6 Ocak 2012 Cuma

İşte millet; nerede darbeciler!

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda itibaren kendilerini tanrı sanan jakoben generallerin Müslüman halka acımasız düşmanlıklarına son veren millet, hükümet, hakim ve savcılara minnet duymak; insanım diyen her vatandaşın tartışılmaz erdemliğidir.

İrtica adına Allah’a ve vahye iman etmiş halkını ve seçtiği hükümetini ortadan kaldırabilmek için beterin beterini yaşatan ve milletin silahıyla milleti vurmaya çalışan hain generallerin kurdukları Ergenekon, Balyoz ve pkk gibi birçok terör örgütüyle gücümüzü ve bütünlüğümüzü acze uğratmaları bugüne kadar görmezlikten gelinmiş; ancak millet, kendini temsil eden liyakatli bir hükümete, adaletle şahitlik eden cesur yargıya kavuşmasıyla hainler hesaba çekilip hak ettikleri karşılıkla yüzleşmeleri, CHP ve cunta diktatörlüğünün yıkıldığı müjdesiyle sevinç doğurmuştur.

Dâhili Haçlılar, milletin diniyle uğraşmak yerine halkımızı derin acılara boğan pkk terörüyle mücadele etmiş olsalardı; bugüne kadar verdiğimiz kayıplar meydana gelmeyecek, ne bdp ne de pkk teröristlerinin meydan okumaları sürebilecekti!

Bir önceki Genelkurmay Başkanı Işık koşaner ve Kuvvet Komutanlarının miletini darbecilere tercih ederek görevinden istifa etmeleri, amaçlarının vatanı korumak, milletin mal ve can emniyetini sağlamak değil, diktatorya varlıklarını sürdürebilmek olduğu anlaşılmıştı.

Müslüman Halk düşmanı ve gizli bir Musevi olan Genelkurmay eski Başkanı Org. İlker Başbuğ’un yaptığı ihanetinin ve görevini kötüye kullanmanın hesabını yargıya vermesiyle hakkında çıkan tutuklama kararı, sanki tanrıymış ya da ülkeye zaferler kazandırmış bir kahramanmış gibi şok etkisi doğurmuş, yandaş işbirlikçilerinin alçakça savunmaları, milletin nasıl bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu gözler önüne sermiştir. Bu sebeple kundaktaki bebekler dâhil her vatandaş hükümetin ve yargının arkasında durmalı, böylece tez elden tamamının sonu getirilmelidir. Sözde özgürlüğü müdafaa eden sefillerin düştüğü durum, savundukları özgürlüğün sadece Allah ve İslam’a karşıtı olduğunu kanıtlamışlardır.

Org. Başbuğ gibi bir despotun halkını birbirine kıydırtıcı emelleri, İslam’i inanç sahiplerine baskı ve yasak uygulatması, hükümeti silah gücüyle devirmek istemesi, terör örgütleri kurdurarak milleti katletme planları, pkk gibi azgın bir örgüte yol vermesi, makamını ideolojik çıkarlarına peşkeş çekerek orduda bölücülük yapması gibi binbir cürümünü yok sayarak masum gösterilme gayretleri, ancak sözsel özgür ancak kalben tutsakların bir hezeyanıdır.

Org. İlker Başbuğ’un hazırlattığı “irtica belgesi ve kurdurduğu provokasyon amaçlı internet siteleri” ile Müslüman halka ve hükümete karşı başlattığı savaş, pkk teröründen çok daha korkunç bir tehlike ve dehşetsi bir vahametti. Belgenin deşifre olması ve kurdukları tuzakların ortaya çıkmasıyla Genelkurmay Başkanı olarak delilleri karartmaya çalışması, polis teşkilatını töhmet altına sokan bir iftiraya yeltenmesi ve ihanetini gizleyebilmek amacıyla işbirlikçi medya, CHP ve halk düşmanı gazeteciler aracılığıyla aklanma girişimleri bir sonuç vermemiş, adamları, elebaşı olarak kendini işaret etmesiyle soluğu cezaevinde almıştır.

Neymiş efendim? Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı suçlu olabilir miymiş ya da tutuklanabilir miymiş? Arkadaş! Bu ülkede halkın % 50’den fazla desteğini kazanmış ve hiçbir suçu olmayan bir başbakanı asılmadı mı? Cennette yaşayan ve Allah’ın en sadık kulu olan şeytan, yoldan çıkmasından dolayı ebedi cehenneme gark olmadı mı?

Org. Başbuğ, hata ve kusurdan münezzeh bir tanrı mı ki suç işlemeyeceği düşünülmektedir?
Ki, Org Başbuğ’un sıradan bir suçlu olmayıp idamsı ihanetleri apaçık ortadayken; neyi savunuluyor ve neyine itiraz yapılıyor?

Günümüzün Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’de, tıpkı Org. Başbuğ gibi TSK’nın komutanlığını sürdürdüğü halde; milletinin dini ve hükümetini alaşağı yapabilmek için komplolar tertip etmiyor, şerefiyle görevini cephelerde sürdürerek pkk denen canilere büyük yenilgiler tattırıyor. İşte milletimiz ve silahlı gücü TSK, böylesi bir Genelkurmay Başkanının önünde sevgi ve saygıyla durmakta ve dualarını esirgememektedir. Türkiye tarihinde ilk kez Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, milletine huzur ve güven sağlamıştır…

Bir tarafta kendini ülkesine ve milletine adamış Org. Necdet Özel; diğer tarafta kendisini teröristlere ve İsrail’e adamış Org. İlker Başbuğ…

Org. İlker Başbuğ’un takke takıp camiye giderek dua ederken bir fotoğrafı bulunmazken; sözde görev amaçlı İsrail ziyaretinde kipa takarak ağlama duvarındaki gözyaşları içinde dua eden fotoğrafı, sanırım hangi dine ve devlete mensup olduğunu yeterince kanıtlamaktaydı. Ayrıca o fotoğrafı kamuoyuna deşifre eden astsubayında nasıl cezalandırılarak ordudan atıldığını unutmamak gerek!

Genelkurmay Başkanlığı dönemince TSK’ne kapkara bir utanç yaşatan Org. Başbuğ, millet aleyhine kurdurduğu terör örgütlerinin yanı sıra, pkk’ya yardım ve yataklık eden hain subayların da koruyucu ve kolaycısıydı. Hafızalar tazelendiğinde, gerçeğin açık perdeleri kapatılamayacak kadar alenidir. Dolayısıyla Org. Başbuğ’u savunmak; devlete, millete, adalete ve insanlığa karşı işlenen en ürkütücü ihanettir.

Açıkça ifade ederim ki, Genelkurmay eski Başkanı Org. İlker Başbuğ bir haindir, ne CHP ne de işbirlikçi medya ve terör yandaşları kendisini aklayamayacak, manipülasyonlarla gerçekleri savsaklayamayacaklardır. Hukuki herhangi bir argüman, vicdanla özdeşleşmediği müddetçe meşru sayılamaz. Suçu belgelerle deşifre olanların "masuniyet karinası" gibi suçluyu perdeleyen bir saçmayla suçluyu nasıl masulaştırdığı ortadadır.

Kişinin suçlu olup olmadığına karar veren sadece mahkeme kararları değil, asıl vicdanlardır.

Bağımsız ve adil yargının Org. Başbuğ hakkındaki, “TCK’nın 314/1. maddesi gereğince ”örgüt yöneticiliği” ve 312/1. maddesi gereğince de ”cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçu işlediği ithamı tartışılmayacak kadar doğru bir tespittir.

Gücü ve geçmişteki makamı baz alınarak ideolojik kaygılardan dolayı tehlikeli bir suçluya sahip çıkandan daha berbat bir kölelik olamaz. Korku imparatorluğu önderlerinin yargılanma ve tutuklanmalarına karşı çıkanların mahkûmiyet duyguları paranoyasal sınırları aşmış, hangi ırk ve dinden olursa olsun milletine baskı, tehdit ve şiddet uygulayanlara sahip çıkanların özgürlük naraları hayvanlarınkinden farksızdır.

Sırf Müslüman oldukları için halkına savaş açan, darbelerle halkını zincirlere vuran, pkk ve diğer terör örgütlerini besleyerek cesaretlendiren geçmişteki Genelkurmay Başkanlarının da tamamı yargı önüne çıkarılmalı ve işledikleri ihanetlerinin hesabı bir bir sorulmalıdır. Artık sorulacağından ve adaletin yerini bulacağından şüphem kalmamıştır.

Düne kadar Genelkurmay’ın sanki milletin güvenliğini korumak için değil de milletin ve seçtiği hükümetlerin düşmanıymış gibi algılanılmasından dolayı Org. Başbuğ’un tutuklanması hayret uyandırmıştır. Nasıl olur da ülkenin sahibi bir Genelkurmay Başkanı tutuklanabilir sorusu, dikkatle irdelenmeli ve sorunu üreten siyasiler ve halk olduğu anlaşılmalıdır.

“Adalet, haksız olana zulüm gibi gelir.” Daniel Defoe

Hiç yorum yok: