17 Nisan 2017 Pazartesi

Öyle acı bir gerçek ortaya çıktı ki…

Referandum sonucuyla birlikte şerefsizliğin, kahpeliğin, nankörlüğün, hainliğin, teröristliğin ve ihanetin dibini gördük.

15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili şehit düşürülen, katledilen ve gaza üzerinde yaralananların biyografilerine şahit olduğumda aklıma sürekli takılan soru; neden bir CHP’li, HDP’li, Kemalist ve solcuların darbe püskürtmede yer almamalarıydı.

Öyle ya, vatan ve millet herkesin ise onlar neredeydiler? Birlik ve beraberlik ülkenin vazgeçilmez bir olgusu ise, neden cephede değillerdi? Halk silahlı bir işgale uğrayıp acımasızca kırılırken, düşmanları desteklercesine sessiz kalışlarının ve doğrudan ya da dolaylı olarak arkalarında oluşlarının anlamı neydi?

Böylelikle onların referandum oylamasıyla Müslüman Türk Milleti aleyhine ‘hayır’ demek suretiyle ortaya çıkmaları, her ne kadar hainliklerini belgeleyen tartışılmaz bir kanıt ise de, demokrasi safsatalarıyla ihanetlerinin örtbas edilebilmesi mümkün değildir.

Tıpkı polisin aradıkları suçluları sandık başlarında yakalamaları gibi,  onlarda sandıkta kullandıkları ‘hayır’ oylarıyla yakalanmışlar ve neredeyse nüfusun yarısının hain olduğu kayıt altına alınabilmiştir.   

Gerek yurt dışında gerekse yurt içinde yaşayan vatandaşların ‘hayır’ saflarında birleşerek haçlı-siyonist cephesinde Türkiye’ye karşı şer ittifakı oluşturmaları rüyada görülen bir kâbus değil, yaşanılan gerçeğin ta kendisidir.

Hiçbir ülke, hainliği meslek edinmiş böylesi vatandaş çoğunluğuna sahip olmasa da, Türkiye’deki şerefsizlerin ürküterek umutları kıramaması nedendir biliyor musunuz; tek bir iman sahibi vatandaşın dahi tümüne bedel olabileceği gerçeğindendir.

Türkiye’de yapılan referandum oylamasının amacı herhangi bir kişiyi, partiyi ve adaletsiz rejimi iktidara taşımak değil, haçlı-siyonist küffarına karşı galebe çalabilmek içindi. Her ne kadar lehte bir üstünlük sağlanabilmiş ise de, ülke yarısının küffar safında yer alabilmesi fevkalade düşündürücüdür ama hak her zaman batıla üstün gelebilecek bir kuvvettedir.   

Referandum seçimiyle ilgili haçlı-siyonist tutsaklığından kurtulacak olan Müslüman Türk Milleti’nin aklını karıştırmaya çalışan dış güçler ne kadar havlamış olsalar da, tetikçileri CHP ve koalisyonunun ısırmaları alçak bekalarına fayda getirmemiş; dolayısıyla CHP statükosunun çöküşü dahi yeter bir müjde olabilmiştir.

Ya çekimser kalarak ya da ‘hayır’ diyerek haçlı-siyonist belasını kabullenmek suretiyle vurulan zincirlere razı gelen hainler, Müslüman Türklerin tarihlerini okuduklarında Allah için şehid olmaya severek hazır olduklarını ancak teslim olmayacaklarını öğrenirler.  

Söz ve kararın beşerde değil Allah’ta olduğuna iman etmiş Müslüman Türk Milleti’ne verilen mesaj odur ki, her iki kişiden birinin hain olduğu Türkiye’de daha dik durulmasını; Allah için hiçbir küffardan korkulmayarak ve nefsi bir çıkar gözetilmeyerek hak ve adaletten asla geri adım atılmamasını; hakkın çizdiği yoldan sapılarak batıla meyledilmemesini; azgınlara Kur’an’ın hükmettiği cezalarla yanıt verilmesini; şerefsizi namuslu yaparcasına dost edinilmemesini; saygı duyulmamasını; iman ile küfür ehlinin harmanlaştırılmamasını ve sapkınların doğru yola gelebilirler düşüncesiyle yontulurcasına savunulmamasıdır.

“Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah'a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter.” Ahzab 48

“De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: «Bize gel!» diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri(inkârcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir. “ Enam 71

“Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, orada hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler. Nahl 61


“Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez. Nisa 107

Hiç yorum yok: