2 Mayıs 2017 Salı

Bilgi bir süstür…

Bilgiye dayandığı iddia edilen başarı da bir gözbağıdır!

Geçmişte olduğu gibi günümüzdeki seküler-laik insanlar da benliklerine öyle düşkündürler ki, edinilmeye değer bilginin ancak beyin hücreleri çalıştırılarak elde edilen bir başarı olarak kabul ederler. Öyle ki, zorda kaldıklarında ya da işlerine geldiğinde doğa olaylarına bakarak açı edinmeye çalışmalarından pek utanır; egemen olanın bilgilerinin değil ikinci sınıf saydıkları doğanın, diğer bir ifadeyle Allah’ın olmasını başarısızlık addetmelerinden pratik yerine teorilerle aldatıcılıkta sınır tanımamışlar ve kuramlarla insanları haktan döndürüp batıla meylettirmişlerdir.
 
Eğer bir bilgi, edinilen orantıda iradece hayata geçirilemiyorsa, o bilginin atıktan öte bir değeri yoktur.

Nice insanlar vardır ki, bilgiyle donanmış olmalarına karşılık gerek kendilerine, gerekse toplumlara hiçbir katkı sağlayamamış, hedeflendikleri güce, yeteneğe, iktidara veya zenginliğe ulaşamamışlardır.

Sahip olunan bilgi, fiiliyatsı gerçekler doğrultusunda değerlendirilip yargılama yapılamayarak etrafa ışık saçan yıldızsal bir niteliğe kavuşturulamıyorsa, o bilginin heybede taşınan buğdaydan hiçbir farkı yoktur.

İradesiz bilgi, bilgi değil dolgusal bir donanımdır; diğer bir ifadeyle kozmetik bir üründür.   

Seküler-laik insan, iddiası gereği düşüncesindekileri mantığında işleyip iradesiyle bütünleştirdikten sonra her türlü zorlukları, olumsuzlukları, hakkında yazılmış kaderi, korkuyu aşabilmeli; kontrolü ele alarak dilediği yaşama hükmedebilmelidir. İradeyle elde edilemeyen ve kalıcılığı korunamayan bir bilgi asla başarı değildir!

İnsanları bilgi dolu cansız ansiklopedilerden ve bilgi işlem makinelerinden ayıran temel fark, düşünebilen canlı kullar olmalarıdır. Ancak düşünceler özgür değil, Etkin Akıl’ın yani yaratıcı Allah’ın güdümünde olduğundan nefsin tuzağına düşen insan, fevkalade yanılabilmektedir. Diğer her şey gibi yaratıcının uhdesinde bulunmalarından araç konusunda berikilerden ayrı özgürsel bir iradeye sahip olabilmeleri mümkün değildir.

İradesiz bir akıl ya da bilginin, sırtında binlerce ciltlik kitap taşıyan eşekten bir farkı yoktur. Yeryüzünde insanı üstün ve saygın kılan, sahip olduğu imtiyazlı bilgi hazineleriyle ayrıcalıklı yaparak iktidar ve zengin olmalarını sağlayan akıl ve bilgileri olmuş olsaydı; sürünen, acı çeken, korkan, yenilen, zillete düşen, boyun eğen, esir düşen, kaybeden ve pamuk ipliği misali yok olabilen tek bir güç olmazdı.

Hiçbir şey bilmezken başarılı olunabiliyor ya da çok şey bildikten sonra başarısız olunabiliniyor ise, başarının bilgi ve irade de olmadığı kanıtlanmaktadır.

Öncesinde bir hiçken sonradan büyüyerek namütenahi zenginliklere, saltanatlara, imparatorluklara, zaferlere, makamlara ve kariyerlere ulaşarak yenilmez ve geçilemez sanılan güçler, şimdi nerede; yarın nerede olacaklar? Artık çok şey bilmek öyle bir sihirbazlığı doğurmuş ki, her yer sirk ve herkes bir cambaz oluvermiş. 

Bir zamanlar adları duyulduğunda veya gölgeleri yansıdığında yürekleri hoplatan, hayatları ya kâbusa dönüştüren ya da sevinç doğurtan, cesaretleri ve güçleri karşısında dünyayı birbirine katan, zenginlikleriyle gıpta estiren, ilimleriyle örnek olan, bilgelikleriyle övünülen, seslerini duyabilmek, yanına yaklaşarak tenine dokunabilmek hatta görüntüsünü alabilmek dahi hayal olan nice insanlar, nasıl oldular da zirvelerden çukura düşebildiler?

Bir gücün, iradenin ya da bilginin varlığı; ancak başka bir gücün hükmüne kadardır. Tek ve mutlak hâkim güç yaratıcı Allah olduğuna göre beşeri her gücün vadesi dolduğunda hiçliğe dönüştüğü ya da dönüşeceği tartışılmazdır.

Bu sebeple kendilerini yaratıcı Allah’a diz çöktürecek tanrıymışçasına egemen sanan birçok iktidar sahibinin sokaktaki bir pejmürde ile aynı akıbete uğrayabilmelerine akılsızlık, bilgisizlik, iradesizlik, başarısızlık veya dış etkenlere dayandırmak asla mazeret sayılamaz. Çünkü akıl kuralları, bilgi ve irade savları hiçbir bahaneye geçit tanımaz. Ama yine de yaratıcının Mutlak İrade’si olan kader gerçeği inat ve ısrarla reddedilerek özgürlük ve egemenlik taslanabilmektedir.

Binlerce tecrübeye rağmen, belirlenen gün gelip çattığında her kim olursa olsun yazılandan kurtulamayacağını idrak edilememesinden gücün Allah’tan değil, kendi bilgilerinden olduğu düşünülebilinmektedir.

Tarihin ve kaderin akışına hiçbir beşerin müdahale edemediği, tarihi, insanların değil, tarihi yaratanın belirlediği tartışılmayacak kadar açıktır. Her şey, mutlak olan bir şeye bağlı geliştiğinden, elden hiçbir şey gelmemektedir.

Asıl sorun nedir bilir misiniz; hele de sözde Müslüman olanların, elde ettikleri güçleri kendi akıllarından bilip başarıya ulaştıkları hezeyanına kapılmak suretiyle şımarabilmeleridir.   

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere İslam ülkelerinin dinsel, bilimsel, siyasal, ekonomisel ve askeriyesel önderlerinden hiçbirinin toplumlarca düzülen methiyeler karşısında insanlara dönerek gerçeği haykırmamaları ve iyi örnek olurcasına nasihatte bulunmamaları şirk değil de nedir?  

“Ancak ben de sizler gibi bir hiçim! Müslümanlıkla şereflendirilmiş olmamım dışında gördüğüm kuvvet ve kıymetlerin tamamı Allah’ın bir lütfü, emaneti ve ihsanıdır. Başarıların tamamı Allah’tandır. Sanki kendimizdenmişçesine beni övmeyin ve vazgeçilmez kılarak şirke girmeyiniz. Sizleri nasıl Allah var etmiş, korumuş, gözetmiş, dilediğini yücelterek dilediğini alçaltmış ise, benimde görevlerimin dışında sizden hiçbir farkım yoktur. Benim size ne fayda ne de zarar verebilecek bir gücümde bulunmamaktadır. Hele kiminizi kiminize üstün kılarak geçimliklerinizi paylaştıran ve rızıklanmanızı sağlayan ben değil, Allah’tır” diyebilme kulluğunda bulunmaktan kaçınarak, dolaylı olsa da kibirliklerine yenik düşebilmişlerdir.  

Yeryüzünün gelmiş geçmiş en zengini Karun da;”Zenginliğim bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi” demişti. Ama hazinelerinin sadece anahtarlarını güçlü bir topluluk zorla taşırken; ne oldu da bilgisi kendisini helak olmaktan kurtaramamıştı? Oysa zannınca o serveti verenin bilgisi olduğuna göre, dibe vurmasında övündüğü bilgisi neredeydi?  







“De ki: Doğrusu ben size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim. Cin 21

Hiç yorum yok: