terörist,  diplomasiye uyanları ve nefsi çıkar gözetenleri demokrat yapıyorlar.
Zalime, hak ettiği cevabı vermemenin adı barış, diğer bir ifadeyle korkaklık ya da esaret olmuş; hümanistlik yani insan hakları gerekçesiyle de şeytanlar sekülerlik adına koruma altına alınmıştır.
Devletlerince altın prangalar vurulmak suretiyle mahkûmiyeti sindirmiş Müslüman toplumların kurtuluşları, ancak zincirlerini kırmalarıyla mümkündür.  
Seküler-laik küresel dünya azgınlarına karşı zincirlerini kıran Cihad Ehli dışında kimsede iman kalmamış ki, İsrail, milyarlarca insana rağmen zulümde sınır tanımayabilmektedir.   
İsrail’in, Mescid-i Aksa’daki işgaline son vermek, kardeşlerimize yaptıkları zulmü önleyebilmek için peygamberler katili İsrail’e saldırmak öyle tartışılmaz bir hükümdür ki, küfre karşı imanı, kötüye karşı iyiliği, şeytana karşı insanlığı yaratan Allah’ın onlarca emridir. Şayet kurusıkı eleştiri, kınama ve naraların yaptırım gücü bulunsaydı, Allah, öldürmeyi öldürülmeyi ve savaşı buyurmazdı.
Artık İsrail’e karşı devletlerden hiçbir şey beklenemeyeceği o kadar aşikâr ki, ecelleri gelmeyen Müslümanların kefenlerini giyerek yollara düşmek suretiyle cennete kavuşmaları kaçınılmazdır. Ne İsrail’in ne de başka bir zalim beşerin elinde olan silahlardan korkmamalı, yaratıcı Allah’ın hepsinin üstesinde geleceğine dair vaadine inanmalıdır. Zaten amaç, Allah rızasını kazanabilmek değil midir?
Peki, ne yapmalı?
Topyekûn sınırlar aşılarak İsrail’in üzerine yürümek suretiyle kapılarına dayanılmalıdır. Sıra yardım adı altında paraya gelince uluslararası organizeye sahip kuruluşlar, biraraya gelerek hem karadan hem de denizden abluka yapabilecek bir iletişim sağlamalı, geçmişteki İslam mücadelelerinde olduğu gibi şehadetten asla yılınmamalıdır.
İsrail gibi şedit zalimlere nasıl yanıt verileceğini bildiren Allah’tan daha çok bilen kim vardır?
Öyleyse ya iman edilen Allah’a sadık kalınacak ya da zillet içinde zulme rızaya devam edilecek. Bu esnada uğurlarına can verilen devletlerde kanlarınızı kadehlere doldurup, cani İsrail’le kadeh tokuşturmak suretiyle işbirliklerini sürdüreceklerdir.    
“Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız).  Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım göremezsiniz! Hud 113
“Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler.” A’raf 176
“İman etmelerinden, Resûl'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” Al-i İmran 86

“Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!” Nur 50

Hiç yorum yok: