26 Kasım 2016 Cumartesi

Başbakan Ahmet Davutoğlu bir ajan mıydı?

Kimin kim olduğunu değil, ne olduğunu muhakeme edebilirsek; bedeni ve taşıdığı liyakatlerinin etkisinde kalmaksızın ruhuna odaklanmak suretiyle derinliğine inebiliriz.   

Evet, Gönül Gözü!

“Gerçeklik yalnız akılla değil gönül gözü ile de görülür, gönül gözünün de kavrayıcı, bilici bir gücü vardır. Olayı gördüler de nedeni görmediler.” Pascal

Allah’ı duyamayan ne hakkı ne batılı ne doğruyu ne yanlışı ne iyiyi ne kötüyü ne dostu ne de düşmanını duyabilir! Çünkü bir şeyi idrak edebilmek için maddi göz, kulak, beyin veya kalp değil, gönül gözü muktedirdir.

Eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun öncesi ile sonrası arasında olan derinsi değişikliğini ve güttüğü politikaları sürekli eleştirmiş; Batı’ya olan mensubiyeti şüphe doğurmuştu.  

Oysa yıllar öncesinden tanıdığım Davutoğlu, İslami kurallardan zerre kadar taviz vermeyen ve her fırsatta haçlı-siyonistlere karşı çıkıp Kur’an’ın, Müslümanların ve Türkiye’nin hâkimiyetini savunan biriydi!

Özellikle Almanya başbakanı ve AB’nin hamisi Merkel ile öyle bir ilişki kurmuştu ki, neredeyse yiyip içtikleri ayrı gitmez olmuştu. Hele Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde Merkel’in Türkiye’ye sunduğu dostluk mesajları, öncesinde Türkiye’nin AB girişine muhalif tutumunu değiştirmiş olması, sık sık Türkiye ziyaretleri, başta sığınmacılar olmak üzere verdiği vaatler, yapılan anlaşmalar, taahhütler; Davutuoğlu’nun başbakanlıktan azliyle düşmanlığa dönüşmüş ve Ermeni Soykırımı gibi yalan bir tasarıyı meclisinden geçirmesiyle başlayıp teröristlere sahip çıkan icraatlarıyla hasımsı gardını alabilmiştir.

Mustafa Kemal ve Atatürk muammasını hatırlamış; tanıdığım Davutoğlu’nun yerine Alman ajanı bir başka Davutoğlu mu geldiği sorgusuna kapılmış bulunmaktayım.  

Öyle ya; özellikle Çanakkale muharebesinin mağlubu İngilizlerin Atatürk’ü sevmeleri ve Atatürk’ün de; “İngilizler beni sever”  ifadesi ne kadar mantıklı ise, Türkiye’ye düşman Merkel’in de Davutoğlu’nu sevmesi o kadar mantıklıdır.

2009 yılında Mustafa Kemal ve Atatürk’ü konu aldığım yazı serisinde ortaya koyduğum kanıtların halen aksi belgelenememiş ve Davutoğlu olayı ile benzerlik içermesi, İngiliz Atatürk gibi Alman Davutoğlu’nu da irdelemeyi mecbur bırakmıştır.

Çanakkale zaferinin gazisi Mustafa Kemal; “Kanuni esas Kuran’ı azimünşandı” dedi ama Atatürk aksini yaparak Kur’an’a nasıl savaş açmış ise, Davutoğlu’da öncesinde “Kanuni esas Kuran’ı azimünşandı” derken, Kuran hükümlerini ayaklar altına almakla kalmayıp Müslüman Türk milletini Almanya’nın odalığına soyundurmaya kalkıştı.  

Müslüman Türk milleti ışığın yerine hep gölgelerin peşine düşmelerinden hâkimiyetlerini haçlı-siyonist çapulculara kaptırmanın ezikliğiyle hayali gerçek sanmış; yalanı, ihaneti ve dublörü ayırt edemeyerek özünden yani zafer ve insanlığından kopmuştur.  
       
Neden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi gibi zannettiği, umut ve övgülerle başa getirdiği Davutoğlu’nu azletmişti? 

Yanıt halen sır olsa da spekülatif söylentiler asla doğruyu içermemektedir.

“Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur. Mümtehine 1

İlgilenenlerin bilgisine Mustafa Kemal ve Atatürk ile ilgili iki yazım;



Hiç yorum yok: