30 Temmuz 2016 Cumartesi

Türkiye’deki şehitlik bir manipülasyondur!

Kur’an buyruklarının hükmetmediği bir devlette meşakkatsiz yani huzurlu bir ibadet, tıpkı ölünün kırık kolunu tedavi etmek gibidir! Ölünün dışa yansımayan tepkisizliği nasıl huzurlu olduğu kanaati verir ise, şeriatın hüküm sürmediği bir otoritede yapılan ibadette aynı kanaati yansıtır.  

Hz. Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicret etmesi akabinde ilk iş olarak İslam Devletini kurma ivedilikliyi Müslümanlar açısından hiçbir yoruma hatta eğip büktürmeye veya saptırmaya mahal bırakmayacak açıklıktadır. Dolayısıyla Kur’an’ı Kerim’in tartışılmaz küresel bir anayasa olduğu aşikârlığı her şeyin ‘Allah adına’ yapılma zaruriyetini ortaya koymuştur. Diğer bir ifadeyle Türkiye’de iddia edildiği gibi Kur’an şahsa indirilmiş kişiye özel bir ibadet kitabı değildir!

Din dışı seküler-laik bir devlet olan Türkiye’nin İslam ile anılabilmesi mümkün değildir. İslami yani Kur’an’i hiçbir literatüre yapısında yer vermeyen, zikretmeyen ve yasaklar getiren Türkiye, diyanet ve halkın ibadet yapmasını insani haklar çerçevesinde serbest kılmış ise de, Allah adına muaf tutulmamasından ötürü hiçbir değer taşımamakta; böylece ölünün kırık kolunu tedavi etmekten farksız bir yer ihtiva etmektedir.

Türkiye’deki hak ile batılın harmanlanmasıyla doğan kaos her ne kadar diğer sözde İslam ülkelerinde mevcut ise de, Türkiye’de en radikal vahiy karşıtı bir iğfal yapıldığı ve tamamen batı yani Hıristiyan odaklı hatta ateist yapıda olduğu tartışılmazdır.

Allah adına kesilmeyen bir hayvanın etini yemek dahi büyük bir günah ve haramken; Türkiye’de hiçbir şey Allah adına yapılamamakta ve yapılması serbest bırakılan dini vecibelere de insanlık hürriyetleri gerekçesiyle izin verilmektedir. Eğer izin verilen dini yapı ve vecibeler, seküler-laik rejimle çakışması durumunda derhal yasaklanmakta hatta tehdit kabul edilip savaşılabilmektedir!  

Ki, başa gelen darbe girişiminde dahi “Allah, Allah” nidalarıyla şehid olmak isteyip Allah indinde mükafat alabilmek maksadıyla kendilerini topa, tüfeğe ve tanka karşı siper eden Müslümanlar bile Allah yolunda şehid sayılmamış, “demokrasi şehiti” olarak tarihe geçirilmişlerdir. Çünkü Türkiye’de Allah yolunda ölmek teröristliktir ve şehidlikle ithaf edilemezler.

Oysa Kur’an, ne vatan ne bayrak ne millet ne de namus için ölmeyi şehidlikle mükâfatlandırmamış; sadece Allah yolunda ölenleri şehid saymıştır. Dolayısıyla rivayetten öte hiçbir bağlayıcılığı olmayan iddialar hurafedir, batıldır ve Kur’an’a aykırıdır. Hele Peygamber Efendimize hadis adı altında atfedilen sözlerin tamamı yalandır, uydurmadır ve batıla peşkeştir. Çünkü Allah Resulü, Kur’an’a muhalif ya da Kur’an ile hükmedilmemiş hiçbir söze itibar etmemiş, söylememiş ve yapmamıştır.  

Bu durumda seküler-laik Türkiye’de ölenlerden hiç kimse şehid değildir ve ahirette hiçbir karşılıkları yoktur. Şehidlik tamamen Kur’an’i bir kavram olmasından Allah yolunda ölenlerin dışında hiç kimse için “şehidlik” ibaresi kullanılamaz. Ancak batılı hak ile yamalayarak manipülasyonda sınır tanımayan maskeliler, şehidlik gibi yüce bir kavramı öyle doğramışlar ki, şahit olunduğu üzere ‘demokrasi şehdi’ dahi türetebilmişlerdir.

Devlet için; millet için; vatan için; bayrak için fedakârlık yaparak kahraman olabilirsin ama şehid asla!

Seküler ve laik Türkiye’de Allah adına bir şey yapmak; ölmek; savaşmak; yasa çıkarmak yasaktır hatta savaş sebebidir. Ancak evrensel insan hakları çerçevesinde bir şey elde edilebildiyse; o da Allah nazarında bir küfürdür ve hiçbir kıymet taşımamaktadır.   

Bana diyorlar ki, “Neden Erdoğan ve Ak Partiye muhalefette bulunup şirkle suçluyorsun; onlarda senin gibi Müslüman ve İslam için hizmet veriyorlar.” Diyorum ki; “Erdoğan da benim gibi hilkatte bir insan ve Ak Parti beşeri bir yapıdır; onların yaptırım güçleri bulunmadığından yükümlülükleri, hükümlere itaat etmektir. Sadece din dışı seküler-laik rejimi hedef alarak İslami rejimin hâkim olmasına çalışıyorum. ALLAH’ın helal kıldığını helal, haram kıldığını haram saymayan bir rejim küfürdür; dolayısıyla ALLAH’ın mutlak egemenliğini devletinde tanımayan değil Erdoğan, kardeşim hatta babam dahi olsa küfür ehlidir ve asla dostum olamazlar.”

“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.” Tevbe 23


“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.” Al-i İmran 169-170

Hiç yorum yok: