1 Şubat 2017 Çarşamba

Neden “evet” demeli biliyor musunuz?

Yüz yıldır Türkiye’yi boyunduruğu altına almış CHP diktatörlüğünün deşilecek olmasından;

CHP’nin tutsak kılıcı iradesinden çıkılıp millet iradesine kısmi bir özgürlük katacak olmasından;

CHP ile anılan cumhuriyet ve devletin milletleştirilecek olmasından;

CHP’nin sultasında olan TBMM’nin milletin mülkiyetine geçebilecek olmasından;

Anayasaya CHP’nin değil milletin söz sahibi olacak olmasından;

Atatürk ilkelerinin değil millet ilkelerinin hâkim olacak olmasından;

Haçlı-Siyonist tabanlı CHP sendromunun son bulacak olmasından;

Batı’nın Müslüman Türk düşmanlığını yürüttüğü CHP’nin açığa çıkacak olmasından;

Türkiye’nin siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri gücünün düşmanlar üzerinde korku uyandırıp geri adım attırarak hizaya çektirecek olmasından;

Milli bir birlik ve bütünlüğü tesis ettirecek olmasından;

Dâhili hainlerin fitnelerini son bulduracak olmasından;

Atatürk gölgesi altında kendini millet yerine koyup millet iradesini hunharca dışlayan CHP’nin bölücülük hoyratlığına son verilecek olmasından;

Milletin rabbi olan Allah’a karşı imanı kayıtsız-şartsız reddedip sadece Atatürk aklını üstün gören CHP’nin tahammülsüz jakobenliğinin durdurulacak olmasından;

Yabancı güçlere peşkeş çekmeye çalışılan seslerin kısılarak ülkenin tehditlere karşı savunulacak olmasından;

Allah’a yapılan kulluğu esaret belleyip CHP ilkelerine bağlılığı özgürlük manipülasyonuyla milleti köleleştiren zihniyetin çerçöp edilecek olmasından;

İktidarın tek elde toplanıp dışarıdan okunan gazellere geçit verilmeyecek olmasından;

Milletin seçtiği Cumhurbaşkanın yegâne yükümlü ve sorumlu bir vasfa sahip olacak olmasından;

CHP’nin devletteki oligarşin tekelciliğini son bulduracak olmasından;  

Sinsice sürdürdüğü İslamofobiyle ayrılıkçılığı derinden işleyerek yaymaya çalışan CHP tuzaklarının bertaraf edilecek olmasından;  

Müslümanların Atatürkçülük adına her türlü baskılardan muaf tutulması ve hiçbir horlanma, hakir görülme, dışlanma ve aşağılanmalarına mahal verilmeyecek olmasından;

Devlette Allah ve İslami hükümlerin yer alabileceği kaygıları taşınmasından;

Müslüman milletin karar alma inisiyatifini elde edecek olmasından;

Haçlı-Siyonistlere karşı Müslüman Türk milletinin şahlanacak olmasından…

Seküler-laik anayasanın değişimiyle ilgili yapılacak referanduma rejimi sindirmiş herhangi bir vatandaşın kabul etmeyerek ‘hayır’ oyu kullanması, kendini yok saydığına bir kanıttır.

Oysa mevzubahis yapılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, rejim taraftarı olmasına rağmen sırf İslami hassasiyet taşımasından ötürü istenmemesinin yegâne sebebi, gizliden sürdürülen İslam düşmanlığıdır. Yoksa Erdoğan ve Ak Parti hükümetinin vahiy lehine hiçbir icraat yapmadığı, devlete İslami hükümler getirmediği, laiklik aleyhine hiçbir girişimde bulunmadığı, hiç kimseye dininden, ırkından ve sosyal yaşantısından dolayı yasaklar getirip kısıtlamaya gitmediği, vahye iman etmiş Müslümanların dışında hiçbir müdahalede bulunmadığı, hükümeti süresince milleti hem içeride hem de dışarıda temsil edebildiği, ekonomide kalkınabilmek için hizmette sınır tanımadığı, milleti devletin efendisi yapmaya çalıştığı, hata ve kusurlarına rağmen millet iradesinden taviz vermeye yanaşmadığı, yaklaşı onbeş yıldır CHP rejimine bir zerre olsun ilişmediği, CHP ve güruhu gibi devlet demeyip önce millet diyerek devlet-millet birlikteliğiyle hareket ettiği malumdur.

Öyleyse nasıl olurda dünyasını elem edinmiş bir millet, kendini imha edercesine karşı koyabilir? Nasıl olurda hürriyetini değil de esaretinin devamını isteyebilir? Nasıl olurda aslan olmaktansa çakal olmaya razı gelircesine CHP, PKK ve güruhunun artıklarına istekli olabilir? Nasıl olurda Müslüman Türk milletini ezeli ve ebedi düşman bellemiş haçlı-siyonist güçlerin güdümünde olmak hazmedilebilir?  

Hele meclisi öne çıkarıp demokrasiden sayıp da seçilen cumhurbaşkanını diktatörlükle itham edenler, tartışmasız millet düşmanıdırlar. Yahu meclise verilen yetkinin sahibi ile cumhurbaşkanına verilen yetkinin sahibi aynı değil mi? Öyleyse meclis diktatör olmayıp da cumhurbaşkanı nasıl diktatör olabilecek? Yaklaşık 15 yıldır meclis çoğunluğu, başkanlığını, hükümeti ve cumhurbaşkanlığını elinde bulunduran Ak Parti değil midir? Düşüncelerine göre yetkiyi veren milletin tekrar geri alma otoritesi yok mudur ki, millet iradesine güvenilmeyip saygı duyulmamaktadır? Çünkü hiçbir zaman köle belledikleri millete danışma ihtiyacına gerek görmemiş, sözde millet adına seçtikleri vekillerle millet iradesine ihanet etmişlerdir.  

Ancak ruhuna bedeni karşılılığı fiyat etiketi koymamış Müslüman her vatandaş,  nefsi bir sapkınlık içine girmeyerek ve ahiretini yitirecek bir beklentide olmayarak seküler-laik anayasayı meşrulaştırıcı bir seçime katılamaz; Allah’ın vahiyle indirdiği hükümlere göre hükmeder. Çünkü ölümle birlikte yola çıkılacak ahiret yurdunda heybede aranan sadece ayetlere itaattir. Geri kalan her şey fani dünyanın debdebesidir!

Dolayısıyla seküler-laik bir rejimde  “evet” veya ”hayır” ile ilgili çıkacak bir sonuç umurumda değildir!

“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. Ahzab 36


“Allah, hüküm verenlerin en üstünü değil midir? Tin 8

Hiç yorum yok: