16 Eylül 2013 Pazartesi

ABD’nin ihaneti; Rusya’nın sadakati…

Her ikisi de birbirinden daha zalim ve sömürgeci ama biri hain diğeri sadık!

ABD’yi, Avrupa Ülkelerini, BM, i Türkiye’yi, İsrail’i, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri gibi birçok ülkeyi karşısına alarak müttefiki Esed’ı savunmak amacıyla savaşmayı göze alarak sahip çıkan Rusya; ne kadar samimi, ilkeli, kararlı, vefalı ve güvenilir olduğunu kanıtlamıştır.

ABD ise, müttefikleri Esed’in kimyasal silahlarıyla tehdit altında iken bertaraf edebilmek amacıyla savaşmaktan kaçarak, başta Türkiye olmak üzere Ürdün, İsrail, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri gibi yıllarca sömürdüğü ve emir eri olarak kullandığı milletlere sırtını dönmek suretiyle kalleşliğini belgelemiştir. 

Böylece Rusya’nın müttefikine gösterdiği bağlılığı ABD, müttefiklerine karşı ihanetle yanıt verip, zalim Esed’i cesaretlendirmiş ve müttefiklerini yalnızlığa terk etmiştir. Eğer karar alıcı iki şeytan olup, dünyada bu şeytanların gözünün içine bakıyor ve illa şeytanlardan birinin safında olmaya ihtiyaç duyuyorsa, hain ABD’nin değil Rusya’nın safında yer almak, nefis için kaçınılmaz bir istikbaldir.

İnsanlar, ilme büyük itibar göstermelerinden ilim sahiplerine öyle teslim olurlar ki, hata ve yanlış yapmaz inançlarından tanrı seviyesinde bir aşk ve tazimde bulunmaktan sakınmazlar. Ben de derim ki, madem düşüncenin ‘vahyi mi batıl mı’ olduğuna ehemmiyet vermeden bilgisi dorukta olan ilim sahiplerine saygı duyacaksın, neden yaratılmışlar içinde ilmi en yüksek olan şeytana itibar göstermiyorsun? Amelsiz bir ilim, nasıl ki ruhsuz bir beden misali ölü ise; hain bir güçte örümcek evi gibidir. Çünkü evlerin en çürüğü örümcek evidir. Dolayısıyla şeytanı rehber edinmeye karar vermiş bir ülke, korkağın ve hainin değil de cesurunun ve sebatkârının safında olmalıdır.

Artık ABD’nin süper güç ve gündem belirleme unvanı ortadan kalkmış; Rusya, tek başına meydan okuyarak seküler dünyanın iktidarlığını eline geçirmiştir. Dolayısıyla ABD’de de manda altındaki diğer ülkeler durumuna düşmüş ve dolaylıda olsa Rusya’yı Efendi olarak tanımıştır. Yaratıcısı Allah’a güvenmeyip imanın gücüne inanmayanlar; kölenin köleliğini yapmaktan ise, bir efendinin köleliğini yapması daha muteber olsa gerek!

Bu sebeple günümüzün efendisi Rusya olup, gerek Türkiye gerek bölge ülkeleri gerekse vahye sırt çevirmiş dünya ülkeleri, ABD’nin de kendilerinden bir farkları kalmadığını idrak ederek, Rusya cephesinde yer almalıdırlar.

Rusya’nın kararlılığı ABD’nin imajını paçavraya çevirmiş, artık ABD’nin caydırıcı gücü hezimete uğramıştır.

Şeytanla akit ve pazarlık yapmanın ilk kuralı, yapma’dır. Dolayısıyla her iki tarafta şeytan olup, insan kasabı Esed şeytanının çıkarlarını gözetmek maksadıyla Cenevre’de yaptıkları görüşmeler, tamamen savaşsız bir çözüm hilesidir. Böylece ancak istediği 30 günlük süre zarfında kimyasal silahlarının listesini çıkarabileceğini söyleyen Esed, elindeki kimyasallarında ne denli devasa olduğunu kanıtlamakta, bir kısmını ortaya çıkararak büyük bir çoğunluğunu şartlara göre kullanmaktan çekinmeyecektir.

Öyle trajikomikler ki; ABD Dışişleri Bakan Kerry, ABD ve Rusya'nın Suriye'nin elindeki kimyasal silahların alınması ve yok edilmesi metotları üzerinde anlaşmaya vardıklarını söylüyor; zalim Esed ise halkına karşı kimyasal silah kullanıyor ve bölge ülkelerini tehdit ederek her an kullanabileceğini gözdağında bulunuyor; onlar ise metot üzerinde mutabakat sağladıklarıyla gurur duyarak başarı nutukları atabiliyorlar. İnsan olarak ipini şeytana kaptırmışsan, adı ABD olmuş, Rusya olmuş, Esed olmuş, Sisi olmuş ne fark eder?

Rusya’nın cesur kararlılığı karşısında korkusundan diz çöken ABD, Esed’in elindeki kimyasal silahların denetimi ve yok edilmesi konusunda kâğıt üzerinde anlaştı ama kimyasal silahların kullanma inisiyatifi halen Esed’in elinde ise, üzerinde anlaşmaya varılan o kâğıt parçası gurur duyulmaya değil çöpe atılmaya layıktır.

Unutulmamalıdır ki, azgının kesinlikle iflah olmayacağına hükmeden Allah, azgından insani bir düşünce, davranış, uzlaşma ve merhamet gibi bir karşılılık beklenmemesini açıkça bildirmiştir.

Başbakan Erdoğan’ın da ifade ettiği üzere; işlenen katliamların kimyasal ile yahut meşru addedilen diğer öldürücü silahlarla yapılmasının hiçbir farkı bulunmadığıydı. Esed’in 100 bin insanı öldürmesi ve milyonları ya yaralayıp sakat bırakması ya da göçe zorlaması dünya kamuoyu önünde BM ve Batı’yı zora sokmuş, müdahaleyi kırmızıçizgi addettikleri kimyasal silah kullanılmasıyla şarta bağlamışlardı. Sonuç; kimyasal silah kullanılıp yüzlerce çocuğun kıyılması akabinde sokak kabadayılığı yaparak esip gürlemişler ve Rusya’nın masaya vurmasıyla süt dökmüş kediye dönüşmüşlerdir.

Esed, değil elindeki tüm kimyasal silahları kullanması, Rusya, kendisine atom bombası dahi verse mutlaka mağlup olacak ve imanın karşısında barınamayacaktır.

Bugün ki süreç nasıl ABD’yi bitirmiş ise, yarın da Rusya bitecek; Müslümanlar, Allah’ın yardım ve desteğini hak ettikleri gün, dünya iktidarlığına kavuşacaklardır. Allah’ın oyun oynamalarına izin verdiği insan hilkatli şeytanların birbirlerine çalımları, üstünlükleri, silahları ve tuzakları Müslümanları endişelendirmemeli ki, Allah yanlarında olabilsin! Bilmelidirler ki, Allah’ın izni olmadan ne bir insan öldürebilirler, ne katliamlarda bulunabilirler, ne zafer kazanabilirler, ne de egemenlik kurabilirler. Şükürler olsun her şeyi görüp gözeten ve hesap soran yaratıcımız bir Allah var! Allah’ın yanında Rusya, ABD ve Esed gibi çapulculardan korkulup kıymet verilmesi; hiç iman etmiş müminlere yaraşır mı?

İNANMAK YETMEZ; İMAN ET, İMAN ET, İMAN ET…


“Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.” Tegabün 11

Hiç yorum yok: