6 Temmuz 2012 Cuma

Beni unutma Başkan!


Yasa dışı örgüt lideri Aziz Yıldırım’ın tahliyesi sırasında Cübbeli Ahmet Hoca’nın “Beni Unutma Başkan” sözleri; Hz. Yusuf Peygamberin zindanda yatarken Kral’ın adamı olan zindan arkadaşının tahliye edileceği ile ilgili rüyasının müjdesi üzerine Hz. Yusuf’un; “Beni efendinin yanında an” demesini hatırlattı.

Allah, Peygamber olan Hz. Yusuf’u imtihan etmek suretiyle kendisine değil de Kral olan bir kulundan medet ummasının cezasını, birkaç sene daha zindanda bıraktırmasıyla ödetmişti. Bakalım, Cübbeli birkaç yıl daha hapiste kalarak Allah’ın hidayete erdirdiği kulları arasına mı girecek yoksa dostu Aziz Yıldırım gibi bir azgının yolunu mu izleyecek?

“Onlardan, kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni efendinin yanında an. Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıyla birkaç sene daha zindanda kaldı.” Yusuf 42
 
Demek ki, Peygamberde olunsa nefis ağır basabilmekte, Allah’ın sebatkâr kılmayıp yardım ve desteği bulunmayan kimselere hiçbir gücün faydası olamamaktadır. İşte inandıkları halde bir türlü iman edemeyen ister âlim ister cahil olsun sözde müminlerin durumu fevkalade vahim olup, etiketsel ilmin ve şöhretin değil, iman ve sabrın önemi Allah nezdinde değer taşımaktadır.

Nefsi azdıran ve Allah’tan uzaklaştıran binlerce fitne ve hilenin galebe çaldığı bir dünya da; acaba itikâf misali tutukluluk mu yoksa hak yolunda adaletle şahitlik edilemeyen bir serbestlik mi daha hayırlıdır?

Hz. Yusuf, kendisine kurulan tuzak ve hileler karşısında; “Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum.” Yusuf 33

Bu ayet, insanoğlunu uyaran öylesine bir mesajdır ki, aşk ve tazimle bağlanıp hata ve yanlıştan münezzeh görülen dini ve siyasi liderlerin her türlü kötülüğe meyledebileceklerini ortaya koymakta, dolayısıyla dokunulmaz veya sorgulanamaz sanılan ilim ya da siyasi erbaplarının nefislerine yenilebilecekleri açıklamaktadır.

Asıl cehalet ve asilik odur ki, bildiği ile amel etmeyen ve Allah’ın açık ve seçik ayetlerine yorumlar katarak kendi istek ve düşüncelerine göre din kuranlardır.
 
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in dahi Allah tarafından sebatkâr kılınmaması halinde azgınlara meyledebileceği buyrulmuştur.

“Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin.” İsra 74

Bu sebeple kişinin ilminden ziyade nefisine karşı sebatkâr kılınıp kılınmadığı; Allah’a mı yoksa beşeri güçlere mi dayanıp sığındığı, korku ve güven hissettiği, yardım ve destek göreceği davranışlarından kanıtlanmaktadır.

Cennette yaşayan şeytan nasıl Allah’ın bir bilgisine göre saptırılıp emre karşı getirtilerek lanetlenmiş ise; veli, evliya, efendi, şeyh, kurtarıcı, hoca, lider veya önder gibi arşa yükseltilen kimselerin iradeleri dâhilinde herhangi bir güçleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla bunlara karşı duyulan bağlılık, itaat ve güven; gizli bir şirktir. Farkında olunmadan sınırlar aşılıp, bir müddet sonra Allah’a ortak koşarcasına tazime yönelinmesi, lider veya eğiticileri kurtarıcı tanrısallığa ulaştırmakta, ruhsal olan Allah’a fiziki aracılar ortak koşularak şeytanın adımları takip edilmektedir.

Küfrün merkezindeki Fetullah Gülen adlı hoca misali inkâr ile iman arasında gidip gelen âlimlerin düşünce ve eylemlerini Kur’an’la karşılaştırıp cemaat üyelerine ayetlerle ispatladığım zaman, “biz bilmeyiz, hoca efendi ne dediyse ve ne yaptıysa doğrudur” yanıtları, sözde Kur’an’a iman etmiş Müslümanların nasıl yoldan çıktıklarını açığa kavuşturmaktadır. Demek ki, Kur’an’ı Kerim itaat edilmek için değil, herkesin arzusuna göre değiştirilmesi için gönderilmiş!

Hz. Yusuf (a.s)’ın “Beni efendinin yanında an” ifadesi dahi cezaya çarptırılmasına neden olabilmiş ise, düşünün ümmetin halini! Ne kadar çabalansa da Allah’ın dilediği zaman- mekân ve şartlarda menfi yahut müspet sonuçlara ulaşılır. Tıpkı ecel misali ne bir saat ileri ne de geri bir sonuç alınamaz. Hakkında yazılan kaderin dışına çıkılması mümkün değildir. İnsan yaratılmış bir kul, Allah ise Yaratıcı bir ilahtır!

“De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın bir tek İlah olduğu vahy olunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline!” Fussilet 6

“De ki: Doğrusu ben size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim.” Cin 21

Peygamberlerin dahi fayda veya zarar verme güçleri yok iken; cemaat liderlerinden, siyasetçilerden, zenginlerden yahut Aziz Yıldırım gibi kendini Kaf dağında sanan hilekâr çapulculardan fayda yahut zarar umabilenler sapık değil de nedirler? Hele de kendilerini kurtarıcı, yardım edici ve hidayet vericiler olarak insanları etraflarında toplayıp da insanların da itibar etmelerinden daha etkili sapkınlık ne olabilir?
  
(Resulüm!) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.” Kasas 56

“De ki: Ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı? De ki: "Hakka Allah iletir." Öyle ise hakka ileten mi uyulmaya daha layıktır; yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?” Yunus 35

Özellikle Fetullah Gülen’in ya da diğer cemaat liderlerinin hidayet dağıttığını ve dünyada birçok gayrimüslimi imana getirdiğini iddia eden cahiller!

(Resulüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur.” Nahl 37

Evet, yaklaşık 7 aydır aynı kafesi paylaşan Cübbeli ile Aziz Yıldırım’ın birbirlerine ne verdikleri, tövbe edip etmedikleri, azgın Yıldırım’ın iflah olup olmadığı söz ve davranışlarıyla ispatlanmıştır. Çeteyle işbirliği suçundan yargılanan Cübbelinin en azılı çete lideri Aziz Yıldırım ile olan ilişkisi suç değil midir? Cübbelinin Yıldırım’ın tahliyesi ile ilgili gözyaşları ve unutulmaması için talebi, hiçbir şeyin değişmediğini ortaya koymakta; Cübbelinin Aziz Yıldırım gibi bir azgının duacısı olmaktan öte hiçbir fayda temin edemediği anlaşılmaktadır.

“Şeytanlar, elbiselerden faydalanırlarhttp://www.mumsema.com/images/smilies/nokta.gif Onun için, biriniz elbisesini çıkardığı zaman, onu katlasınhttp://www.mumsema.com/images/smilies/nokta.gif Çünkü şeytan, katlanmış elbiseyi giyemezhttp://www.mumsema.com/images/smilies/nokta.gifHz. Muhammed (S.A.V)

Hiç yorum yok: