24 Haziran 2016 Cuma

Asıl sorun sistem değil rejimdir!

Allah’ın indirdikleriyle özdeşleşmeyip hükümlerini küçümseyen ya da dışlayan millet ve devletlerin küfür içinde oldukları gerçeğine vakıf olmamla birlikte rejime odaklanmış; batıl rejim uhdesinde yapılanları ve yapıları önemsiz bulmuşumdur.

Çünkü Allah’ın vahiyle gönderdiği rejimi reddedip tagutunkine rıza göstermiş bir toplumun yaptıkları hiçbir iyinin ehemmiyeti yoktur. Bu sebeple hizmet adına ne iyilik yaparlarsa kendi arzu ve isteklerine göre yaptıklarından Allah nezdinde bir değer taşımamaktadır. 
   
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” Ahzab 36

Allah’ın hükmü doğrultusunda Türkiye gibi sözde İslam Ülkeleri’nin tamamı sapıklığa düşmüştür. Çünkü Allah ve Resulünün hükümlerine göre değil batıl hükümlere göre yönettiklerinden.

Müslümanlığa razı olup şereflenmesi akabinde Allah’a ortak koşucu düzen içinde olmak her ne kadar imkânsız ise de suskunluk, kendilerini öyle öğütmüş ve batıl çarkta tüketmiştir ki, gözlerinin biri hak, diğeri de batıl görmesinden acayip bir mahlûka dönüşmüşlerdir.

Önemle üzerlerinde durulması gerekenler inkâr ya da reddedenler değil, inançlarıyla amel etmeyen riyakâr döneklerdir.

Artık parmak sayısına düşen Müslümanların orantısı, ancak cihad meydanlarında küfre karşı imanı üstün tutabilmek maksadıyla rableri uğruna canlarını feda etmekten geri durmayanlarla tanınır hale gelmiştir. Lakin birçok insan katılmayabilir ama Kur’an hükümleri ve imandaki sadakat bağlayıcıdır!
Hiçbir dernek, cemaat veya partiye üye olmayıp desteklememden ötürü eleştirilmiş; hizmetten, birlikten, dayanışmadan ve İslam’ı egemen kılmaktan kaçınmakla ve fırsatlardan istifade etmemekle itham edilmişimdir.

0ysa küfür, haram ya da batılla mücadele etmeyip ilkelerine bağlı kalarak hakka hizmet ve sadakat yolunu ne Kur’an’da ne de peygamber efendimizin hayatında asla görmemiş; dolayısıyla yanlışı kabullenerek kazanılan zehirle hidayete ulaşılamayacağı gerçeğinin vurgusuyla iman etmişimdir. Zayıf olan batılın, güçlü olan Hakk’ın karşısında bir yaptırımı yahut caydırıcılığı olabilir mi ki, batıl maskesi takarak Hak kazanılabilsin?  

Bu sebeple rejimin dışında hiçbir kurum, kuruluş, lider ya da kişiyle özde ilgilenmemiş; rejim, İslam oluncaya dek mücadeleyi sürdürmemin kaçınılmazlığına inanmışımdır. Tıpkı Kur’an’da ve sünnetlerde hükmedildiği gibi!

Hem en güçlü, kudretli, izzetli, yenilmez ve söz ya da amelinin üzerine tek bir kelime ve davranışta bulunulamaz denen Allah’a iman ettiğini söyleyeceksin; hem de aslı astarı olmayan gerekçelerle Allah’ın indirdiğini kabul etmeyip batılı düzen olarak alacaksın! Ya kanıt!

Sadece Türkiye’de değil dünyadaki tek sorun rejimdir! Rejimi yanlış olan bir ülke hiçbir reform ya da tadilatla doğrulaşamaz. Bu sebeple Allah’ın indirdiği Kur’an’dan başka hiçbir rejim olamayacağına; yeryüzü ile gökyüzünün yönetimi sadece Allah’ın iradesinde olduğuna; başta insan olmak üzere canlıların tamamının ipleri yani kaderleri Allah’ın elinde bulunduğuna göre başkaca bir alternatif ancak ateistlere yaraşır. Dolayısıyla Türkiye’deki seküler-laik rejimi kabullenip direnişte bulunmayanların tamamı gizli ateistlerdir; kurulmuş yapılarda ateizmle serpilmekte ve gölgeleşmektedirler.
   
İman etmiş bir Müslüman olarak; devletimin ateist olmasına asla rıza gösteremeyeceğim gibi seçip desteklediğim bir lider, vekil yahut partinin de ateist devletin kural ve kaideleriyle beni yönetmesine asla kabul duyamam.
Özgürlük, aydınlanma ve bilim manipülasyonlu ateist devletlerin akıl karıştırıcı argümanları nedir bilir misiniz; evrensel insan haklarıyla, dini haklara meşruiyet kazandırmaktır. Örneğin; Türkiye ateist bir devlete sahiptir ama devlet; dinlere, diyanete, camiye, kiliseye, havraya, ibadete, bugün türbana ve insan hakları çerçevesinde kendine tehdit bulmadığı her türlü ibadete izin vermektedir. Verirken de Allah’ın emriyle değil, insan haklarının bildirgesiyle verir.

Şeriat, cihad, siyaset, bilim, rejim ve düzen Allah’ın emri değil midir?

Seküler-laik yapı batıldır ve yıkılması mutlaktır; dolayısıyla ayakta kalabilmesi mümkün olmayan ve üstelik Allah’ın lanetine duçar olmuş bir rejimi destekleyemem; taşeronlarına dayanak olamam; benden görünenlerin tuzaklarına düşemem; yaratılanı sahibim ya da kurtarıcım göremem; Allah’tan başkasına da kulluk yapamam!

“Din konusunda onlara açık deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. 
Çünkü onlar, Allah'a karşı sana hiçbir fayda vermezler. Doğrusu zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah da takvâ sahiplerinin dostudur.

Hiç yorum yok: