7 Ağustos 2015 Cuma

“Bizleri ve Türkleri bağlayan sadece din kalmıştı;

Türk hükümeti dini de kaldırdı ve artık bizi bağlayan hiçbir şey kalmadı.” Şeyh Said

Osmanlı İslam Devleti’ni lağvedip yerine seküler-laik esaslı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran CHP, İslam çatısını kaldırmasıyla etnik temelli bölünme başladı. Dolayısıyla Türkler ile Kürtlerin arasındaki İslam birlikteliğinin bozulması, Şeyh Said’in de ifade ettiği gibi artık Türklerle Kürtleri bağlayan hiçbir şey kalmadığı gerçeğini günümüze kadar getirdi.

Kürt kökenli birçok okuyucumun iman ehli olmalarına mukabil bir Türk olarak PKK/HDP’ye karşı sert açıklamalarım Kürtlük hassasiyetlerini kaşıdı, aşağı yukarı birçok okuyucum; “Ben Kürdüm ama savunduğum tek şey İslamiyet’tir. Hz. Ömer (r.a)`nın buyurduğu gibi bizim en büyük şerefimiz İslamiyet’tir ama ırkımı da inkâr edecek değilim. Hiç bir parti hak yolunda olmadığından desteklemiyor ve destekleyecek de değilim. Sonuçta Türk devleti de İslam olmayıp laik ve Kemalist rejiminden, Allah indinde PKK/HDP’den bir farkı bulunmamaktadır.”

Müslüman Kürtler, her ne kadar İslam karşıtı PKK/HDP gibi sosyalist ve ırkçı bir yapıya karşı iseler de, Türk devletine de İslam karşıtı seküler-laik yapısından dolayı karşıdırlar ama PKK/HDP’nin Kürt haklarını savunmasından ötürü flörtte mahsur görmemekte, dolayısıyla laik devlete karşı ehveni şer olarak kabullenmektedirler.

Eğer devletin İslami bir yapısı olsaydı, Müslüman Kürtlerden tek biri PKK/HDP’yi desteklemez ve azınlık ateistlerin dışında bir rağbet görmezlerdi.

Şahsımda Müslüman Kürtlerin kendini tanrı sayan müşrik/sapık Öcalan’ı ve ateist PKK/HDP’yi destekleyebilmelerine şaşırmış ve sürekli Müslüman Kürtlere uyarılarda ve öğütlerde bulunarak, küfür içinde olduklarını söylemiştim. Onlarda bana, “devlet ateist değil mi; diğer partiler ateist devletin güdümünde olan münafıklar değiller mi” diye yanıt verdiklerinde sükût etmekten başka çare bulamıyordum.
  
Devleti İslam olmayanın milleti de İslam olamaz ama olduğunu zanneder!

Allah Resulü, 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret etmesiyle birlikte aynı yıl İslam Devletini kurmuştur. Devlet olmadan ne Allah’ın indirdiği yasalar işlerlik kazabilir ne de İslam var olabilir! Bu sebeple Peygamber Efendimiz, devletsiz bir İslam’ın olamayacağı hükmü gereği ivedilikle İslam Devleti’ni kurmuş ve vahiyle aldığı ayetlerle devletin anayasasını inşa ederek, halkın ırkı ve inancı ne olursa olsun hak ve adaletle yönetmişti.

Yıllar önce ünlü bir dergiye verdiğim röportajda; “Türkiye’de Müslüman yoktur, ben de dâhilim” açıklamasında bulunmuş, batıl yasaları içselleştirenin İslam olamayacağını vurgulamıştım. Çünkü ayetler son derece açıktı; ya hicret edeceksin ya cihad da bulunacaksın ya da İslam’dan çıkacaksın!

Aslında devletin PKK/HDP ile yaptığı savaş, tamamen ırklar arasında batıl temelli egemenlik savaşıdır. Dolayısıyla söz konusu savaş, Allah nezdinde hiçbir değer taşımamakta ve İslam’la hiçbir ilişiği bulunmamaktadır. Her iki tarafında seküler-laik yapılarından cihad ehline düşman olmaları hatta olası bir İslam Devleti’ne karşı aynı safta cephe oluşturarak müttefikleri haçlı-siyonist güçlerle birleşmeleri, İslami düzene hasımlıklarını kanıtlamaktadır. Günümüzde şahit olduğumuz gibi!    
Şeyh Said Kürt’tü ama kendini İslam Devleti inşasına adamış cihad ehli bir muttakiydi. Cihada başlamasıyla ardına düşen 80.000 Müslüman Kürdün şehid olduğu Şeyh Said, asılmadan önce bir kâğıt üzerine Arapça ne yazmıştı biliyor musunuz; “Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur. Muhakkak ki ölümüm İslam ve Allah içindir” yazmıştı.

Şeyh Said’in ilmik boynuna geçirildiğinde Kürtçe söylediği son söz ise; “Şu anda fani hayata veda etmek üzereyim. Müslüman Halkım için feda olduğuma pişman değilim. Yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahcup etmesin.”

Ne acıdır ki, Şeyh Said’in korktuğu gerçekleşmiş, canını verdiği İslam için torunları cenk ettiği düşmanlarından daha beter İslam düşmanı olmuşlar; Kürtçülük adına PKK/HDP gibi iblislerin ardına düşebilmişlerdir. Sanki biz Türkler, farklı mıyız?

Türkiye bir İslam Devleti olmadığından İslam maskeli din adamları, gazeteciler, iş çevreleri ve politikacıların barış adına yaptıkları tüm çaba ve gayretler boşadır. Çünkü Allah, kalpleri yumuşatıcı ve uzlaştırıcı destekte bulunmayarak kalıcı bir barışı tesis ettirmeyecektir. Her kim ne derse desin hem devlet hem de PKK/HDP, Allah ile kıyasıya savaş içindedirler; böylece Allah da onları birbirlerine musallat etmiştir. Dolayısıyla hiçbir çözüm sonuç vermeyecektir. Allah’ın yardım etmeyeceği bir çözüm, hayırla sonuçlanabilir mi?

Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” Ahzab 36


“İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.” Enam 155

Hiç yorum yok: