23 Eylül 2013 Pazartesi

Şairler şeytan, şiirlerde şeytanın sözleridir…

Nasıl olurda edebiyatı ve sanatı sözde yaratan şiire ve şaire böylesi bir itham ve aşağılamada bulunabildiğim ile ilgili tepki göstermeden önce anlam, amaç ve hedefini öğrenelim.

İlk şiirlerin dinsel törenlere eşlik etmek için yazıldığı bilinen bir gerçektir. Şiirlerde hakikat değil hayal, sezgi, duyu ve duygular öyle abartılır ki, ancak acıyla ve olumsuzlukla karşılaşıldığında hayatın şiirler ve şarkılarda yansıtıldığı gibi olmadığı anlaşılır.

Enstrüman olmaksızın yazılan şiirler sessiz şarkılar olup, nefsi odaklı tanrısal bir yüceliği, gerçekle özleşmeyen hayalsi bir güzelliği ve gizemi işlemesinden tamamen destan, ninni, aşk, ağıt ve isyandan ibarettir. Tıpkı bir çocuğu avutmak için kullanılan sözlerin şiirlerdeki muhteviyatı, şiirlerin şeytansı aldatmasını kanıtlamaktadır.

Daha açık bir ifadeyle şiir akla değil nefse hitap eden bir manipülasyondur. Şiirdeki amaç anlamı açığa kavuşturmak değil anlamamayı sağlayarak gerçeğin dışına götürmektir. Kendine edindiği ütopik bir alemden seslenir, insanlara ulaşamayacakları ve elde edemeyecekleri rüyası bir duygu doğurtarak boşluğa sürükletir. Bu sebeple şiire akılla yaklaşmak şiiri çıkmaza sokar ve hayalsi gizemini ortadan kaldırır.

Şairlerin saçma sapan rüya âleminde yaşadıkları ve izledikleri şeytanın uydurduğu ne varsa dizilerine döktüklerini ayetlerle açıklayan Allah, onlara uyanları da sapıklıkla yaftalamıştır.

 “Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. “ Şuara 224
 
Allah, Hz. Muhammed (s.a.v)’i elçisi olarak görevlendirilmesine inanmayıp karşı çıkanların kendisini “mecnun bir şair” olarak suçlamaları, o gün dahi şairlerin güvensizliklerini, kaçıklıklarını ve sapkınlıklarını kanıtlamaktadır. Allah’a iman etmiş hiçbir mümine şairlik yaraşmayacağı gibi şiirlerinde gerçeklerden uzaklaştıracak olmasından ötürü vahyen yasaklanmış ve Kur’an’ın bir şiir değil apaçık bir hakikat olduğu bildirilmiştir.

“Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.“ Yasin 69

Şairler hakikatlerin ve kulluğun hasmı olup, kalpleri uyuşturarak yalana, abartıya, aşırıya ve mübalâğa götüren nefsin bayraktarlarıdır. İnsanoğlunun ilk ebedi yaratısı olarak kabul edilen şiir, hayatın gerçeklerine değil de gerçeklerin dışına iter. Şeytan da fısıltılarıyla nefsi egemen kılmıyor mu? Şairler, kendilerine uyanları önce gökyüzüne çıkartıp bir dolaştırır, sonra da aşağı bırakarak paramparça ederler.

Kelimelerdeki cambazlıklarından şairlere her ne kadar itibar duyulsa da yalancılıkları tartışılmazdır. Nefiste yalanlarla kandırılarak felaketlere sürüklenmiyor mu? Bir sözü edebi ve sanatsal olarak değerlendirilip gerçekle özdeşleşip özdeşleşmediği önemsenmez ise, o edebiyat ve sanat sevgisi kişiyi zehirler. Böylece kabul edilmiş bir yanlışlık kazanılmış bir zehir olacağından, o insanın hayatında doğru ve gerçek varolamaz.

Kimileri Peygamber, İslam, vatan ve millet sevgisini içeren şiirlerin ve şairlerinde mi aynı kategoride değerlendirilmesi gerektiği sorusunu sorabilirler. Haddi aşıp abartılan her söz, kime karşı ve neyi içerse de abartıdır ve vahyen kabulü söz konusu değildir. Çünkü hayat, şiir ve şarkılardan ibaret değil yaşanılan gerçeklerden müteşekkildir. Ne Allah‘ın ne peygamberin ne de İslam’ın abartıya ve kelime cambazlığına ihtiyacı yoktur. İmanı veren kudret, ümmi dahi olsan o imanı kalbine nakşeder!  

Eğer Allah, “Peygambere şiir öğretmedik ve ona da yaraşmazdı” buyurmuş ise, hiçbir şiir ve şaire ayrıcalık tanınamaz. 
          
Çünkü şiirin özü abartıdır, haddi aşmaktır, nefsi yüceltmektir, gerçeği örtmektir, isyan ve intihar ettirmektir, hileli yönlendirmedir, olmadığı gibi göstermektir, duyguları tanrılaştırmaktır, algıları gerçekmiş gibi sunmaktır, kalbi uyuşturmaktır, yalanı süslemektir, bahaneler uydurmaktır, bir ütopyadır, kelimelerle nefsi coşturmaktır, ayakları yerden kesip olmayan âlemlere götürmektir.

Öyle olmasaydı Allah, şairleri ve şiirleri dışlar mıydı? Peygamberimize şiir öğretmediğinin ve şairliğin yaraşmayacağının altını çizer miydi? 
       

“Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!” Hakka 41

Hiç yorum yok: