25 Haziran 2018 Pazartesi

Sevme yaradanı; yarattıklarından ötürü…

Çünkü yarattıklarının çok ötesindeki eşsiz bir ALLAH’tır.

Dolayısıyla seversen yaradanı ancak ALLAH olduğu için sev ki, şeytan başta olmak üzere hiçbir kimse olası bir aşk ve tazimine vesvese katamasın.  

Ne var ki, seküler-laik düşünce düzeyinde insan ilişkileri ve sevgisi ateist bazlı hümanizmle örtüştürülmüş; böylece nefsaniyeti tanrılık seviyesine yükselten bir manipülasyonla Allah’ın insan sevgisi ve üzerindeki kulluk etkisi yok sayılmaya çalışılmıştır.

Oysa hümanizm her ne kadar insanlar üzerinde “insan sevgisi, barış, kardeşlik” gibi olumlu mesajlar çağrıştırsa da asıl hedefi Allah’a ve dinlerine savaştır. Şeytanın insanlar adına kaygısı ne ise, hümanist düşüncenin de odur!

‘İnsanlık’ kavramını Allah’a karşı isyan ve inkâr üzerine işleyen hümanizm,  en iyi değerlerin, karakterlerin ve davranışların ilahi otoritede yani Allah’ta değil de nefiste olduğuna inanan öyle bir düşünce sistemidir ki, kâinatın yaratıcı Allah tarafından yaratılmadığını ve sonsuzdan beri var olduğunu; insanın maddeden ibaret ve ruhunun bulunmadığını; insanın fıtratı doğrultusunda yaratılıştan gelen özellikleri olmadığını; Allah’ın kâinat ve insan üzerinde hiçbir hâkimiyetinin bulunmadığını; insanın benlik ve özgürlük kazanabilmesi için Allah inancının terk etmesini ve Allah’tan indirilen vahye inanmamasını savunur. 

Hümanizm tüm gerçekliğin bizzat doğanın kendisi olduğunu; kâinatın temel materyalinin de ruh değil madde enerji olduğuna inanır. Düşüncesine göre Allah gerçek değildir ve insanlar ölümsüz ruhlara sahip değillerdir; dolayısıyla kâinatın sonsuz bir yaratıcısı yoktur. Yaratıcı Allah’ı, Mutlak İrade’yi ve vahyi reddeden hümanizm öyle berbat bir düşüncedir ki, şeytanın Allah’ı inkâr etmemesi baz alındığında, sapkınlıktaki şeditliği de kanıtlanmaktadır.

Hedefi Allah’a imanı ve dinlerini yeryüzünden tamamen kaldırmak; aile hayatı ve evlilik kurumunu da feshedip çocuklar için komünal bir eğitim sistemini kurmak olan hümanizmin insani değerlere nasıl amansız bir düşman olduğu aşikârdır ama nefsi yücelten argümanlarından dolayı kabul görür.  

Allah’ın esas aldığı insan kavramına ve sevgisine tamamen karşı olan hümanizmin etkisi altında kalabilen özellikle İslam kimlikli politikacılar, içinde bulundukları seküler-laik çarkta öyle yontulup tükenmişlerdir ki, hem Allah’a inanır hem de hümanizmi savunmaktan geri kalmazlar. Böylece topluma yaptıkları çelişkili mesajları ve öğretileriyle akılları karıştırmak suretiyle iğfalde sınır tanımazlar.  

Ancak yaratıcı Allah ve Resulüne iman ederek indirdiği hükümlere kayıtsız-şartsız itaat etmek suretiyle nefsi doğrultusunda herhangi bir tercihte bulunmayanlar sevilmeye, dost edinilmeye ve kardeş yapılmaya hak kazanır. Geri kalan Allah’ın hükmüne göre düşmandır; ne sevilmeye ne de tevbe etmeden affedilmeye müstahaktırlar.

Allah’a karşı duyulması gereken aşk ve tazimi ruhunda hissetmeyenin bedeni sevgileri tamamen hümanist bir hezeyandır.  Demokratik düşünce de apaçık bir kanıttır!

Demokrasi şeytanın öyle şaaşalı bir silahıdır ki, kötüyü yani suçu, terörü ve isyanı meşrulaştıran bir fitnedir. ALLAH’ın indirdiği anayasaya karşı çıkan, insan yerine konulup söz sahibi yapılmakta; dolayısıyla hak yani iyi olan her şey mundarlaştırıldığından adaletin tesisi mümkün olamaz.  

Hümanizmin siyasi terminolojisi demokraside “insan için her şey, yine insan için yapılmaktadır” hileli felsefesi, dinli-dinsiz her düşünce düzeyini öyle etkiliyor ki, insan, doğrudan ya da dolaylı olarak tanrılaştırılıyor.

Şeytan da misyonu gereği tüm gayret ve enerjisini nefisleri mutlu edebilmek için harcamıyor mu; bitmez tükenmez arzu ve ihtirasların sınırsız taleplerini yerine getirebilmek adına durmaksızın hizmette bulunmuyor mu?

Müslüman bilmelidir ki, ‘ bana göre’ diyerek kavramları manipüle eden İslam kimliği taşıyanlar öyle zehirdirler ki, hümanizm güdümlü demokrat olan her düşünce ve yapı, Allah’ı yeryüzünden ve yönetimden dışlayarak insanı yerine geçirmektir.

Ayrıca idarecinin yani iktidarın seçimiyle ilgili yapılan oylamalar demokrasi değil cumhuriyet bir devlet biçimidir. Dolayısıyla ‘halk yönetimi’ olan cumhuriyet biçimi İslami’dir ama demokrasi yönetimi gayri-İslami’dir! Hatta aleni bir şirktir!  

“Siz ne yeryüzünde ne de gökte (Allah'ı) aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamazsınız.” Ankebut 22

“Bunlar yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Hâlbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı aciz bırakacak bir güç vardır. O, bilendir, güçlüdür.” Fatır 44

(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: "Şüphesiz Allah size gerçek olanı vadetti, ben de size vadettim ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim." Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.” İbrahim 22

Hiç yorum yok: