16 Şubat 2017 Perşembe

CHP yani Atatürk’ten başka tek adam mı var ki!

Başka bir adamın tek adamlığı mevzubahis yapılıp millet üzerinde bir endişe ve sıkıntı doğurabilsin…

Kamuflaj, bir toplumu mahvetmenin öyle savaşsız bir yoludur ki, saklı sürdürülen amaçlar akılları karıştırdığından gerçek idrak edilememektedir. Şöyle ki, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya nasıl sağanak bir yağmur isabet ettiğin de kaya, çıplak pürüzsüz hale gelebiliyor ise,  insanda ancak mezara girdiğinde o çıplak kaya haline gelip gerçekle karşılaşsa da geri dönüşüm olamamaktadır.

"İnsanların olumlu bilim ve akıl ile aydınlatılmasıyla bir gün dine gerekseme kalmayacak" ilkesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti adlı CHP Diktatoryası ve Kemalizm’in, Nisan ayında yapılacak olan referandum ile yıkılarak milletin üstün gelebilmesi kaçılmaz olmalıdır ama milletin yüzde kaçının putperestlikten ve tutsaklıktan kurtulabileceği ancak Mutlak İrade’nin takdiriyle mümkün olacaktır.

Ölü bir adamın dokunulamaz ‘tek adam’ yapılarak Türkiye’yi ilke ve inkılâplarıyla hükmeden konuma getirilmesi seksen milyonluk milleti öyle bir alçaklığa duçar bırakmıştır ki, kendi olmak yerine hep başkaları olunmuş ve başkalarının ilkeleri idol yapılabilmiştir.

Yaratıcı Allah’ın dışlanıp Atatürk’ün öne çıkarılmasıyla başlayan karmaşa ardı ardına gelen birçok beşeri kurtarıcı kılmış; harici düşmanlar dahi dost edinilerek Müslüman Türkiye peşkeş çekilebilmiştir.

Ölü bir adamı kendisiyle eşdeğer tutmuş bir millet doğrudan köledir. Ölü bir adamı ve kurduğu partisi CHP’nin ilkelerini devlet yaparak güdümüne giren bir millet mahkûmdur. Oysa başta şehit ve gaziler olmak üzere Atatürk ya da bir başkasının tek bir fertten hiçbir üstünlüğü olmadığı gibi ayrıcalığı da söz konusu değildir.

Din ve namus telakkisini ortadan kaldırma hedefinde olan CHP’ye direniş gösterebilen millet, kuvvetle muhtemel zayiatlarını telafi ederek izzet ve şerefine ulaşacaktır.

Atatürk’ün insan mı yoksa bir tanrı mı olduğu konusu ancak sözde insan, fiiliyatta bir tanrı olduğu hilafını ortaya koymaktadır ki, gerek anayasa gerekse değiştirilmesi düşünülen bir sistemde Atatürk mutlakıyetine son verilmediği müddetçe milletin özüne dönerek şahlanabilmesi imkânsızdır. Velev ki öyle bir görünüm olsa da kırılganlıktan yani topallıktan öteye gidilemeyecektir.  

Hâkimiyetin kayıtsız-şartsız Atatürk’te olduğu tescillenmiş bir ülkede millet iradesinden söz etmek abestir. Dolayısıyla ne seçilen meclis, ne cumhurbaşkanı, ne de hükümet milletin değil bir ölünün iradesindedir. Ki, o nasıl bir irade ise!...

Seküler-laik düşünce milleti, insani muhakeme yetisini kullanmaktan öyle soyutlamış olacak ki, Atatürk ve CHP sultalığını gömecek bir referandum seçimi bile tartışılarak, intihar meşrulaştırılmaya çalışılabilmektedir.

Esasen millet iradesine ‘hayır’ diyen gruplara baktığınızda; tamamı vahiy karşıtı, Müslüman hasmı, fitne baz, terörist, Müslüman Türkiye muhalifi, haçlı-siyonist dostları, ateist-solcu-Kemalist-Gülenist-Apoist Türklerdir.   

Günümüz itibariyle millet iradesi olan referandum yolunu açan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti ve MHP de Atatürk ve CHP Diktatoryasının güdümü altındadır. Ancak referandumla birlikte milletin kendini seçmesiyle birlikte körlüğü kalkacak; böylece aydınlığa kavuşmasıyla beraber herhangi bir beşerin sultalaşma ihtirasına izin verilmeyecektir.

Milletin devlete yani anayasaya hükmedecek olması CHP, PKK/HDP ve diğer yandaş bozguncuları öyle ürkütmektedir ki, akılları karıştırarak millet hâkimiyetini engelleyebilmek için her türlü manipülasyonu sergilemektedirler.

Aslında tek adamlığa son vererek köhnemiş ilke ve inkılâpların yıkılabileceği bir öz için akılları karıştıracak bir mahal bulunmadığı, ölü adamı hem mezarında hem de berzahta bırakmak; kurduğu CHP’nin hegemonyalığına son verebilmek maksadıyla milletin ipi eline almasından başkaca bir seçeneği yoktur. Gerisi çorap söküğü misali öyle gelecektir ki, milletimiz geçmişte olduğu gibi İslam’ın, hak ve adaletin cengâveri olacak; barış ve kardeşlik kalplerdeki hastalıkları yok edecek;  birliktelik tüm cihanı kuşatacaktır;  inşaAllah!

Yeter ki, millet, ne Atatürk’ün, ne CHP’nin ne de bir başkasının vesayeti altına girmesin! Yaratıcıları Allah, kendilerine yeter!

Bu seferlik bambaşka bir bakışla referandum ile ilgili gerçeği anlatmaya çalışmış isem de; hiçbir Müslüman, seküler-laik bir düzeni yani anayasayı ve yöneticilerini meşrulaştıramaz!

“De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin üzerinize vekil değilim.  Yunus 108


“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Allah'ın her şeye gücü yeter.” Al-i İmran 189

Hiç yorum yok: