8 Ekim 2010 Cuma

Özal zehirlendiyse kim öldürdü?

Düşünce, inanç ve yaşam değerleri birbirine tamamen zıt Turgut Özal ve hırsından tatmin olmaz oğlu ve eşinin fıtrati emelleri dikkate alınmadan yapılan yüzeysel tartışmalar alışılagelen komplo teorileriyle nebbaşları gündeme taşıyıp pirim kazandırmaktadır.

Başarısızlıklarını ölüden medet umma gibi bir lekeyle aşmaya çalışan azgın bir ailenin iddialarını ciddiye alan halk, yargı, medya ve politik çevrelerin aleni bir şekilde nasıl istismarla karşı karşıya bulundukları tek bir soruyla açıklıktadır.

Neden merhum Özal’ın otopsisine karşı çıktılar?

İktidarı boyunca ahlaki kuralları biçerek Turgut Özal’ı âleme rezil eden ve neredeyse yaşamdan bezdirip intihara sürükleyebilecek bir psikolojiye sokan ailesi, aradan 17 yıl geçmesine rağmen ruhunu berzahta rahat bırakmayarak hâlâ sömürmekte, şahsiyetleri yerlerde sürünen pespayelerin ayakta kalabilme çabalarını tüm örnekleriyle sergilemektedirler.

Hal ve davranışlarıyla sağlığında tahrip ettikleri Özal’ı ölümünün ardından da huzur vermeyerek, hiçliklerini varisi olma sıfatıyla kirli çıkarlarına alabildiğine peşkeş çekip politik güç edinebilme arayışlarındaki eş ve oğul, başları önünde bir köşeye çekilmektense şeytani hamlelerle eski nüfuz ve itibarlarına kavuşabilme peşindedirler. Halkın takdir ettiği Turgut Özal’ın hatıratından dolayı gece kulüplerinde alkolün dibine vurarak gönül eğlendiren Hacı Semra Özal ile babasının en amansız rakibi ve aile iffetinin en azılı düşmanı Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk’la işbirliğine giren Ahmet Özal’ın dışlanmamaları, maalesef komplo teorilerinin sürmesine neden olmaktadır. Turgut Özal’ı kızı Zeynep Özal’la boynuzlatmaya kalkışarak tarihte eşi görülmemiş ahlak dışı bir kumpas ve hakaretlerle gazete manşetlerini yönlendiren Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk değiller miydi?

Sıcağı sıcağına otopsi yaptırtmayıp öldüğünden bugüne kadar ocakta tüttürdükleri cinayet senaryosunu arada bir kaynatıp servis yapmaları, böyle bir olasılığın mümkün ama failleri ya eşi ya da çocukları olabileceği şifresi satır aralarında mevcuttur. “Hırs ve para düşkünlüğü, belki de bütün diğer ihtiraslardan daha fazla suç sebebidir ” Aristoteles

Özellikle Semra Özal’ın örneğine nadir rastlanılabilecek hırsına değil insanlar, hayvanlar, bitkiler ve taşlar dahi şahitlik eder
.
1988 tarihindeki Anavatan Partisi olağan Genel Kongresinde tetikçi saldırganın Özal’a giriştiği suikastın arkasındaki isim, her ne kadar kabullenilmek istenmese de eşi Semra Özal olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Turgut Özal, yaptığı soruşturma neticesi bu gerçeği anlamış ve suikastın üzerine gitmeyerek kapattırmıştı. Onuru ve çocuklarının annesi olan eşini gizleyebilmek ve dikkatleri başka tarafa çekebilmek için yakınlarına birkaç örgüt adı verdiği iddia edilse de gerçeği bir o, eşi ve Allah bilmektedir. Suikastçının 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992 yılında affedilmesi, Özal karakteriyle asla bağdaşmamaktadır.

Her geçen gün daha da tükenen ve istenmeyen adam imajından kurtulmaya çalışan Ahmet Özal’ın siyasi bir rant elde edebilmek için bazı isimleri manşete taşıması, tamamen çıkarsı bir kurgudur. Sözde saç kılını bir kasada sakladığını iddia eden Ahmet Özal, konuşacağına neden eyleme geçip gizemli perdeyi aralamıyor?

Diğer taraftan; ailesince ruhen cinayete uğramış bir insanın yabancı biri tarafından işlenmiş olası bir fiziki cinayetinin ne ehemmiyeti olabilir?

Ayrıca Korkut Özal, ağabeyinin kendisine olayın arkasındaki örgütün ne olduğunu söylediğini ancak verdiği bu sırrı ağabeyinin müsaade etmediği için açıklayamayacağını söylemesi; Semra Özal’ı kastetmiyorsa ya aileden birini koruyor ya da Özal’ın kemiklerinden semizleniyor. Bu nasıl bir muhakemedir ki hem ağabeyinin öldürüldüğünü feryat edeceksin hem de bildiğini açıkladığın faalini gizleyeceksin! Ahmet Özal ise tıpkı amcası gibi hem babasının öldürüldüğü çığlığını atıyor hem de babasının vasiyeti üzerine öldükten 15 yıl sonra sırlarını açıklamak yetkisi bulunduğunu söylüyor. Öyle bir tezgâh kurmuşlar ki Özal’ın hizmetleri ve hatırasını değil çürümüş cesedini pazarlıyorlar. Aradan 17 yıl geçmiş ve hazırlanmakta olan kitabın yakında kamuoyunun dikkatine sunulacağı ifadesiyle gem vuramadıkları hırslarıyla para ve güce kavuşabilme altyapısı içinde oldukları artık şüphe götürmemektedir.

Neden tetkçi Kartal Demirağ’da Turgut ve Korkut Özal gibi sırrı mezara götüreceğini söylüyor?

Turgut Özal başbakanken süikaste uğruyor, cumhurbaşkanıyken zehirlenerek öldürüldüğü iddia ediliyor ama faili bilindiği halde saklanıyor?

“Uyanık bir tek adam, uyuyan binlerce kişiden daha kuvvetlidir. “ S.Carnot

Hiç yorum yok: