4 Kasım 2016 Cuma

Dik dur; sakın ha çalışma!

FETÖ gibi haçlı-siyonist düşmanların Türkiye’deki emeli PKK/HDP’nin üzerine hak ve adalet adına giden devletin olası vesveselere karşı atabileceği bir geri adım milleti öyle hüsrana uğratır ki, beterin daha beterini müstahak kılar.

Türkiye’ye karşı düşmanlıkları tartışılmaz olan PKK/HDP’li azgınların demokrasi ve hukuk manipülasyonlarıyla kendilerini aklama maksatlı söylemleri aldatmamalı; haçlı-siyonist efendilerinin destekleri yıldırmamalı; Kürt kökenli kardeşlerimiz ile olan bağları sindirmemeli; silahlı tehditleri kararlılıktan vazgeçirmemelidir.

Müslüman tek bir Türk kalmamacasına ya Anadolu da yok etmek ya da Asya steplerine geri sürebilmek için ezelden beri çabalayan haçlı-siyonist güçlerin PKK/HDP’ye yaptıkları hamilik sürecinde sözde Kürt mücadelesi umurlarında değildir. Onların varsa yoksa yegâne düşmanları Müslüman Türkiye olup, PKK/HDP’de tetikçileridir.

Yoksa haçlı-siyonist’lerin Türkiye gibi kadim ve köklü bir ülkeyi değil de devlet dahi olmayan terör örgütlerinin yanlarında yer alabilmeleri mümkün müdür? Düşünün; Türkiye’den elde ettikleri çıkarların hangisini terör örgütlerinden sağlayabilirler?

Yıllarca sürdürdükleri hainlik ve kıyımlarıyla Türkiye’nin en şedit düşmanları olan PKK/HDP’lilerin gözaltına alınıp tutuklanmaları, bir milletim millet; bir devletin devlet olabilmesi için tek çaredir. Hatta idam edilmeleri çözümün ta kendisidir!

Milletini değil de başkalarını elem edinen yapılar çökmeye mahkûmdur. Çünkü varlığını sağlayan, idame ettiren ve uğruna can veren millettir.
Uluyan kalabalıkların ulumalarına kulak kabartıp korku odaklı çeşitli mazeretlerle esneklik göstererek hak ve adaletten dönenin ayakta kalabilmesi söz konusu değildir.

Gerek emniyetteki göz altılarında gerekse çıkarıldıkları yargıda savunma amaçlı ifade vermekten kaçan beşer görünümündeki insani şeytanların ifadelerine zaten gerek yoktur. Yıllardır yaptıkları açıklamalar kim oldukları, kime hizmet ettikleri, kimlerin tetikçiliğini yaptıkları ve hedeflerinin ne olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla ihaneti, demokrasi ve hukuk alaşımlı hiçbir harç sıvayamaz!


“Allah ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde  düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır. Maide 33

Hiç yorum yok: