10 Şubat 2016 Çarşamba

Artık Müslüman-Hıristiyan savaşı alenîleşti!

Papa Francis; ”Putin, Doğudaki Hıristiyanları Kurtarabilecek Tek Kişi” açıklamasıyla Ortadoğu’daki savaşın perde arkasını deşifre ederek Haçlı seferini itiraf etmiştir.
ABD ve Avrupa ülkelerinin İslam âlemiyle olan ittifaklarından dolayı Haçlı seferine sıcak bakmamaları Vatikan’ı, Rusya’ya yöneltmiş; 962 yıldır birbirlerine düşman ve kâfirlikle itham eden Ortodokslar ile Katolikleri İslam karşıtı safta birleştirmiştir.

Vatikan ve Rus Ortodoks Kilisesi, Papa Francis ve Patrik Kirill önderliğinde 12 Şubat’ta Küba’da biraraya gelerek, “Hıristiyanlara yapılan eziyetler” ana başlığı altında ortak bir deklarasyon imzalayarak Haçlı Savaşına dini meşruiyet kazandıracaklardır.

Müslümanlara Hıristiyanlardan daha şedit düşman putperest İran’da aynı safta hareket edeceğini, İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani’nin Vatikan’ı ziyaret edip Papa ile yaptığı görüşme sırasındaki biatiyle bildirmiştir. Zaten Hasan Ruhani’nin Papa Francis ile görüşmesini sağlayan Viladimir Putin’di!
Lakin IŞİD mazeretiyle Hıristiyan-Siyonist ittifakında yer alan İslam ülke iktidarlarının hangi safta yer alacakları meçhullüğünü korusa da, savaşın IŞİD ile muteber olmayıp tüm Müslümanları içerdiği Rusya’nın soykırımsı saldırılarıyla kanıtlıdır.

Haçlı savaşının dini lideri Papa Francis, siyasi ve askeri lideri ise Putin’dir. ABD ve Avrupa’nın da bilgisi dâhilinde ilerleyen süreç, Rusya’ya karşı caydırıcı bir harekâtta bulunmamaları ve sahayı Putin’in inisiyatifine bırakmalarıyla aşikârdır.

Gerek ABD gerekse Avrupa’daki İslam karşıtı gösterilerinin tamamını Vatikan provoke etmektedir. Büyük savaş öncesi toplumları kışkırtarak Müslümanlara karşı bileylemek suretiyle sabır testi yapan Vatikan, ilk kıvılcımı Batı ülkelerinde başlatarak, “Hıristiyanlar öldürülüyor” fitillemesiyle çıkaracağı kaos ile birlikte savaşı küresel boyuta çıkaracaktır.

Papa Francis’in geçen yıldan itibaren sık sık dile getirdiği “3. Dünya Savaşı” vurgusu, Haçlı seferine apaçık bir işaretti. Özellikle Suriye’de vahşice dökülen Müslüman kanı, Haçlı Savaşını durdurabilmek için ödenen bir kan pahasıdır. Bu sebeple İslam ülke iktidarları, seyirci kalarak söz konusu diyeti ödeyecekleri düşüncesiyle Haçlı-Müslüman savaşını önüne geçebilme umudu taşısalar da, her Müslüman’ın cihad potansiyeline sahip düşman görülmeleri bekleneni karşılamayacaktır.         
İslami ülke iktidarlarının Haçlı-Siyonist güçlerle yaptıkları gayrimeşru evlilikleri öyle yontulmalarına sebep olmuş ki, sadece vahiyden tükenip gitmekle kalmamış, insanlıklarını, vicdanlarını, şeref ve namuslarını da yitirmişlerdir. “Para her şeyi yapar” ilkeleri, para için göze almayacakları hiçbir şeyin olmadığını ortaya koyduğundan Haçlıların safında yer almaya çalışacakları kuvvetle muhtemeldir. Günümüzde dahi Haçlılarla yani batılla savaşan cihad ehline karşı nasıl küfür cephesinde ittifak kurmuşlar ise, yarın gerçekleşecek 3. Dünya Savaşında da saflarında bulunacaklardır. Ancak hidayete erdirilmiş Müslüman toplumlar, kendilerine fiyat etiketi koyan devletlerinin yanında yer almayarak mücadeleden kaçınmayacakları mutlaktır. Dolayısıyla şartlar ve koşullar ne olursa olsun zafere ulaşacak olan Allah’ın tarafını tutanlardır!

Korkulan rabdir! Fayda yahut zarar verebileceğine inanarak korkulan kim ise, tartışmasız bir rabdir. Dolayısıyla Allah’tan değil beşerden korkan; Allah’a değil beşere güvenen; Allah’ın sözlerine değil beşerin sözlerine inanan; gücü, yardım ve desteği Allah’tan değil beşerden dileyip umut eden; Allah’a değil beşere boyun eğerek sığınan Müslümanlıkla şereflenmemiş münafıktır.       
Münafıklar tıpkı gizli fahişeler gibidir! İffetli görünüp fahişelik yapan ne ise, Müslüman görünüp küfür içinde olan ya da batıla razı olanda o’dur. Haçlı- Siyonistlerin cüretkârca Müslümanlara zulmedebilmeleri, katledebilmeleri, saldırabilmeleri, hor ve hakir görüp aşağılayabilmeleri, köle misali değere tabi tutabilmeleri, hükmedebilmeleri, yurtlarından çıkarabilmeleri, açlığa mahkûm kılabilmelerinin müsebbibi dini ve siyasi fahişelerdir.

Yoksa bir Müslüman, Haçlı ordusuna bedeldir ama münafıklar, kalplerdeki imanı öyle vakumlamışlardır ki, küfrün gücü karşısında korkan olunmuştur.

Müslümanların dünyadaki değeri, BM Daimi Güvenlik Konseyinde tek bir temsilcisinin bulunmamasıyla kanıtlıdır. 6,9 milyar olan dünya nüfusunda %32’si yani 2,2 milyar Hıristiyan, % 23 yani 1,6 milyar Müslüman olmasına rağmen BM’nin Hıristiyanlarca temsil edilip tek bir İslam ülkesine hak tanınmaması, zaten Hıristiyanların güdümündeki köle olunduğu gerçeğini kanıtlamaktadır.

İslam ülke liderleri arasında bu gerçeği dillendiren sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu için, fiiliyatta başkaldıramasa hatta başkaldıran cihad ehlinin başını ezmeye çalışsa da hakkını teslim etmek gerekir.
   
“Dünya beşten büyüktür. Bu beşin içinde bir tane İslam ülkesi var mı? Tüm dünya bu beş üyeye teslim mi; böyle bir adalet olabilir mi? Öyleyse BM güvenlik konseyinin reforma edilmesi şarttır. Kiminle konuşuyorsam haklısın diyor ama emperyal güçlerin-egemen güçlerin söyledikleri her an geçerli oluyor. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda 56 üyeyiz. BM'de sözümüz geçiyor mu? O zaman bu toplantıları yapmamızın bir anlamı yok. Şimdi sorarım size, biz ne işe yarıyoruz?”

Haçlıların vurduğu altın prangalara razı olmuş İslam ülke iktidarlarının hem dinlerine hem de insanlığa yaptıkları ihanet yığınlarca idrak edilemese de Allah, iman etmiş hak yoldaki bir zümreyi karşılarına çıkararak hesap verdireceği muhakkaktır. 

Artık Haçlı-Siyonist güçlerin Müslümanlara karşı başlattıkları 3. Dünya Savaşı kapıdadır; etraf dâhili ve harici haçlılarca kuşatılmıştır. Kaçıp kurtulabilmenin imkânı olmadığı gibi imandan sonra küfre geri dönmekte sonuç getirmeyecektir. İmanın testi ve muhasebesinin görüleceği savaşta ya şehid ya da mundar olarak Allah’a ruhlar teslim edilecektir. Savaş ne kadar zorlu, güçlü, yıkıcı hatta nükleer silahlarla yapılacak bir kıyıma sebep olsa da vekil ve destek olarak Allah yeter; şehidlikten daha üstün bir izzet ve şeref olmadığından, zaten sonu ölüm olan dünyadan gaflete kapılıp ziyana uğrayarak göç edilmemelidir.

“Ey Peygamber! Allah’tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır. Rabbinden sana vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Allah’a güven. Vekil olarak Allah yeter.” Ahzab.1-2-3 

“O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.”  Nisa 74
     

“Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir.” Nisa 84

Hiç yorum yok: