16 Haziran 2018 Cumartesi

Muharrem İnce bir kâfirdir!

Yaptığı açıklamalarla amansız bir vahiy düşmanı olduğunu öyle ikrar etmiş ki, Türkiye’ye hayır değil şer getireceğine şüphe kalmamıştır.

Doğarken ölümle nişanlanan insanlar, misafir oldukları dünya gerçeğini idrak edememiş olmalarından ev sahibiymiş gibi demir atmışlar; hiç ölmeyeceklermişçesine meylettikleri fanilikte başıboş bırakıldıklarını sanarak, yaratıcıları Allah’ı takmamaktaki inat ve ısrarlarını sürdürebilmişlerdir.

Oysa sahip oldukları kuvvet ve kıymetleri önlerine sunan Allah’a nankörlük ve ihanette sınır tanımamışlar, mutlak biliciliğini ve iradesini yok sayıp nefislerini öne çıkarmak suretiyle benlik gütmüşlerdir.

Kâinatı evirip çevirerek, bir yaprağın dahi bilgisi olmaksızın yere düşmeyeceğini Muharrem İnce ve Abdülaziz Bayındır gibi kimi kâfirler reddetmiş olsa da, “o kitap”ta yazılı olan bir şeyin dışında herhangi bir olayın meydana gelmeyeceği bildirilmiş ve fizikle de kanıtlanmıştır. Zaten yeryüzü ile gökyüzündeki canlı-cansız tüm varlıklara hükmedemeyen bir Allah olamaz.
 
Bilgisi olup da idraki olmayan dinli ya da dinsiz kâfirler, yaratıcı ve yoktan var edici bir Allah’ın geleceği bilmez hezeyanları, Tanrı’lığın özüne aykırıdır. Ki, Allah’ı kökten inkâr eden ateistler dahi böylesi sapkın bir düşünceyi deli saçması bulurlar. Çünkü yarattığı kullarını kontrol edemeyen, menfi yahut müspet ilişkilerini yönetip yönlendiremeyerek başıboş bırakan bir Tanrı,  Allah olabilir mi? Allah’ın tanıyacağı zerre bir inisiyatifin tüm düzeni allak bulak edeceği tartışılmazdır.

Hiçbir kuşku yoktur ki, beşer ne yaparsa yapsın kaderinin doğrultusunda yapsa da boştur. Çünkü kâinatın ve yarattığı kullarının kaderlerini mülkünde tutan Allah’ın kararı vardır ve içinde yaşanılan dünyada bunun apaçık bir delilidir.

Lakin Müslüman kimliğine bürünmüş azılı kâfir CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce,  Allah’ın kararına yani Mutlak İradesi’ne karşı çıkarak; "Böyle bir din yok arkadaşlar. Göster bakayım kararı, nasıl bir karar bu? Yani Allah'tan karar varmış, öyle söylüyor. Yalana bak. Göklerden gelen bir karar varmış; mail mi geldi, Facebook'tan mı, Twitter'dan mı, nereden geldi" sözleriyle nasıl şedit bir küfür ehli olduğunu ispatlamakla kalmamış; vahyi yani Kur’an’ı Kerim’i yalanlayabilmiştir.  

Aklın özgür ve mutlak bir güç değil, yaratıcı Allah’ın bilgisi, etkisi ve yönlendirmesi altında dahi olduğunu bilmeyen Muharrem İnce adlı mahlûk, gizli bir ateisttir.  Bedenler yaratılmadan yani fiziksel özellik kazanmadan önce yaratılmış olan ruhlara farklı bilgiler, yetenekler, görevler, şerler, hayırlar, eceller, rızıklar ve dünyada yaşadıkları boyunca görüp geçirecekleri ne var ise yüklenmiş; bilinmeyen yani Allah’ta saklı bir bilgiye göre imtihan gerçekleşmiş; bu esasa göre fiziki hayat güncelleşmiştir.

Allah’ın bildirmediği bilgi doğrultusunda gerçekleşen imtihanla ilgili hiçbir kulun sorgulama hakkı bulunamaz. Doğrusu İslam, Allah iradesine kayıtsız-şartsız bağlılıktır; imandır; teslimiyettir. Her ne kadar iman ya da inkâr edilmiş olunsa da her kul, İslam’ın hükmettiği kulluğun altındadır.

Yarattığı geleceği bilemeyen; günün koşullarını kestiremeyen; karar veremeyen bir Allah, yaratıcı ve kâinat düzeni sağlayıcı bir Tanrı olabilir mi?

Her kulun programlanmış ruhu gereği bedeni işlev kazanmaktadır. Mutlak İrade’nin “o kitap”taki yazgısı; aldığı karar ve verdiği takdir ne ise, o aynen uygulamaya geçer. Dolayısıyla yaratıcı ALLAH’ın kararını inkâr eden Muharrem İnce, Müslüman görünümlü bir Lawrence’tir; İngiliz casusu Lawrence’in 1. Dünya Savaşı sırasında Türklere nasıl kahpelikler yaptığını tarih sayfalarından inceleyiniz ki, Muharrem İnce’nin kim olduğunu idrak edebilesiniz.

“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.” Hadid 22

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!” Kıyamet 36

“Heva ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala ibret almayacak mısınız?” Casiye 23

“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir. Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) dır.” Hud 6

De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlamızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.” Tevbe 51

Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.” Enam 38

“Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın.” Yunus 61

“O, göklerde ve yerde tek Allah'tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. Ne kazanacağınızı da bilir.” Enam 3

Hiç yorum yok: