29 Mayıs 2017 Pazartesi

Önce tanı; sonra iman et…

ALLAH
Tek tanrı
RAHMÂN

Ezel'de bütün yaranılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran;
RAHÎM
Pek ziyade merhamet edici;
MELİK
Bütün mahlûkatın hakikî sahibi ve mutlak hükümdarı...
KUDDÛS
Hatadan, gafletten, acizden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz...
SELÂM
Her çeşit arıza ve hâdiselerden salim kalan; Her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran;
MÜ'MİN
Gönüllerde iman ışığı yakan, uyandıran; Kendine sığınanlara aman verip onları koruyan, rahatlandıran...
MÜHEYMİN
Gözetici ve koruyucu... Allah, yarattığı mahlûkatının amellerini, rızıklarını, ecellerini bilip muhafaza eder. Bütün varlığı görüp gözeten, yetiştirip varacağı noktaya ulaştıran ancak O'dur. Hiçbir zerre, hiçbir lâhza, Onun bu lütuf ve atıfetinden boş değildir.
AZÎZ
Mağlup edilmesi mümkün olmayan galib. Bu ism-i şerif, kuvvet ve galebe manasına gelen İZZET kökünden gelir. Allah Teâlâ mutlak surette kuvvet ve galebe sahibidir.
CEBBÂR
Kırılanları onaran, eksikleri tamamlayan; Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan...
MÜTEKEBBİR
Her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren... Büyüklük ve ululuk, ancak Allah'a mahsustur, varlığı ile yokluğu Allah'ın bir tek emrine ve iradesine bağlı bulunan kâinattan hiçbir mevcut, bu sıfatı takınamaz.
HÂLIK
Her şey’in varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri hâdiseleri tayin ve tespit eden ve ona göre yaratan, yoktan var eden...
BÂRİ'
Eşyayı ve her şey'in aza ve cihazlarını birbirine uygun bir halde yaratan...
MUSAVVİR
Tasvir eden, her şey’e bir şekil ve hususiyet veren... Allah Teâlâ her şey’e bir suret, bir özellik vermiştir. Her şey’in kendisine göre şekli, dıştan görünüşü vardır ki, başkalarına benzemez.
ĞAFFÂR
Mağfireti pek bol olan... Gafı, örtmek ve sıyanet etmek (korumak) manasındadır. Allah mü'minlerin günahlarını örter. Dilediği kullarını da günahlardan sıyanet eder, korur. Bu, onlar için en büyük nimetlerden biridir.
KAHHÂR
Her şey’e, her istediğini yapacak surette galip ve hâkim...
VEHHÂB
Çeşit çeşit nimetleri devamlı bağışlayıp duran...
REZZÂK
Yaratılmışlara, faydalanacakları şeyleri ihsan eden...
FETTÂH
Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran...
ALÎM
Her şey'i çok iyi bilen...
KÂBID
Sıkan, daraltan...
BÂSIT
Açan, genişleten... Bütün varlıklar Allah Teâlâ'nın kudret kabzasındadır. İstediği kulundan, ihsân ettiği servet ve sâmânı, evlat ve iyâli, yahut hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir. O adam zenginken fakir olur yahut evlat acısına boğulur, yahut iç sıkıntısına, ıstırap ve huzursuzluk içine düşer.
HÂFID
Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan... Allah Teâlâ, istediği kulunu yukarıdan aşağı atıverir. Şan ve şeref sahibi iken, rezil ve rüsva eder ve bu muamelesi çok defa, kendisini tanımayan, emirlerini dinlemeyen asiler, başkalarını beğenmeyen mütekebbirler ve hak, hukuk tanımayan zalim zorbalar hakkında tecelli eder.
RÂFİ'
Yukarı kaldıran, yükselten... Allah Teâlâ, istediği kulunu indirdiği gibi, istediği kulunu da yükseltir. Şan ve şeref verir. Bazı gönülleri iman ve irfan ışığı ile parlatır, yüksek hakikatlerden haberdar eder.
MU'IZZ
İzzet veren, ağırlayan...
MÜZİLL
Zillete düşüren, hor ve hakir eden...
SEMİ'
İyi işiten...
BASÎR
İyi gören...
HAKEM
Hükmeden, hakkı yerine getiren...
ADL
Tam adâletli...
LÂTÎF
En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri yapan; İnce ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran...
HABÎR
Her şey'in iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan... En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün eşya ve hâdiselerden Allah haberdardır. Onun haberi olmadan hiçbir hâdise cereyan etmez.
HALÎM
Hilm, suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak, onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır. Suçluyu cezalandırmağa iktidarı olmayana halim denmez. Halim, kudreti yettiği halde, bir hikmete binaen cezalandırmayana denir.
AZÎM
Bütün büyüklüklerin sahibi...
ĞAFÛR
Mağfireti çok... Allah Teâlâ'nın mağfireti çoktur. Bir kulun kusuru ne kadar büyük ve çok olursa olsun onları örter, meydana çıkarıp da sahibini rezil etmez.
ŞEKÛR
Kendi rızası için yapılan iyi işleri, daha ziyadesiyle karşılayan...
ALİYY
Her hususta, her şeyden yüce olan...
KEBÎR
Büyüklükte kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen...
HAFÎZ
Yapılan işleri bütün tafsilâtıyla tutan, her şey'i belli vaktine kadar afat ve belâlardan saklıyan... Hıfz, korumak, demektir. Bu koruma iki şekilde olur.
MUKÎT
Her yaratılmışın azığını ve gıdasını tayin eden, azıkları beden ve kalplere gönderen...
HASÎB
Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerinin, bütün tafsilât ve teferruatıyla hesabını iyi bilen;
CELÎL
Celâdet, ululuk ve heybet sahibi, celâl sıfatları ile muttasıf... Celâdet ve ululuk, Allah'a mahsustur. Onun zatı da büyük, sıfatları da büyüktür. Fakat bu büyüklük, cisimlerdeki gibi hacim veya yaşlılık itibarı ile değildir. Zamanla ölçülmez, mekânlara sığmaz.
KERÎM
Keremi, lütuf ve ihsanı bol... Allah vaat ettiği zaman sözünü yerine getirir, verdiği zaman son derece bol verir, muktedirken affeder.
RAKÎB
Bütün varlıklar üzerinde gözcü, bütün işler murakabesi altında bulunan...
MÜCÎB
Kendine dua edip yalvaranların isteklerini işitip cevap veren, onları cevapsız bırakmayan...
VÂSİ'
Geniş ve müsaadekâr... Allah'ın ilmi, rahmeti, kudreti, afv ve mağfireti geniştir ve her şey'i kaplamıştır. Allah'ın ilminden hiçbir şey gizlenemez, ikram ve ihsanına bir nihayet yoktur.
HAKÎM
Bütün işleri hikmetli...
VEDÛD
İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren, sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya biricik lâyık olan...
MECÎD
Zâtı şerefli, ef'âli güzel olan, her türlü övgüye lâyık bulunan...
BÂİS
Ölüleri diriltip kabirlerinden kaldıran; gönüllerde saklı olanları meydana çıkaran...
ŞEHÎD
Her zamanda hâdiselerin dış yüzünü bilen ve her yerde hazır ve nazır olan...
HAKK
Varlığı hiç değişmeden duran...
VEKÎL
Usulüne uygun şekilde, kendisine tevdi edilen işleri en güzel şekilde neticelendiren...
KAVİYY
Çok kuvvetli...
METÎN
Çok sağlam...
VELİYY
İyi kullarına dost olan, yardım eden...
HAMÎD
Ancak kendisine hamd ü senâ olunan, bütün varlığın diliyle biricik övülen, methedilen...
MUHSÎ
Her şey’in sayısını bir bir bilen...
İlmi her şey’i ihata eden ve her şey’in miktarını bilip eksiksiz tastamam sayabilen Allah'tır.
MÜBDİ'
Mahlûkatı maddesiz ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan...
MUÎD
Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan...
MUHYÎ
Hayat veren, can bağışlayan, sağlık veren... Allah Teâlâ, cansız maddelere hayat ve can verir.
MÜMÎT
Canlı bir mahlûkun ölümünü yaratan...
HAYY
Diri; her şey'i bilen ve her şey'e gücü yeten...
KAYYÛM
Gökleri, yeri, her şey'i ayakta tutan...Kayyûm, kâim'in mübalâğasıdır. "Her şey üzerinde kâim" demektir. Bunun manası "Bir şey'in kıyâmı, yani, bir varlık sahibi olarak durabilmesi neye bağlı ise, onu veren" demektir.
VÂCİD
Hiçbir şey'e ihtiyacı olmayan; istediğini, istediği vakit bulan. Kendisi için lüzumlu olan şeylerin hiç birinden mahrum olmayan...
MÂCİD
Kadr ü şânı büyük, kerem ve semahatı bol...
VÂHİD
Tek...
SAMED
Hacetlerin bitirilmesi, ızdırapların giderilmesi için tek merci', ihtiyaç ve dileklerde kendisine müracaat edilen, arzu ve bütün istekler kendisine sunulan...
KÂDİR
İstediğini, istediği gibi yapmağa gücü yeten...
MUKTEDİR
Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden...
MUKADDİM
İstediğini ileri geçiren, öne alan...
Allah Teâlâ bütün mahlûkatı yaratmıştır. Fakat ancak seçtiklerini ileri almıştır. İnsanların bazısını dince, dünyaca bazısı üzerine derece derece yükseltmiştir. Fakat bu yükseltme ve seçme, kulların kendi amelleri ile ona lâyık olmaları neticesinde olmuştur.
MUAHHİR
İstediğini geri koyan, arkaya bırakan...
Allah Teâlâ istediğini ileri, istediğini geri aldığı gibi, bazen da kullarının teşebbüslerini, onların bekledikleri zamanda semerlendirmez, maksatlarını arkaya bırakır. Bunda birçok hikmetleri vardır. Bu hikmetleri araştırmalı, sezmeğe çalışmalıdır.
EVVEL
Her varlıktan mukaddem olan, başlangıcı olmayan...
ÂHİR
Sonu olmayan...
ZÂHİR
Aşikar olan, kat'î delillerle bilinen...
BÂTIN
Gizli olan; duyu organları ile idrak edilemeyen... Allah Teâlâ'nın varlığı hem aşikardır, hem gizlidir.
VÂLÎ
Mahlûkatın işlerini yoluna koyan; Bu muazzam kâinatı ve her an biten hâdisatı tek başına tedbîr ve idare eden...
MÜTEÂLÎ
Yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan pek yüce ve pek münezzeh...
BERR
Kulları hakkında kolaylık isteyen; iyilik ve bahşişi çok olan...
TEVVÂB
Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan...
MÜNTEKIM
Suçluları, adaleti ile müstahak oldukları cezaya çarptıran...
AFÜVV
Afvı çok...
RAÛF
Çok refet ve şefkat sahibi... Mahlûkat içinde bilhassa insanlar için, Allah'ın inayeti, kerem ve re'feti hiçbir ölçüye ve ifadeye sığmayacak kadar geniş ve büyüktür.
MÂLİKÜ'L-MÜLK
Allah Teâlâ mülkün hem sahibi, hem hükümdarıdır. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder. Hiçbir kimsenin O'nun bu tasarrufuna itiraz ve tenkide hakkı yoktur... Dilediğine verir, dilediğinden alır. Mülkünde hiçbir ortağa ve yardımcıya ihtiyacı yoktur.
ZÜ'L-CELÂLİ ve'l-İKRÂM
Hem büyüklük sahibi, hem fazl-ı kerem...Celâl; büyüklük, ululuk manasınadır. Büyüklük alâmeti olan ne kadar kemâlât varsa hepsi Allah'a mahsustur.
MUKSİT
Bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan. Mazluma acıyıp zalimin elinden kurtaran.
CÂMİ'
İstediğini, istediği zaman, istediği yerde toplayan. Birbirine benzeyen, benzemeyen ve zıd olan şeyleri bir araya getirip tutan...
GANİYY
Çok zengin ve her şeyden müstağni...
MUĞNÎ
İstediğini zengin eden....
MÂNİ'
Bir şey'in meydana gelmesine müsaade etmeyen...
DÂRR
Elem ve zarar verici şeyleri yaratan...
NÂFİ'
Hayır ve menfaat verici şeyleri yaratan...
NÛR
Âlemleri nurlandıran; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nûr yağdıran...
Bütün eşyayı aydınlatan nûr, şüphesiz ki, Allah'ın zâtının nûrundandır. Çünkü göklerin ve yerin nûru O'dur.
HÂDÎ
Hidayeti yaratan. İstediği kulunu hayırlı ve kârlı yollara muvaffak kılan, muradına erdiren.
BEDÎ'
Örneksiz, misalsiz, acîb ve hayret verici âlemler icat eden...
BÂKÎ
Varlığının sonu olmayan...
Bu ism-i şerîf "varlığın devamını" bildiren bir kelimedir. Varlığın devamı, önü ve sonu olmamakladır. Önü olmamak mülâhazasıyla Allah Teâlâ'ya Kadîm, sonu olmamak mülahazasıyla Bâkî denir. Bu manalara yakın Ezelî ve Ebedî ism-i şerifleri de vardır.
VÂRİS
Servetlerin geçici sahipleri elleri boş olarak yokluğa döndükleri zaman servetlerin hakikî sahibi...
REŞÎD
Bütün işleri ezelî takdirine göre yürütüp, bir nizam ve hikmet üzere akıbetine ulaştıran;
Her şey'i yerli yerine koyan, en doğru şekilde nizama sokan...
SABÛR
Allah, bir işi, vakti gelmeden yapmak için acele etmez. Yapacağı işlere muayyen bir zaman koyar ve onları koyduğu kanunlara göre - zamanı gelince - icra eder. Önceden çizdiği zamandan, - bir tembelin yaptığı gibi, geciktirmez. Ve keza - bir acelecinin yaptığı gibi - zamanı gelmeden yapmağa kalkmaz. Bilakis her şey'i, hangi zamanda yapılmasını takdir buyurmuş ise, o zaman yapar.


"O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir. Nahl 4

Hiç yorum yok: